10.SINIF EDEBİYAT KİTAP CEVAPLARI MEB YAYINLARI, 10. SINIF EDEBİYAT KİTAP CEVAPLARI, 10.SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI KİTAP CEVAPLARI, KİTAP CEVAPLARI, 10.SINIF KİTAP CEVAPLARI,
derskonum.com'un ,değerli akademisyen-öğretmen-öğrenci-edebiyat sever takipçileri.Derskonum.com ailesi, olarak her dönem olduğu gibi yeni dönemde de sizler için kitap cevapları, konu anlatımı, pdf ders notları ile her zaman yanınızdayız..
Bu sayfamızda siz değerli takipçilerimiz için 2025-2026 10. Sınıf Edebiyat Ders Kitabı Cevapları Yeni Müfredat Sayfa: üzerine bir paylaşım yapacağız.
İyi çalışmalar..
doğru konum= derskonum
destek olmak için lütfen LİNK paylaşınız
CEVAPLAR AŞAĞIDA
Sizde eğer bize ve tüm eğitim camiasına yardımcı olmak adına hazırladığınız yazılıları-notları-soruları-videoları paylaşmak isterseniz mail adresinden bize ulaşabilirsiniz.
İyi çalışmalar..
doğru konum= derskonum
ÇÖZÜMLEYEBİLME
Birlikte Öğrenelim.
Aşağıdaki yönergeleri takip ederek “döne döne” redifli gazele yönelik grup çalışmasını gerçekleştiriniz.
➡ Öğretmeninizin rehberliğinde gruplar oluşturunuz.
➡ Gruplara birer sözcü seçiniz.
➡ Grup üyeleri arasında tartışarak soru kartlarındaki açık uçlu soruları cevaplayınız.
➡ Soruların cevaplarıyla ilgili ortak görüşünüzü grup sözcüleri aracılığıyla sınıfta sununuz.
➡ Sunumlar sonunda grupların ortak cevaplarından faydalanarak gazelin temasına, içeriğine, türüne, dil ve anlatım özelliklerine yönelik çıkarımlarda bulununuz.
“Döne döne” Redifli Gazel – Grup Çalışması Cevapları
1. Gazel, yazıldığı dönemin hangi dil ve anlatım özelliklerini taşımaktadır?
Necâtî Bey, 15. yüzyıl Divan şairidir ve gazelde bu dönemin tipik dil özellikleri görülür:
Arapça-Farsça tamlamalar, mazmunlar ve klasik Divan söyleyişi hâkimdir.
Buna rağmen Necâtî’nin üslubuna özgü olarak daha sade, konuşma diline yaklaşan, halk zevkine yakın bir söyleyiş de vardır.
Gazelde sembolik anlatım, yani âşık-maşuk ilişkisinin çeşitli hayaller ve geleneksel benzetmelerle verilmesi belirgindir.
Anlatım, Divan şiirine özgü şekilde yüksek, sanatlı ve mazmun merkezlidir.
2. Gazelin dönemine göre sade bir dille yazılmasının ve gazelde “döne döne” redifinin kullanılmasının sebepleri neler olabilir?
Sade dilin sebebi:
Necâtî Bey, 15. yüzyıl şairleri arasında halk söyleyişine en yakın duranlardan biridir.
Halk Türkçesine ait deyimleri ve günlük söyleyişleri şiire katmayı sever.
Sade dil, gazelin samimi ve kolay anlaşılır bir lirizme sahip olmasını sağlar.
Necâtî Bey, 15. yüzyıl şairleri arasında halk söyleyişine en yakın duranlardan biridir.
Halk Türkçesine ait deyimleri ve günlük söyleyişleri şiire katmayı sever.
Sade dil, gazelin samimi ve kolay anlaşılır bir lirizme sahip olmasını sağlar.
“Döne döne” redifinin kullanılma sebepleri:
Gazelin bütünlüğünü sağlayan tekrarlayıcı bir ahenk unsurudur.
“Döne döne” ifadesi, aşkın devr-i daim / sürekli oluşu, çile ve dönüp dolaşıp sevgiliye yönelişi sembolize eder.
Hem musiki hem ritim açısından gazele raks (dans) hissi katar.
Bazı beyitlerde sevgilinin yürüyüşüne, saçının kıvrımına, âşığın çırpınışına anlamca da uygundur.
Gazelin bütünlüğünü sağlayan tekrarlayıcı bir ahenk unsurudur.
