sponsorlu reklam Admatic -sponsor

Türk Sosyal Hayatında Aile Özet Ders Notları

Türk Sosyal Hayatında Aile Özet Ders Notları, Türk Sosyal Hayatında Aile 1.Dönem 1.Yazılı Ders Notları, Ders Notları,


derskonum.com'un  ,değerli akademisyen-öğretmen-öğrenci-edebiyat sever takipçileri.

 
Derskonum.com ailesi,  olarak her dönem olduğu gibi yeni dönemde de sizler için kitap cevapları, konu anlatımı, pdf ders notları ile her zaman yanınızdayız..
 
 Bu sayfamızda siz değerli takipçilerimiz için Türk Sosyal Hayatında Aile Özet Ders Notları üzerine bir paylaşım yapacağız. 
 
İyi çalışmalar..

doğru konumderskonum
 
destek olmak için lütfen LİNK paylaşınız
 
Sizde eğer bize ve tüm eğitim camiasına yardımcı olmak adına hazırladığınız yazılıları-notları-soruları-videoları paylaşmak isterseniz mail adresinden bize ulaşabilirsiniz.
 
İyi çalışmalar..

doğru konum= derskonum



TÜRK SOSYAL HAYATINDA AİLE DERSİ DERS NOTLARI 1. KISIM

1. ÜNİTE: ­‑TOPLUMSAL BİR KURUM OLARAK AİLE

AİLENİN İŞLEVLERİ

1-  Biyolojik İşlev

Neslin devam etmesini sağlamak ailenin en temel işlevlerinden biridir.

2- Ekonomik İşlev

 Sanayi öncesi dönemde çoğu aile bir ekonomik üretim birimi konumundaydı. Aile bireyleri tarım, hayvancılık gibi alanlarda kendi üretimlerini gerçekleştirerek temel ihtiyaçlarını karşılardı.

3- Eğitim İşlevi

Her türlü eğitimin temeli ailede atıldığı için çocukların eğitiminden aile sorumludur. Çocuk ailesinden aldığı eğitimle hayata hazırlanır.

4- Psikolojik İşlev

Aile ortamında yaşanan yoğun, samimi ve duygusal ilişkiler aile bireyleri arasındaki bağlılığı ve "biz" duygusunu güçlendirir. Sevgi, saygı, güven ve dayanışma aile bireylerinin psikolojik doyuma ulaşmalarını sağlar.

5- Dinî İşlev

Dinî alana ilişkin temel bilgilerin edinilmesi ve bunların duygu, düşünce ve uygulamalara yansıması ilk önce ailede gerçekleşir.

6- Koruyuculuk İşlevi

 Aile bireyleri, maddi ve manevi tüm olumsuzluklara karşı kenetlenerek birlikte mücadele eder.

7- Toplumsallaşma ve Kültürleme İşlevi

 Kişilik ailede şekillenmeye başlar ve çocuk toplumsal normlara uygun davranış ve tutumları ailesinden öğrenir. Bunun yanında toplumsal rollere ilişkin bakış açısı ve topluma özgü kültürel kodlar ilk önce ailede oluşur.

a) Yerleşim Yeri Esasına Göre Aile Türleri:

1- Köy Ailesi: Kırsal bölgede yaşayan, geçimini tarım ve hayvancılıkla sağlayan aile türüne köy ailesi denir.

Köy ailesi, evlenen çocukların ilk aileleriyle birlikte yaşamaya devam etmeleri nedeniyle geniş aile türündedir.

Bu ailelerde genellikle tarım ve hayvancılık tüm aile bireylerinin ortak işidir (Görsel Meslek babadan oğula geçmekte, baba otoritesi ve geleneksel roller kendini belirgin şekilde göstermektedir.

 Akrabalık ve komşuluk ilişkileri gelişmiştir.

 

Ekonomik katkıları ve soyun devamı düşüncesiyle ailedeki çocuk sayısı genelde fazladır. Çocuklar, küçük yaşlardan itibaren tarlada çalışmak ve hayvanların bakımıyla ilgilenmek durumunda kalabilmektedir.

2- Kent Ailesi

Kentlerde yaşayan ve çekirdek aile yapısındaki modern aile türü kent ailesi olarak adlandırılır

 Kent aileleri geçimlerini ağırlıklı olarak sanayi ve hizmet sektöründe çalışarak sağlar.

