sponsorlu reklam Admatic -sponsor

TYT TÜRKÇE DENEME SINAVI PDF,ONLİNE ÇÖZ 3

TYT TÜRKÇE DENEME SINAVI PDF,TYT TÜRKÇE ONLİNE DENEME SINAVI, TYT TÜRKÇE, TYT TÜRKÇE DENEMELERİ, 

1. (I) Kitaptaki on beş hikâyeden onunda mutfakta yapılan günlük işler anlatılıyor. (II) N. Meriç hikâyelerinin diline özen gösteren bir yazar. (III) Kullandığı sözcükler üzerinde düşünüyor; bununla yetinmeyip yeni sözcükler, yeni deyimler arıyor. (IV) Eserde ilk kez duyduğumuz deyimler kullanıyor. (V) Ancak, yer yer anlatımla ilgili özensizlikler göze batıyor.
Numaralanmış cümlelerden hangisi yazarın anlatımı ile ilgili değildir?
A) I.   B) II.   C) III.   D) IV.   E) V.

2. Aşağıdaki cümlelerden hangisinde ünlü (hece) düşmesinin örneği vardır?
A) Yalınlık gerçeğin belirtisidir.
B) Az bilen çok şüphelenir.
C) Ölçülebilen şey gerçektir.
D) Yağmuru yel, insanı el azdırır,
E) Herkesin gönlünde bir arslan yatar.

3. Sanatçının işi, ülkemizde, her geçen gün biraz daha zorlaşıyor.
Altı çizili sözün cümleye kattığı anlam aşağıdakilerden hangisinde vardır?
A) Son zamanlarda ülkemizde sanat alanında önemli gelişmeler gözleniyor.
B) Gençlerin resim, müzik ve öteki sanatlara ilgisi sürekli artıyor.
C) Ülkemizde ilk romanın yayımlanmasından bu yana yüz elli yıl geçti.
D) Günler geçip gidiyor, ancak eser bir türlü baskıdan gelmiyordu.
E) Gazetedeki köşesinde, yıllar yılı aynı konuları işledi.

4. Aşağıdaki cümlelerden hangisinde gereksiz sözcük ya da sözcükler kullanılmıştır?
A) Uçakta yer olmadığını öğrenince elimiz kolumuz bağlı, çaresiz kaldık.
B) Sanat tarihi konusunda eli kalem tutan yazarlarımız var.
C) Bugünlerde şiir kitaplarını elinden düşürmüyor.
D) Beklemediği bu haber karşısında çok öfkelendi, bağırıp çağırmaya başladı.
E) Terzinin eli ağır biri olduğunu bildiği için kumaşı bayramdan iki ay önce götürdü.

5. Aşağıdaki dizelerin hangisinde "yapacak başka bir şeyi olmama durumu" söz konusudur?
A) Elma dalından uzağa düşmez, / Ne yana gitsem nafile
B) Türkülerde tüter dağ dağ, yayla yayla / Köyümüz, köylümüz, memleketimiz
C) Ah bu türküler, köy türküleri / Dilimizin tuzu biberi
D) Karadutum, çatal karam, çingenem / Daha nem olacaktın bir tanem
E) Hele bir başlasın ılık yaz yağmurları / Hele bir ballansın böğürtlen dikenleri

6. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde isim tamlaması yoktur?
A) Bahçeli bir evde sade bir yaşam sürüyordu.
B) Günlük hayatın telaşı, bazen eşi dostu unutturuveriyor.
C) Havanın sıcaklığı, kışı aratacak kadar bunalttı bizi.
D) Gönül yarasını iyileştirecek bir ilaç mı arıyorsun?
E) Ev işleri, annemi yeteri kadar meşgul ediyordu. 

7. Dünyada üç çeşit insan vardır ( ) Bilgisever ( ) ünsever ve parasever insan ( )
Yukarıdaki cümlede boş bırakılan yerlere sırasıyla hangi noktalama işaretleri konulmalıdır?
A) (.) (,) (…)
B) (:) (;) (…)
C) (:) (,) (.)
D) (;) (!) (.)
E) (.) (,) (.)