“Döne döne” ifadesi, aşkın devr-i daim / sürekli oluşu, çile ve dönüp dolaşıp sevgiliye yönelişi sembolize eder.
Hem musiki hem ritim açısından gazele raks (dans) hissi katar.
Bazı beyitlerde sevgilinin yürüyüşüne, saçının kıvrımına, âşığın çırpınışına anlamca da uygundur.
3. Gazelde sözü edilen âşık (seven) hangi özelliklere sahiptir?
Gazel boyunca karşımıza çıkan âşık tipik bir Divan âşığıdır:
Derin bir hayranlık ve teslimiyet içinde sevgiliye bağlıdır.
Aşkı sebebiyle acılar çeker, ah eder; “âhının göğe yükselmesi” bunun göstergesidir.
Sevgilinin kaşı, zülüfleri, güzelliği karşısında boyun büker, kendini feda etmeye hazırdır.
Sevgili karşısında alçakgönüllü, kendini yok eden (fenâ fill-ma’şuk) bir tavır içindedir.
Âşık, sevgilinin “bir raks edişi” için bile canını verecek derecede aşkın sarhoşu gibidir.
4. Gazelde konu bütünlüğü olduğunu düşünüyor musunuz? Gerekçesiyle açıklayınız.
Evet, gazelde konu bütünlüğü vardır.
Her beyitte tekrar eden “döne döne” redifi gazelin bütünlüğünü sağlar.
Beyitler, Divan gazelinin klasik yapısına uygun olarak âşık–maşuk ilişkisi, yani aşkın acı veren, yakıcı ama aynı zamanda zevk veren yönü etrafında birleşmiştir.
Her beyit sevgilinin güzelliğinden veya âşığın hâlinden hareket etse de hepsi aşk teması üzerinde yoğunlaşır.
Gazelin son beytinde şairin mahlasını söylemesi (taç beyit) da klasik bütünlüğü tamamlar.
5. Gazelde söz edilen maşuk (sevilen) hangi özelliklere sahiptir?
Necâtî Bey’in çizdiği sevgili tipi Divan şiirinin ideal maşukudur:
Ulaşılmaz ve üstün bir varlıktır.
Fiziksel özellikleriyle (zülfü, yüzü, endamı) âşığa hem azap hem de zevk verir.
Sevgilinin zülfü karanlık geceye benzetilir; bu, hem güzel hem tehlikeli oluşunu simgeler.
Güzelliği o kadar büyüktür ki güneş ve ay bile onun kapısını tavaf eder (Kâbe benzetmesi).
Sevgili, âşığına ilgi göstermeyen, daha çok naz eden, mesafeli bir figürdür.
6. Okuduğunuz gazel hangi şiir türüne ait özellikler taşımaktadır? Gerekçesiyle yazınız.
Bu metin klasik Divan edebiyatı gazelidir.
Gerekçeler:
Aşk temasının işlenmesi gazelin temel özelliğidir.
Her beyit kendi içinde anlam bütünlüğüne sahip olmakla birlikte genel bir duyuş etrafında birleşmiştir.
Beyitlerden oluşmuştur ve son beyitte şairin mahlası (Necâtî) yer alır.
Redif ve kafiyelerin klasik gazel düzenine uygun olması (“döne döne” redifi).
Mazmunlar (zülfü geceye benzetme, sevgilinin kapısının Kâbe’ye benzetilmesi) gazelin tipik söyleyişleridir.
Genel Tema Çıkarımı
Gazel genel olarak:
Aşkın yakıcı ve sarhoş edici yönü,
Sevgilinin ulaşılamaz güzelliği,
Âşığın acı ve zevk arasında gidip gelen hâli
üzerine kuruludur.
10.Sınıf Edebiyat Ders Kitabı Cevapları Sayfa-102 Yeni Müfredat
.SIRA SİZDE
Aşağıdaki birinci ve ikinci metinleri okuyunuz, üçüncü metni dinleyiniz. Metinlerden faydalanarak aşk temasının farklı dönemlerde ele alınışında nasıl bir değişim ve dönüşüm yaşandığına dair çıkarımlarınızı yazınız.