 Bu ailelerdeki çocuk sayısı ortalaması azdır.

 Akrabalık ve komşuluk ilişkilerinin nispeten zayıfladığı, dayanışmanın azaldığı kent ailesinde temel ihtiyaçların temini başka insanların üretimiyle karşılanır.

b) Birey Sayısına Göre Aile Türleri:

1- Geniş Aile: Anne, baba, evlenmemiş veya evlenmiş çocuklar ile diğer akrabalardan meydana gelen bu aileler kırsal bölgelerde yaşar ve geçimlerini tarım ve hayvancılıkla

Geniş ailede cinsiyete, yaşa, evliliğe, doğurganlığa ve sağlık durumuna göre hiyerarşik bir iş bölümü söz konusudur.

 Bireyler, demografik özelliklerine göre birtakım görevler alarak aile içerisinde farklı şekillerde konumlandırılırlar.

Aile hiyerarşisinin en tepesinde yer alan yaşlılar aileye ilişkin kararları alır ve denetler.

2- Geçiş dönemi geniş ailesi

Sanayileşmenin yaygınlaşmasıyla birlikte yaşanan kırsaldan kente göç, geleneksel geniş aile yapısının çekirdek aileye evrilme sürecini başlatmıştır.

Geçiş dönemi geniş ailesi olarak adlandırılan bu aile türünde kardeşlerin kurduğu yeni aileler aynı hanede değil, yakın mesafedeki konutlarda yaşar.

“Kasaba ailesi” olarak da adlandırılan bu aile türü hem geleneksel geniş ailenin hem de çekirdek ailenin bazı özelliklerini taşımaktadır.

 Aile bireyleri arasında ilişkilerin hâlâ güçlü olduğu bu ailelerde kopma gerçekleşmemiştir ve gerekli durumlarda aileler aynı çatı altında yeniden bir araya gelebilir.

Geniş ailenin aksine geçiş dönemi geniş ailesi ekonomik kararlarını kendisi alabilmektedir

3- Çekirdek aile

 Bu aile türü, çoğunlukla kentlerde görülmesi nedeniyle “modern aile” ya da “kent ailesi” olarak da adlandırılır.

Çekirdek aileyi geniş aileden ayıran en temel özellik, ailenin işlevlerinde ve birey sayısında yaşanan azalmadır.

Ayrıca geniş aileden farklı olarak aileyi ilgilendiren konularda kararları çekirdek ailenin bireyleri birlikte alır.

Bu anlamda daha eşitlikçi bir yapı söz konusudur.

Çekirdek ailede ilişkiler daha yoğun ve doğrudandır.

4- Yeni geniş aile

 boşanmış ve çocuklu bireylerin, yeni kurdukları ailede önceki evliliklerinden olan çocuklarıyla yaşaması şeklindeki aile türüdür

c) Otorite Figürüne Göre Aile Türleri:

1- Anaerkil aile,

otoritenin kadına ait olduğu aile türüdür "Avcı-toplayıcı” olarak adlandırılan ilk insan topluluklarının anaerkil bir yapıya sahip oldukları kabul edilmektedir. Bu topluluklarda erkeklerin avlanması, kadınların ise yiyecek toplamasına dayalı bir iş bölümü mevcuttur.

 Bu iş bölümünü ortaya çıkaran en önemli etken kadının doğurganlığıdır. Kadın; neslin devamının sağlanması, çocukların büyütülmesi ve korunması hususunda da hayati bir öneme sahiptir. Ayrıca kadının üretim

2- Ataerkil aile, otoritenin erkekte olduğu aile türüdür .

Yerleşik hayata geçilerek tarım tekniklerinin geliştirilmesi, hayvan sürülerinin yetiştirilmeye başlanması ve maden işleme tekniklerinin geliştirilmesi topluluğun düzenli bir kazanç elde etmesini mümkün kılmıştır. Bu durum toplumun her üyesinin üretime doğrudan katılması zorunluluğunu ortadan kaldırmıştır.

Erkek, üretim araçlarının yapımıyla uğraşırken kadına ev eşyalarının yapımı kalmıştır

3- Eşitlikçi Aile: Kadının evin geçimini sağlama işinde rol oynamaya başlaması, kadın ile erkeğin eşitliğini önceleyen eşitlikçi aile yapısının ortaya çıkmasını sağlamıştır.