8. Giyinişlerinde kentli görünüşü olan birkaç adam, göz alabildiğine uzanan çayırlar üzerinde konuşuyorlardı. Yanlarında elleri ceplerinde köylüler, yırtık pırtık giysili, iri gözlü çocuklar bıdı bıdı dolanıyorlardı. Adamlardan kimisi çocukları gülerek seviyordu, kimisi de köylülerle konuşuyordu. Büyük küçük bütün köylüler, birden kaçışmaya başladılar. Adamlar önce şaşırdılar, sonra durumu anladılar. Arabadan indirilen köpekten korkmuşlardı köylüler.
Parçanın anlatımında aşağıdakilerin hangisinde verilenlerden yararlanılmıştır?
A) Betimleme – karşılaştırma
B) Açıklama – betimleme
C) Öyküleme – tanımlama
D) Açıklama – öyküleme
E) Öyküleme – betimleme

9. – Benim için eylül, yeni açılmış bir kurşunkalem kokusudur. O kokuda bütün bir okul macerası tüter. Bedene yabancı önlükler, üniformalar, iğreti yakalıklar, kravatlar… Koridorlarda şaşkın dolaşmalar, sınıflarda donuk, ürkek bakışlar; korkular, karşılaşmalar, ayrılıkların farkına varmalar…
Bu parça, aşağıdaki sorulardan hangisinin yanıtı olabilir?
A) Eylül ayı, size neleri çağrıştırıyor?
B) İnsanlar eylül ayına neden bu kadar önem verir?
C) Çocuklukla ilgili ilginç bir anınız var mı?
D) Okulların açılacağı günü siz de sabırsızlıkla bekler miydiniz?
E) Mevsimlerden hangisini daha çok seversiniz?

10. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde yüklem çekimli fiil değildir?
A) Ağrı'ya eş, yüce bir dağ var içimde.
B) Tam kırk yıl yaşamışım bu yaşanmaz şehirde.
C) Sen gelince mutluluk dolar içimize.
D) Güneş her sabah öpücükler dağıtır insanlara.
E) Kitaplarla yaşadıkça, dünyanızın genişlediğini fark edersiniz.

11. Her zaman genç yeteneklere fırsat verilmesi gerektiğini savunurdu.
Bu cümlede altı çizili bölümdeki söyleyiş özelliği aşağıdakilerden hangisinde vardır?
A) En değerli eserlerini, hayatının son dönemlerinde yazdı.
B) Mesleğine duyduğu saygıyla genç sanatçılara örnek oldu.
C) O, müziğimizin en güçlü seslerinden biriydi.
D) Bir kitabın değeri, ulaştığı okuyucu sayısıyla ölçülmez.
E) Kalıcılığı isteyen sanatçı, ölümsüz kahramanlar yaratmalıdır.

12. —- Bu durum, aramızdan şu veya bu âdetin, geleneğin kaybolmasına benzemez. Gelenekler, arkasından başkaları geldiği için veya kendilerine ihtiyaç kalmadığı için kaybolur. Fakat asırlık bir ağacın kaybolması başka şeydir. Yerine bir başkası dikilse bile o manzarayı alabilmesi için zaman ister.
Bu parçanın başına getirilebilecek en uygun cümle aşağıdakilerden hangisidir?
A) Âdeta canlı birer anıt olan ağaçlar bir bir yok oluyor.
B) Gelenekler yaşanılan devrin koşullarına göre değişebiliyor.
C) Asırlık ağaçlar gibi gelenekler de korunmalıdır.
D) Bazı gelenekler toplumun her kesimini ilgilendirir.
E) Toplumsal yaşamın kuralları, artık değişiyor. 

13. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde yüklem hem yapım hem çekim eki almıştır?
A) İnsanı hayata bağlayan dostluklardır.
B) Bugün günlüğüme güzel şeyler yazacağım.
C) Tren yolculuğu başlı başına bir efsanedir.
D) İnsanları gülümsetmenin bir yolunu bulmalıyız.
E) Ben özgürce yaşamak istiyorum, diyeceksin.

14. – Ailemde tiyatroyla ilgilenen kimse yoktu. Ancak çocukluğumda çok hayal kurar, büyük çapta olaylar tasarlar, bu olaylara katılan kişileri konuşturur, onlara cevaplar verirdim. İlkokul öğretmenimiz bize Karagöz figürleri yapmayı öğretmişti. Kartondan figürler kesip sonra da boyuyorduk. Ambalaj kağıdından bir perde arkasında Karagöz temsilleri vermeyi, ondan öğrendim.
Bu parça aşağıdaki sorulardan hangisinin karşılığı olabilir?
A) ülkemizde tiyatronun geçmişi konusunda ne düşünüyorsunuz?
B) Yakınlarınız, neden sizin tiyatro ile ilgilenmenize karşı çıktı?
C) Karagöz ile ilgili öğrendikleriniz, tiyatroya yönelmenizde etkili oldu mu?
D) Tiyatro ile ilgilenmeye başlamanız nasıl oldu?
E) Çocukluğunuzda, toplumun tiyatroya ilgisi nasıldı?

15. (I) Siz savaş yıllarında doğdunuz. (II) Savaşın, toplum üzerindeki yıkıcı etkisini yaşamış olmalısınız. (III) O dönemde çekilen sıkıntıları, sonraki yıllarda yazılan eserlerden öğreniyoruz. (IV) Edebiyatımızda Kurtuluş Savaşı yıllarını konu edinen birçok eser yazılmıştır. (V) Sizin eseriniz de içerdiği olaylar yönüyle bu grupta sayılan romanlardandır.
Bu parçada geçen numaralanmış cümlelerden hangisinde "tahmin" anlamı vardır?
A) I.   B) II.   C) III.   D) IV.   E) V.

16. İnsanın varlık alanı durumdan duruma, çağdan çağa, toplumdan topluma değişir. İnsanın ilişkileri, etkinlikleri yeni biçimler kazanır. Bundan dolayı her çağda yaratılan sanat yapıtları değişik bir nitelik gösterir. Örneğin insan toplumlarının hayatında kral, prens, soylu sınıf ağır basıyorsa, o zaman sanat bunlarla ilgili problemleri işler; sanatçı endüstri toplumu içinde yaşıyorsa bu hayat tarzı ile ilgili konular ortaya çıkar, bunlar sanatın işleyeceği problemler olur.
Bu parçadan çıkarılabilecek sonuç aşağıdakilerden hangisidir?
A) Sanatçı, gören, kavrayan bir insan olarak çağının sorunlarına çözüm üretir.
B) Bazı konular, hangi çağda üretilirse üretilsin, her sanat yapıtında kendine yer bulur.
G) Yenilenen çağlarla birlikte, insan için yeni ilgi alanları doğar.
D) Sanat eserleri farklı toplumları ilgilendiren konuları işleyerek toplumları birbirine yaklaştırır.
E) Sanat eserlerinde, üretildiği çağa göre birbirinden farklı konular ele alınır.

17. (I) Hayvanlar âleminde asık suratlıya pek rastlanmaz. (II) Kedilerin gözlerinin içi sürekli gülüyordur. (III) Sahibinden iltifat sözleri işiten bir köpek de sağa sola gülücükler dağıtır. (IV) Çayıra çıkmış oğlaklar, kuzular sırf neşe ve gülümsemedir. (V) Bırakın evcil hayvanları, kaplumbağalar bile ışıl ışıl bakarlar dünyaya.
Numaralanmış cümlelerden hangisi kurallı isim cümlesidir?
A) I.   B) II.   C) III.   D) IV.   E) V.