1.metin
Klasik Türk edebiyatı, aşk ekseninde şekillenmiş ve gelişimini sürdürmüş bir edebiyat geleneğidir. Şairler, asırlar boyunca çeşitli teşbihler, mecazlar, tasvirler aracılığıyla aşkı anlatmaya çalışmışlardır. Ancak keskin çizgilerle aşkın bir tanımını yapmak mümkün değildir. Her şair aşkı kendine göre yorumlamıştır. Kimi, aşkı belâ olarak görürken bir diğeri de sefa olarak nitelendirmiştir. Bu hususta aşk birbiri ile zıt olan iki kavramı bünyesinde barındırabilecek ulvî bir duygudur. Kimi şairler de aşka yalnızca beşeri anlam yüklerken kimileri de onu ilahi boyutta düşünmüş ve mutlak aşkın Tanrı olduğunu söylemişlerdir. Bazen de İlâhî ve beşerî aşk tek bir beyitte sentezlenmiştir.
2.metin
Güllü dîbâ giydin ammâ korkarım âzâr eder
Nâzenînim sâye-i hâr-ı gûl-i dîbâ seni
Nedîm
(Ey benim narin ve nazlı sevgilim, sen gül desenli bir ipek elbise giydin ama ben, o elbisenin üstündeki gülün dikeninin gölgesi seni incitecek, senin tenine zarar verecek diye korkuyorum.)
3. Metin
Erdem Bayazıt’ın Bulmak adlı şiiri
Bir an kayboldun gibi! yaşadım kıyameti
Yoruldun ama buldun ey kalbim emaneti
Yeniden su yürüdü dalıma yaprağıma
Bir bakışın can verdi kurumuş toprağıma
Çiçeğe durdu kalbim içtim parmaklarından
Göz çeşmem suya erdi sevda kaynaklarından
Bir aydınlık denizin sonsuz derinliğinde
Yüzüyorum gözünün yeşil serinliğinde
Bir ışık bir kelebek biraz çiçek biraz kuş
Yeni bir ülke yüzün ellerimde kaybolmuş
Soluğum bir kuş gibi uçuyor ellerine
Kapılıp gidiyorum saçının sellerine
Gözlerinden göğüme sayısız yıldız akar
Bir gülüşün içimde binlerce lamba yakar
Bir kurtuluştur o an çağrılsa senin adın
Sesin ne kadar sıcak sesin ne kadar yakın
Tabiat bir bembeyaz gelinlik giymiş gibi
Yüzüme kar yağıyor sanki elinmiş gibi
Sensiz geçen zamanı belli yaşamamışım
Sensizlik bir kuyuymuş onu aşamamışım
Bir yol buldum öteye geçerek gözlerinden
İşte yeni bir dünya peygamber sözlerinden
Ölüm bize ne uzak bize ne yakın ölüm
Ölümsüzlüğü tattık bize ne yapsın ölüm
Güzlek 1971
Erdem Bayazıt
CEVAP
Aşk Temasının Dönemlere Göre Değişimi ve Dönüşümü
Aşk, Türk edebiyatında her dönemde merkezî bir tema olarak yer almasına rağmen, aşkın ifade ediliş biçimi, sembolleri, bakış açısı ve dil kullanımı zamanla büyük değişimler geçirmiştir. Üç metin, bu değişimi açık biçimde gösterir:
1. Klasik Türk Edebiyatında Aşk (1. metin ve 2. metin – Nedîm)
Soyut, idealize edilmiş bir aşk
Klasik Türk edebiyatında aşk ulvî, yoğun, ideal ve çoğu zaman ulaşılamazdır.
Şairler aşkı hem beşerî (insani) hem de ilâhî (tanrıya yönelen) boyutta işler.
Aşkın tek bir tanımı yoktur; kimi için azap, kimi için huzur, kimi için kurtuluştur.
Mazmun ve sembollere dayalı anlatım
Aşk anlatılırken doğrudan ifadeler yerine mazmunlar, yani kalıplaşmış sembolik benzetmeler kullanılır.
Nedîm’in beytinde sevgilinin güzelliği doğrudan anlatılmaz; gül ve diken imgesiyle sembolik bir dil oluşturulur:
Gül → sevgili
Diken → onun güzelliğinin âşığa verdiği acı
Sevgili o kadar narindir ki, “gül desenli elbisedeki dikenin gölgesi bile zarar verebilir”.
Sevgili kutsaldır, idealize edilmiştir
Sevgili nâzenîndir, ince bir ruha sahiptir, neredeyse dokunulması bile onu incitmeye yeter.
Aşk estetik bir oyun, sanatlı bir söyleyiş ve üstü kapalı bir ifade ile anlatılır.