Eşitlikçi bir ailede saygı ve empati kültürü teşvik edilerek aile bireylerinin duygu, düşünce ve ihtiyaçlarına saygı duyulur.

Her birey aileyi ilgilendiren karar alma süreçlerine eşit şekilde katılır.

 Aile bireyleri arasında açık iletişim ve uzlaşma söz konusudur. Bu durum aile içinde çıkan çatışmaların sağlıklı bir şekilde çözülmesini sağlamaktadır.

Aile içinde eğitim ve kariyer fırsatlarına eşit erişim ve destek sağlanır.

 

 

 

SANAYİLEŞMENİN AİLENİN DEĞİŞİMİNE ETKİLERİ

-          Geniş aile çekirdek aileye evrilmiştir

-          Kadının iş gücüne katılımı artmıştır ve ekonomik bağımsızlık kazanmıştır.

-          Köyden kente göç arttığı için kent ailesi yaygınlaşmıştır.

-          Akrabalık ilişkileri değişime uğramıştır.

-          Boşanma oranları artmıştır.

-          Kadın ve erkek arasındaki güç dengesi değişmiş daha eşitlikçi bir aile yapısı gelişmiştir.

-          Geçim koşulları sebebiyle çocuk sayısı azalmıştır.

 

2. ÜNİTE

TARİHSEL SÜREÇTE TÜRK AİLE YAPISI

İSLAMİYET ÖNCESİ DÖNEMDE TÜRKLERDE AİLE

Aile kavramının İslamiyet öncesi Türklerdeki karşılığı oguştur.

 Aileler bir araya gelerek soyu (urug),

 soylar bir araya gelerek boyu (bod-ok),

boylar birleşerek milleti (bodun-budun)

ve nihayetinde budunlar birleşerek devleti (il-el) oluşturmuştur.

Bu bakımdan aile Türk devletinin çekirdeği olarak kabul edilmekte ve Türk devlet yapısının karakteristik özelliklerini yansıtmaktadır. Nitekim Türk düşüncesine göre çadır (keregü/otağ) ailenin, gök kubbe ise devletin örtüsüdür

Eski Türkler arasında tek eşli evlilikler (monogami) yaygındır. Erkeğin ikinci bir eşle evliliği çoğunlukla çocuğu olmaması durumunda ilk eşin rızası alınarak gerçekleştirilmiştir. Fakat hükümdarlar siyasi sebeplere dayalı olarak birden fazla kadınla evlilik (polijini) yapabilmiştir.

Çocuk sahibi olamayan aileler evlatlık edinebilmiş ve bu çocuğa tutunçu ogul adı verilmiştir. İslamiyet öncesi Türk toplumunda pederî bir aile yapısı bulunmaktadır. Babanın ön planda olduğu bu aile türünün ataerkil aile yapısından farklı yönleri vardır. Örneğin pederî ailede kadın ve erkek arasında diğerine göre bir eşitlik durumu söz konusudur ve çocuklar aileyle ve kendisiyle ilgili konularda söz hakkına sahiptir.

Baba, kızını evlendirirken onun da rızasını almak durumundadır ve kadın ile erkek mirastan eşit oranda pay alır. Eski Türklerde erkeğin ailesi, çeyiz hazırlanması amacıyla kız tarafına mal ve para yardımında bulunmuştur ki buna kalın (çeyiz) adı verilmiştir. Kalın; at, deve, koyun gibi çeşitli ehlî hayvanlardan da oluşabilmiştir. Kadın ise baba ocağından yumuş adlı bir çeyiz getirmiştir. Çeyiz kadının ilk ailesinin mal varlığından aldığı paydır ve boşanma durumunda kadın, "kalın"ını kocasından isteme hakkına sahiptir.

 Eski Türklerde cinsiyete bakılmaksızın çocuklara mümkün olduğunca eşit şekilde davranılmıştır. Oğul sözcüğü bugün sadece erkek evladı ifade etse de eski dönemlerde hem kız hem de erkek çocuk için kullanılmıştır.

Erkek çocuk asıl ismini toplumdan kabul görecek bir yiğitlik veya erdemli bir davranış sergilemesi durumunda almış ve ailesinin mal varlığından pay almaya hak kazanmıştır. Bireyin üyesi olduğu grubun dışında biriyle evlenmesinin (egzogami) esas olduğu Türk toplumunda evlilik sonrası eşler yeni bir çadıra yerleşmiştir (). Böylece yeni bir çekirdek aile kurulmuştur. Baba ocağının devamını sağlamak ailedeki en genç bekâr erkeğin görevidir. Soyun güvencesi olan ateşin eril olduğuna inanıldığı için en küçük erkek çocuğa ot tigin (ateş prensi, ocak beyi) lakabı verilmiştir.