18. "Sanat eseri nedir?" diye soranlara "Kişiyi bıktırmayan şeydir." denmeli. Duvara astığımız resme her gün bakıyoruz, bir ezgiyi ikide bir yeniden dinliyoruz; bıkmıyoruz, usanmıyoruz onlardan. Okuduğumuz romandan şiirden bıkmamalıyız. Merakla okuduğunuz bir hikâyeyi bir daha okuyamazsanız, okumak arzusu duymazsanız ondan aldığınız zevk bilin ki sanat zevki değildir.
Parçaya göre sanat eserinin en önemli niteliği aşağıdakilerden hangisidir?
A) İnsanlarda, yeniden görme ve okuma isteği uyandırması
B) Okuyucu ve izleyicilerin anlayabileceği yalınlıkta olması
C) Farklı devirlerin insanlarına seslenmesi
D) İlgi çekici konulara yer vermesi
E) Eleştirmenlerin ortaya koyduğu ölçülere uygun olması

19. Sanat yapıtlarına karşı genellikle ilgi duyulması, sanatın insanlarla, insanlararası ilişkilerle, insanın etkinlikleriyle, hayatıyla uğraşmasına bağlıdır. Bundan dolayı sanat yapıtlarının kendisine seslenemeyeceği bir insana rastlanmaz. Bunun için insanın özel bir eğitimden geçmesi de gerekmez. Çünkü o da insanlar arasında yaşıyor; sanatın gösterdiği hareketleri, olayları, insanlar arası ilişkileri yaşamış veya görmüştür. Bu yüzden her insan, sanattan bir şey anlar.
Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Sanat, insan çevresinde oluştuğu için her insan sanata ilgi duyar.
B) Sanat eserinden herkes aynı şeyleri anlamaz, aynı tadı almaz.
C) Sanat eserleri, yalnız belli bir kesime değil, bütün insanlara seslenir.
D) Sanat eserleri, tüm insanlığın ortak malıdır.
E) Bireyler, farkında olmadan toplum yaşamı içinde sanat konusunda eğitilir.

20. "Bir malın aşırı tüketiminin onu kullananlara bir yarar vermediği gibi üretenlere de çıkar sağlamaz."
Bu cümledeki anlatım bozukluğu nasıl giderilir?
A) "onu" sözcüğü cümleden atılmalı.
B) "tüketiminin" sözcüğünden ilgi eki atılmalı.
C) "yarar vermediği" yerine, "yararı dokunmadığı" getirilmeli.
D) Temel cümlenin yüklemi "yararı yoktur" biçiminde değiştirilmeli.
E) "tüketiminin" sözcüğünün yerine "tüketilmesi durumunda" getirilmeli

21. (I) Tutkularım yoktur. (II) Pul, para koleksiyonu gibi alışkanlıklara sahip değilim. (III) Fotoğrafları sevmem, içtenlikleri yoktur. (IV) Şiir çalışmalarını yaptığım kâğıtlar mutlaka kullanılmış kâğıtlar olmalı. (V) Bana göre bir tarafı yazılı, bir tarafı boş olan kâğıtlar görevlerini tam yapmamışlardır.
Parçada geçen numaralanmış cümlelerden hangisinde, eylem gerekçesiyle verilmiştir?
A) I.   B) II.   C) III.   D) IV.   E) V.

22. Bırakalım her sanatçı kendi dünyasını yazsın, çünkü o dünyalar eninde sonunda bizim olacaktır.
Aşağıdakilerden hangisi bu cümleyle anlamca özdeştir?
A) Sanatçı, eserlerinde kimsenin bilmediği farklı dünyaları anlatmalıdır.
B) Eserleri mutlaka toplumun malı olacak olan sanatçının işine karışılmamalıdır.
C) Sanatçı, toplumsal sorunlarla ilgilenmek yerine kendi duygu dünyasını yansıtmalıdır.
D) Sanatçı, kendisini toplumdan soyutlarsa toplum da ona sahip çıkmaz.
E) Gerçek yaşam ile sanatçının anlattıklarının bağdaşması mümkün değildir.

