sponsorlu reklam Admatic -sponsor

11. Sınıf Edebiyat Kitap Cevapları Sayfa 90 GEZEGEN YAYINLARI

     11. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları GEZEGEN YAYINLARI 2021 2022

11. Sınıf Edebiyat Kitap Cevapları GEZEGEN YAYINLARI, 11. Sınıf Edebiyat Kitap Cevapları, Kitap Cevapları, 11. Sınıf Gezegen Yayınları Edebiyat Kitap Cevapları,


derskonum.com'un değerli akademisyen-öğretmen-öğrenci-edebiyat sever takipçileri.


Derskonum.com olarak her dönem olduğu gibi yeni dönemde de sizler için kitap cevapları, konu anlatımı, pdf ders notları ile her zaman yanınızdayız..



Bu sayfamızda siz değerli takipçilerimiz için 11. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Cevapları GEZEGEN YAYINLARI üzerine bir paylaşım yazacağız. 

Siz de eğer bize ve tüm eğitim camiasına yardımcı olmak adına hazırladığınız yazılıları-notları-soruları-videoları paylaşmak isterseniz mail adresinden bize ulaşabilirsiniz.

İyi çalışmalar..

doğru konum= derskonum

11. Sınıf Edebiyat Kitap Cevapları GEZEGEN YAYINLARI Sayfa 

DİĞER TÜM SAYFALAR İÇİN TIKLAYINIZ.
.11. Sınıf Edebiyat Kitap Cevapları GEZEGEN YAYINLARI Sayfa 90 
.

11. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı Sayfa 90 Cevapları Gezegen Yayıncılık

1. 23 Temmuz 1908’de II. Meşrutiyet ilan edilince ülkede bir özgürlük havası esmeye başlar. 1901 yılında Servet-i Fünun dergisinin kapatılmasından sonra edebiyat dünyasına egemen olan yaklaşık yedi yıllık suskunluğun ardından edebiyat sevdalısı gençler bir araya gelmeye başlar. Bu gençler, edebî görüşlerini 20 Mart 1909’da bir bildiriyle kamuoyuna açıklar. Fecriati Toplulu- ğu’nun bildirisi edebiyat tarihimizde yayımlanan ilk bildiri olma özelliğine de sahiptir.

Fecr-i Âti Encümen-i Edebîsi Beyannamesi

Şimdiye kadar memleketimizde edebiyat kelimesinin haiz olduğu ehemmiyeti halka ifham eden (anlatabilen), tereddüt etmeden söyleyebiliriz ki, pek az kimse gelmiştir. Tarih-i edebîmizi (edebiyat tarihimizi) tetkik edersek en parlak devirlerde bile edebiyatın bütün ihata-i manasıyla (geniş anlamıyla) anlaşılıp anlatılmadığını görürüz. Onun için bizde sanat ve edebiyat, daima boş vakitlerin bir hemdem-i latifi (güzel bir arkadaşı) olmaktan fazla bir ehemmiyet almamış ve bunların nasıl terbiye-i hissiyenin tekâmülüne (duygu terbiyesinin gelişimine) hizmet etmek tarikiyle (yoluyla) bir milletin pişvâ-yı terekkiyâtı (gelişmesinin önderi) olduğu takdir edilmemiştir. Edvar-ı kadimden (en eski devirlerden) ayrılıp asr-ı hazıra (günümüze) doğru gelince yavaş yavaş suret-i telkinin (telkin şeklinin) bir istihaleye (değişime) uğradığını görüyoruz. Kemal Bey ve hem-zamanları (çağdaşları) birçok münasebetle bu husustaki fikirlerini söylemişlerdir. Kemal Bey’in “Edebiyatsız millet, dilsiz insan kabilinden- dir” sözü meşhurdur. Fakat efkâr-ı umumiyenin (kamuoyunun) anlamaktan ve anlamak için hiç bir rehber-i hayırkâr ve ciddi (hayırlı ve ciddi bir rehber) bulamamaktan mütehassıl (doğan) lakâydîsine (umursamazlığına) böyle bir cümlenin devâsâz (çare) olması elbette mümkün değildir.

Bu zamana mahsus edebiyatların da bu hususta hidemâtı (hizmetleri) görülmekle beraber Osmanlı efkâr-ı umumiyesinin (kamuoyunun) bu rehberi kat’i surette bulduğu tarih, itiraf etmeli ki, Edebiyat-ı Cedide’nin genç ve faâl zekâlarının Servet-i Fünûn sahifelerinde ilk te- sis-i meslek ettikleri zamana tesadüf eder. Bu heyet-i edebiyenin (edebî heyetin) erkânı, o mecmuanın sahifelerinde muhitini tenvir eden bir manzume-i muzîe (ışık veren, parlayan manzume/beraberlik) vazifesini görüyordu. Fakat hükümetin gittikçe artan zulmü onların kalemlerine ilk darbe-i anif ü kahhârı (sert ve kahredici darbeyi) indirdi. Ve bunlar ilerde tekrar toplanmak ümidi ile dağılıp gittiler. Hürriyetin ilanıyla yeniden ziyalarına intizar edildiği (ışıkları beklenildiği) zaman ise pek az istisnaî ile artık onlar eski melike-i hayalleri (hayallerinin melikesi) olan sanat ve edebiyata karşı bir sehâb-ı lâkaydîye (umursamazlık bulutuna) bürünmüştür. Bunu söylemekle bizden evvel gelenlere itiraz arzusunda değiliz. Zira onların edebiyatımıza ettikleri hizmeti takdir etmemek herhalde kadir-şikenlik (kadirbilmezlik) olur. Biz onlara mazi-i meslekleri için teşekkür ile hal ve istikbale atf-ı nazar edeceğiz (bakacağız).

İşte bu istikbale bakmak azim ve niyetiyle Fecr-i Âtî teşekkül ediyor. Fecr-i Âtîazası kendilerine herkesten ziyade edebiyat-perest ve azim-perver olmaktan fazla bir kıymet ve ehemmiyet atfetmek cesaretini almamakla beraber temelini attıkları müessesenin bu beyâbân-ı ilim ve edep (ilim ve edebiyat çölü) içinde bir sâye-zâr-ı zümürridîn (yemyeşil bir gölgelik) olmasına intizâren (bekleyerek) şimdilik Avrupa’daki emsâlinin (benzerlerinin) küçük bir numunesini temsil ve irae etmesine (göstermesine) çalışacaklardır. Lisanın, edebiyatın ulûm-ı edebiye ve içtimaiyenin (edebiyat ve toplum bilimlerinin) terakkisine (ilerlemesine) hizmet etmek, ayrı ayrı şurada burada tenemmüv eden (gelişip büyüyen) istidatları sinesinde cem ederek (toplayarak) İttihat ve içtimaın (beraberliğin ve bir araya gelmenin) hasıl edeceği (doğuracağı) kuvvetle tekemmüle (olgunlaşmaya), müsademe-i efkârın (fikirlerin çarpışmasının) parlatacağı barika-i hakikatle tenvir-i efkâra (hakikat şimşeği ile fikirleri aydınlatmaya) çalışmak: İşte Fecr-i Âtî’nin gaye-i azim ve meramı (gayretinin gayesi ve istediği)!

  • CevapBu sayfada soru bulunmamaktadır. 
.
.



Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski

sponsor reklamı

SPONSOR REKLAMI

derskonumesnk