2. Modern Türk Şiirinde Aşk (3. metin – Erdem Bayazıt)
Somut, içten, bireysel ve yaşanan bir aşk
Aşk artık ideal bir kavram olmaktan çıkmış, yaşanan bir duyguya, kişisel bir tecrübeye dönüşmüştür.
Şair aşkı günlük hayattan görüntüler, doğa tasvirleri, duygusal iç konuşmalarla anlatır:
“Bir bakışın can verdi kurumuş toprağıma”
“Soluğum bir kuş gibi uçuyor ellerine”
Daha sade, anlaşılır ve içten dil
Klasik şiirin ağır, sanatlı dili yerine
düz, içten, duygu odaklı ve anlaşılır bir dil kullanılır.Söyleyiş hem lirik hem de doğal bir akış içindedir.
Sevgili insanîleştirilmiştir
Modern şiirde sevgili kutsal, ulaşılmaz bir varlık olmaktan çıkar; gerçek bir kişidir.
Aynı zamanda onun varlığıyla insanın iç dünyası değişir, hayat anlam kazanır.
Aşk–inanç ilişkisi
Erdem Bayazıt’ta aşk yalnızca dünyevî bir duygu değildir; yer yer manevî bir derinliğe, metafizik bir bakışa dönüşür:
“İşte yeni bir dünya peygamber sözlerinden”
Aşk, varoluşu anlamlandıran bir güç hâline gelir.
Sonuç: Aşkın Dönemlere Göre Değişimi
Aşk temasının ele alınışındaki dönüşüm şu noktalarda belirginleşir:
1. Dilden sembole → dilin sadeliğine
Klasik şiirde aşk dolaylı, sembolik, sanatlı bir dille anlatılır.
Modern şiirde aşk daha açık, sade, içten bir dille ifade edilir.
2. İdealize edilmiş sevgili → gerçek, insanî sevgili
Divan şiirinde sevgili kusursuzdur, erişilmezdir, soyuttur.
Modern şiirde sevgili somut bir kişidir; şairle aynı dünyanın içindedir.
3. Soyut, ulvî aşk → yaşanan, bireysel, duygusal aşk
Eski şiirde aşk çoğu zaman mecazi (ilâhî aşka açılan) bir kapıdır.
Modern şiirde aşk, insanın iç dünyasında yaşadığı gerçek ve kişisel bir deneyimdir.
4. Estetik oyun → içsel duygu akışı
Divan şiiri güzellik, zarafet ve mazmun etrafında kurulur.
Modern şiirde duygu, anlam, psikoloji ve bireyin iç sesi öne çıkar.
Genel Yargı
Aşk teması, Türk edebiyatında değişmeyen bir merkezî konu olmakla birlikte, her dönemde yeni bir anlam, yeni bir yorum ve yeni bir dil kazanmıştır.
Klasik şiir aşkı “ideal ve sembolik” biçimde işlerken, modern şiir aşkı “bireysel, yaşanan ve gerçek” bir duygu olarak ele alır.
10.Sınıf Edebiyat Ders Kitabı Cevapları Sayfa-103 Yeni Müfredat
SIRA SİZDE
Okuduğunuz gazelde dönemin sosyal hayatına ait aşağıdaki ifadelerin günümüzde değişime uğrayıp uğramadığına dair tespitlerinizi boş bırakılan bölümlere yazınız.
1-Aydınlatma aracı olarak kandil kullanılması
2-Haberleşmenin güvercinlerle yapılması
3-Ay ve Güneş’in Dünya’nın etrafında döndüğü düşüncesi
4-Alışverişlerin pazar yerlerinde yapılması ve aynaların pazar yerleri veya dükkânlarda iplere asılarak satılması
5-Sanata ve sanatkâra değer verilmesi
6-Eğlence meclislerinde dans edilmesi ve şiirlerin okunması
CEVAPLAR
1. Aydınlatma aracı olarak kandil kullanılması
➡ Günümüzde değişmiştir. Kandil yerine elektrik, ampul, sokak lambaları ve modern aydınlatma araçları kullanılmaktadır.
2. Haberleşmenin güvercinlerle yapılması
➡ Günümüzde değişmiştir. İletişim artık telefon, internet, mesajlaşma ve sosyal medya gibi dijital araçlarla sağlanmaktadır.
3. Ay ve Güneş’in Dünya’nın etrafında döndüğü düşüncesi
➡ Günümüzde değişmiştir. Modern bilimsel bilgiye göre Dünya Güneş’in, Ay ise Dünya’nın etrafında döner.