23. (I) Dün sabah vapura giderken, ıslak yolda ayağı kayan biri yere kapaklandı. (II) Etraftakiler gülünce ben de kendimi tutamadım. (III) Düşen adamla göz göze gelince yaptığımdan çok utandım; bunu yapmamalıydım. (IV) Bir insan, bir başkasının zor durumda kalmasından mutluluk duyamazdı. (V) Hemen koştum ve koluna girerek adamın kalkmasına yardım ettim.
Numaralanmış cümlelerden hangisinde "özeleştiri" vardır?
A) I.   B) II.   C) III.   D) IV.   E) V.

24. Günlük hayatta ne kimse hareketlerimizin özgür olduğunu yadsır ne de bundan kuşkuya düşer. Özgürlük herkes için açık olan bir değerdir. Somut hayatta insanlar, aralarında şöyle konuşurlar: "Sen, bunu değil, şunu yapmalı idin." Eğer insanlar yapıp etmelerinde özgür olmasalardı nasıl birbirlerine: "Sen yaptığını değil, şunu yapmalı idin." diyebilirlerdi? Doğadan böyle bir şey istenemez; doğadaki her şey meydana geldiği gibi olup bitmek zorundadır.
Bu parçadan çıkarılabilecek sonuç aşağıdakilerden hangisidir?
A) Yaşadığı ortamdan memnun olmayan insan, kurtuluşu doğaya sığınmakta bulur.
B) Toplumların, gelişme düzeylerine bağlı olarak özgürlük anlayışı da gelişmiştir.
C) Kişileri değerlendirmede özgür davranabilen insan, doğa olayları ile ilgili değerlendirme yapamaz.
D) Karşısındaki kişinin yaptıklarını yorumlayan insan, kendisini o kişinin yerine koymalıdır.
E) Gerek doğa olayları gerek içinde yaşadığı toplum, kişinin davranışlarını sınırlandırır.

25. "Cahit Sıtkı'nın şiirlerini okuyunca, şairin kendinden önceki şairlerin izinden gitmediği hemen anlaşılır." cümlesindeki anlatım bozukluğu nasıl giderilir?
A) Yüklem "anlaşılır" yerine "anlarız" olmalı
B) "kendinden" sözcüğü cümleden atılmalı
C) "gitmediği" yerine "yürümediği" getirilmeli
D) "şiirlerini okuyunca" yerine, "şiirleri okununca" getirilmeli
E) "hemen" sözcüğü cümleden atılmalı

26. Roman okumayı sevmeyen insanlarda, başkalarının acılarını paylaşma gücü yoktur. Onların acımalarında bile bir sertlik sezilir. Bir suçu bağışlayabilirler, ama sevgisizce, anlayışsızca bağışlarlar; suçunu bağışladıkları kimseye yukarıdan baktıklarını, o suçu kötü gördüklerini sezdirmemek ellerinden gelmez.
Bu parçaya göre, roman okumayı sevmeyenlerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Başkalarının acılarına ortak olmazlar.
B) İnsanların kusurlarını bağışlarken içten değildirler.
C) İnsanları, onlara karşı üstün olduklarını göstermek için bağışlarlar.
D) Sadece kendi dertleriyle ilgilenirler.
E) Davranışlarında gerçek duygu ve düşüncelerini gizlerler.

27. Müdür beyin yarın o kadar çok işi var ki piknik hazırlığı ile uğraşmaya ne vakti var, ne de zamanıdır.
Bu cümledeki anlatım bozukluğunun nedeni aşağıdakilerden hangisidir?
A) Gereksiz sözcük kullanımı
B) Yüklemin ekeylemin geniş zamanı ile çekimlenmiş olması
C) Tamlayan eksikliği
D) Yüklemde gereksiz iyelik eki kullanılmış olması
E) Anlamca çelişen sözlerin bir arada kullanılması

28. Ataç'ın bilimsel kitapları okuyacak pek zamanı yoktu. Sürekli ders vermek, çeviri yapmak gibi güç koşullar altında, aceleyle okuduğu gençlerin kitaplarını birkaç içten, tatlı ya da zehir gibi çırpıştırma satırla tanıtmaya çalışırdı. Sık sık görüş değiştirirdi Ataç. Kısa, konuşur gibi, anlaşılır cümlelerle yazmaya uğraşırdı. Ataç izlenimci yargılarına aklından çok sezgisiyle, kişisel beğenisiyle, kültürünün zenginliğiyle ulaşıyordu.
Bu parçada Ataçla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A) Değerlendirmelerinin nesnellikten uzak olduğuna
B) Yoğun ve zor bir yaşamının olduğuna
C) Anlatımda yalınlığa özen gösterdiğine
D) Yargıları üzerinde beğenisinin etkili olduğuna
E) Değerlendirdiği kitapları, baştan sona okumadığına

29. Fecr-i Âti, edebiyat tarihi içerisinde nefes almışsa onu yaşatan güçlerin biri, belki de en büyüğü Refik Halit'tir. Halit Ziya'dan, Mehmet Rauf'tan sonra yaldızsız nesrin ilk güzel örneğini o verdi. Tamlamasız, süssüz halk Türkçesinin güçlü bir sanatçı elinden geçince ne sevimli, ne alımlı hale girdiğini ilk gösteren o olmuştur. Gözlemlediği her manzarayı oldukça çekici tarzda anlatmayı başardı.
Bu parçada R. Halit'le ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A) Fecr-i Âti topluluğunun tanınmasında etkili olduğuna
B) Düz yazı türünde başarılı ilk örnekleri verdiğine
C) Eserlerinde yalın Türkçeyi başarıyla kullandığına
D) Yaşadığı dönemin başarılı sanatçılarından olduğuna
E) Anlatımının ve gözlem yeteneğinin başarılı olduğuna

30. Güzellik çağdan çağa değişmezse, bizden önce gelenler onu bulmuşlar da biz aramayacaksak, bugün şiir yazmanın ne gereği var?
Bu cümlenin anlamından aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?
A) Şiir yazmak güzeli aramaktır.
B) Her dönemin kendine göre güzellik anlayışı vardır.
C) Her sanatçının ulaşmak istediği bir hedef olmalıdır.
D) Bir dönemde güzel kabul edilen, sonraki dönemde çirkin görülmez.
E) Gerçek şair, kendi güzellik anlayışını ortaya koyar.

31. Kimi büyük yazarlar bütün yaşamları boyunca bir iki söz söyler. Ama o sözü ondan başkası söyleyemez. Söylese bile onun gibi söyleyemez
Yukarıdaki parçada altı çizili bölümle, sanatçıların vurgulanmak istenen özelliği aşağıdakilerden hangisidir?
A) Özgünlük  
B) Yalınlık     
C) Akıcılık
D) Toplumsallık
E) Güncellik

32. Sen serin sabahlarda duruyorsun, ama
Ben yağmur damlalarına sığınıyorum.
Yağmur damlalarında olmak nasıldır bir düşün
Düşün bakalım; seni her gün bulmak nasıldır
Bu dizelerde aşağıdakilerden hangisi yoktur?
A) Dolaylı tümleç görevinde kullanılan ad tamlaması
B) Haber kipiyle çekimlenmiş fiil
C) Sıfat fiil ve bağ fiil
D) Basit çekimli fiil
E) Dilek kipiyle çekimlenmiş fiil