4. Alışverişlerin pazar yerlerinde yapılması ve aynaların pazarlarda iplere asılarak satılması
➡ Büyük ölçüde değişmiştir. Pazaryerleri hâlâ olsa da artık alışveriş daha çok marketlerde, mağazalarda ve internet üzerinden yapılmaktadır. Aynalar da modern dükkânlarda raflarda satılmaktadır.
5. Sanata ve sanatkâra değer verilmesi
➡ Günümüzde de devam etmektedir. Ancak sanat anlayışı, sanat ortamları ve sanatçıya verilen değer biçimi zamanla değişmiştir.
6. Eğlence meclislerinde dans edilmesi ve şiirlerin okunması
➡ Biçim değiştirerek devam etmektedir. Eskinin saray meclisleri olmasa da bugün konserler, şiir dinletileri, sahne gösterileri ve kültürel etkinlikler bu geleneğin modern karşılığıdır.
SIRA SİZDE
Aşağıdaki metinlerden faydalanarak soruları cevaplayınız.
1. Metin
Fatma Ahsen Turan, Hacı Bayram-ı Velî
Bilmek istersen seni cân içre ara cânı
Geç cânından bul anı sen seni bil sen seni
Kim bildi ef’âlini ol bildi sıfâtını
Anda gördi zâtını sen seni bil sen seni
Görinen sıfâtundur anı gören zâtundur
Gayri ne hâcetündür sen seni bil sen seni
Kim ki hayrete vardı nûra müstagrak oldı
Tevhîd-i Zâtı buldı sen seni bil sen seni
Bayrâm özini bildi bileni anda buldı
Bulan ol kendü oldı sen seni bil sen seni
Fatma Ahsen Turan, Hacı Bayram-ı Velî
2. Metin
HACI BAYRAM-I VELÎ’NİN NASİHATLERİ
Sultan Murad Han’a Nasihatı Hacı Bayram-ı Velî Edirne’den ayrılırken kendisinden nasihat isteyen Sultan Murad Han’a şunları söylemiştir: Teban içinde herkesin yerini tanı, ileri gelenlere ikramda bulun. İlim sahiplerine hürmet et. Yaşlılara saygı, gençlere sevgi göster. Halka yaklaş (…) iyilerle dostluk kur. Hiç kimseyi küçümseme ve hafife alma. (…) Kötü olduğunu bildiğin hiçbir şeye ülfet etme. İnsanlarla aranızda bazı meseleler görüşülürse yahut onlar bu meselelerde senin bildiğinin hilafını iddia ederlerse, onlara hemen muhâlefet etme. Sana bir şey sorulursa ona herkesin bildiği şekilde cevap ver. Sonra bu meselede şu veya bu şekilde görüş ve delillerin de bulunduğunu söyle. (…)
1. Kişinin kendini bilmesi neden önemlidir?
CEVAP CEVAP İÇİN TIKLAAA
2. Hacı Bayram Veli’nin Sultan Murat’a verdiği öğütler ile “sen seni bil sen seni” sözleri arasında nasıl bir ilişki kurulabilir? Açıklayınız.
CEVAP2. Hacı Bayram Veli’nin Sultan Murad’a verdiği öğütler ile “sen seni bil sen seni” sözleri arasında ilişki
Hacı Bayram-ı Velî’nin Sultan Murad’a verdiği öğütler, “sen seni bil” anlayışının pratik bir yansıması olarak görülebilir:
Velî, kimseyi küçümsememeyi, saygıyı, sevgi ve ilgi göstermeyi öğütler. Bu, kişinin kendini bilmesiyle mümkündür; çünkü insan kendini tanımazsa başkalarına karşı dengeli davranamaz.
Sultan Murad’a verilen öğütler, toplum içinde erdemli ve adaletli olmanın yollarını gösterir. Kendini bilen kişi, başkalarına saygı gösterir, güç ve yetkisini kötüye kullanmaz.
“Sen seni bil” sözü, kişinin iç dünyasında tefekkür ederek olgunlaşmasını; öğütler ise bu olgunluğun dış dünyada davranışa dönüşmesini sağlar.
Özetle: Hacı Bayram-ı Velî’nin öğütleri, “sen seni bil” ilkesinin toplumsal ve yönetimsel pratiğe aktarılmış hâlidir. Kendini bilmek, adil, saygılı ve erdemli bir yaşamın temelidir.