33. Okumaya çocukluğumda masallar, hikâyelerle başladım. Sonra annemin kitaplığına elimi attım. Çok güzel bir kitaplığı vardı: Balzaclar, Stendhaller… Çehov ilgimi çekmişti. Onları okumaya başladım. Bu okumalardan sonra ben de yazsam mı acaba diye kendime soruyordum. Çevremdekiler, şiir yazdığımı bilenler, ille sen de yaz diyordular. Annem şiir yazdığımı biliyordu, meraklıydı, ilgi de gösteriyordu. Acaba hikâye yazabilir miyim diye soruyordum. Küçük hikâyeler yazmaya başladım. Yazdığım hikâyeleri dergilere gönderiyordum.
Bu parçada yazar, aşağıdakilerden hangisine değinmemiştir?
A) Hangi tür kitaplarla okumaya başladığına
B) Yazdığı ilk ürünlerin hangi türde olduğuna
C) Yazması için çevresindekilerin kendisini yüreklendirdiğine
D) İlk şiirlerinin nerede yayımlandığına
E) Okuduğu kitapların kendisini nasıl etkilediğine

34. – Hiç şüphesiz! Gençlerin yetişmemesine bir sebep olarak da bunu söyleyebilirim. Kendilerinden önceki kuşak, bugün edebiyata âdeta küskün. Falih Rıfkı, Yakup Kadri gençleri bir araya toplayabilirdi. Fecr-i Âti'yi Celal Sahir bir arada tutmadı mı?
Bu parça, aşağıdaki sorulardan hangisinin karşılığı olabilir?
A) Genç sanatçılar arasından ileride başarılı isimler çıkacak mıdır?
B) Romana yeni başlayan yazarlarla ilgili ümitli olabilir miyiz?
C) Eski sanatçıların devirlerini tamamladıklarını mı söylüyorsunuz?
D) Kişisel çabaları ile bir sanatçı başarıya ulaşamaz mı?
E) Başarılı sanatçı yetişmemesinde deneyimli sanatçıların da sorumluluğu var mı?

35. Benim romanlarıma, hikâyelerime bakarsanız, ağırlığı olan iki insan tipi bulursunuz: Biri çocuklar, biri de yaşlılar. Ben çocukları çok severim. Onları sevmekten öte anlamaya çalışırım. Bunun için çocuklara çocuk gibi davranmam. Bir çocukla ilişkim, dostluğum, arkadaşlığım varsa artık o benim arkadaşımdır, çocuk değildir. Çocuk gibi, ayrı bir insan türü gibi bakmam onlara. Çok şey öğrenmemişlerdir daha, az yaşamışlardır, zenginlikleri azdır; ama düpedüz insandır onlar.
Yazarın, çocuklara çocuk gibi davranmayışının nedeni aşağıdakilerden hangisidir?
A) Çocukları, çocuk olarak görmemesi
B) Çocukları sevmesi ve anlamaya çalışması
C) Çocuklara yaşam zenginliği kazandırmak istemesi
D) Çocuklarla arkadaşlık kurabilmesi
E) Çocukların roman ve hikâyelerinde kahraman olması

36. Roman için önemli olan görünüşün saptanması değil, ilişkilerdeki düşündürücü yönün kavranması ve anlatılmasıdır.
Aşağıdakilerden hangisi bu cümlede anlatılmak istenenle anlamca aynı doğrultudadır?
A) Gerçek romancı, yaşadığı toplumu hiç değiştirmeden yansıtmaya özen gösterir.
B) Karmaşık ilişkileri konu edinen eserler, her zaman ilgi çekici olmuştur.
C) Roman, bir olayı hikâye etmeye çalışmamalı, bir olguyu bütün yönleriyle ortaya koymalıdır.
D) Başarılı roman yalnız olanları anlatmaz, okuyucuya öğüt de verir.
E) Anlatımı yalın olmayan romanların anlattıkları doğru anlaşılmaz. 

37. Sirkeci'de, Gar'ın karşı sırasında bir ayakkabı dükkânı vardır. Sahibi bir ayakkabı dükkânına yakışacak onca ad varken dükkânının tabelasına "Ayakkabı Fuarı" yazdırmıştır. Kimse o ayakkabı dükkânının adını yadırgamadığı gibi hepi topu üç arabanın zor sığdığı galerisine "Otomotiv Fuarı" adını uygun gören otomobil satıcısı ya da Afyon'da yaptırdığı özel hastaneye "Fuar Hastanesi" adını koyan girişimci de yadırganmamaktadır. Bu tip örneklerin sayısı dikkatli bir gözlem sonucu çok artırılabilir.
Bu parçada yazar aşağıdakilerin hangisi üzerinde durmaktadır?
A) İnsanların anlamını bilmediği sözleri kullanmaya özenmeleri
B) "Fuar" sözcüğünün anlamına ve işlevine uygun biçimde kullanılmaması
C) Ülkemizdeki ticari hayatın bir düzenden yoksun olması
D) Ülkenin belirli yerlerinde ticari hayattaki canlılık
E) Dilin kullanımına gereken özenin gösterilmemesi

38. Gerçek ozanlardan hiçbirinin sesinin dünyadan kaybolmadığı, hiçbir düzmece ozanın sesinin ise uzun süreli olmadığı değişmez bir gerçektir.
Aşağıdakilerden hangisi bu cümleye anlamca en yakındır?
A) Ancak gerçek sanatçılar kalıcılığa ulaşabilir.
B) Kalıcılığı isteyen sanatçı kalıcı konulara yönelir.
C) Gerçek şiirlerde anlam kadar ses de ön plandadır.
D) Büyük sanatçı, sesini dünyanın her köşesine duyurabilir.
E) Ancak kendi toplumunu etkileyebilen sanatçılar kalıcılığa ulaşır.

39. Aşağıdaki cümlelerden hangisinde "küçümseme" anlamı vardır?
A) Şiir konusunda söyleyeceklerinizi kimse dinlemeyecek.
B) Eski yazarların sanatla ilgili görüşlerine bugün kimse değer vermiyor.
C) Yazarın çevre tasvirlerinde bir hayli başarısız olduğunu herkes kabul ediyor.
D) Şarkı söylemeyi bilmezsin de sanki şiir okumayı çok iyi becerirsin.
E) Tiyatro ilgi görmüyor da sinema çok mu izleniyor sanki.

40. Güzel yaşantılarda anlam bulmak kolaydır. Piyangodan çıkan bir yaz tatilini pek çok kişi, kolayca anlamlı bulabilir. Fakat birtakım acı verici olaylarda anlam bulmak zordur. Acıda anlam bulmak zordur, ama imkânsız değildir ve galiba gereklidir. Hiçbir acı boşuna değildir, her acının bir işlevi vardır; bu yüzden de acılarda anlam bulunabilir. Terapi ortamlarında insanların acılarındaki anlamı bulmaları, onların iyileşmelerine, gelişmelerine katkı sağlar. Acıda anlam bulmak yaşamak için bir nedene sahip olmak demektir; bu nedene sahip olan kişinin ise hemen her şeye katlanması, ayakta kalması kolaylaşır.
Bu parçada anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Yaşamak için bir nedeni olan kişi acılarda anlam bularak yaşama bağlanır.
B) Yaşamda, sevindirici olaylar kadar acı verici olaylar da vardır.
C) Akıllı insan, yaşadığı her olayın asıl sorumlusunun kendisi olduğunun bilincindedir.
D) Yakınlarımızla birlikte yaşadığımız mutluluklar kadar acılar da yaşamımıza anlam katar.
E) Olumlu ya da olumsuz her olayın ders alınacak bir yanı vardır.

CEVAP ANAHTARI
1-A  2-E  3-B  4-A  5-A  6-A  7-C  8-E  9-A  10-A  11-C  12-A  13-A  14-D  15-B  16-E  17-D  18-A  19-A  20-B  21-C  22-B  23-C  24-C  25-D  26-E  27-C  28-E  29-B  30-D  31-A  32-C  33-D  34-E  35-A  36-C  37-B  38-A  39-D  40-A

Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski

sponsor reklamı

SPONSOR REKLAMI

derskonumesnk