Töreye göre büyük erkek kardeş hükümdar olurken ülke bölünmesin diye küçük erkek kardeş hükümdar olamamış, ordu komutanı olarak hükümdarın yanında görev yapabilmiştir. Fakat babanın mirası küçük erkek kardeşe kalmıştır. Eski Türklerde ateşin kutsal olduğuna ve insanı kötülüklerden koruduğuna inanılmıştır. Bu sebeple ateş aileyi, ocak ise yuvayı simgelemektedir.

Türk Aile Yapısıyla ilgili Bilgiler İçeren Destanlar

·         Oğuz Kağan Destanı

·         Türeyiş Destanı

 

Köktürk Yazıtları'nda Türk Aile Yapısı

·         Köktürk Yazıtları Türk toplumunun karakteristik özellikleri, hükümdar ailesinin yapısı, bu ailedeki bireylerin birbirleriyle ilişkileri ve evlilik müessesesi konularında kapsamlı bilgiler içeren ilk metinler olma özelliği taşımaktadır.

 

İSLAMİYET DÖNEMİNDE TÜRKLERDE AİLE

Türkler, geleneklerini İslamiyet’in kabulünden sonra da büyük ölçüde uygulamaya devam etmiştir. Çünkü İslamiyet, temel ilkeleriyle çelişmemek kaydıyla kültürel ögelerin yaşamasına izin vermiştir. İslamiyet’in “medine” yani şehir merkezli bir din olması Türklerin yerleşik hayata geçmesi ve şehirler kurmasını hızlandırmıştır

İslam inancında aile nikâh yoluyla kurulur. Nikâh, taraflar arasında bir akit yani sözleşmedir  Bu sözleşme her şeyden önce birbirleriyle evlenmeleri dinen ve hukuken mümkün olan kişiler arasında yapılır. Kişiler iki şahit huzurunda açık ifadelerle bu evliliği kabul ettiklerini bildirirler. Nikâhta şahitlerin bulunması yapılan bu sözleşmeye açıklık kazandırma ve evliliğin gerçekleştiğini başkalarına duyurma amacına yöneliktir.

Müslüman bir erkeğin Müslüman bir kadın dışında yalnızca Yahudi veya Hristiyan bir kadınla evlenmesine izin verilmiştir.

Müslüman bir kadın ise ancak Müslüman bir erkekle evlenebilir. Aklı yerinde, rüşde ermiş (akil baliğ olmuş), hür bir kişi evlenmeye hak kazanmakla birlikte evlenemeyeceği bazı kişiler vardır.

Hristiyanlığın ve İslamiyetin Kutsal Metinlerinde HZ. Havva’ ya Bakış Açıları

İslam inancına göre Hz. Âdem ve Hz. Havva aile kuran ilk insanlar ve ilk anne babadır. Kadının yaratılması ile insanın varlığı anlam kazanmış ve neslin devam etmesi mümkün olmuştur. İslamiyet’te kadın, Hristiyanlıkta olduğu gibi ilk günahın ve cennetten kovulmanın suçunu üzerinde taşımaz. Nitekim Kur’an’da Hz. Âdem ve eşinin cennetten çıkarılmalarına sebep olan kusuru beraber işledikleri vurgulanır. İslam inancında Hz. Âdem ile Hz. Havva dolayısıyla da kadın ve erkek birbirini tamamlayan parçalardır

İSLAMA GÖRE EVLENİLEMEYECEK KİŞİLER

Kan Hısımları Süt Hısımları:  anne, baba, amca, dayı, teyze, hala, nine, dede, çocuk, torun ve yeğeniyle evlenmesi yasaklanmıştır.

Sıhri Hısımlar :Kişinin Kişinin kayınvalide, kayınpeder, üvey olan anne, baba, çocuk, torun, nine ve dede ile evlenmesi yasaklanmıştır.

Süt Hısımları: Kişinin, bebekliğinde kendisini emziren kadın ve bu kadının evlat, kardeş vb. akrabaları ile evlenmesi yasaklanmıştır.

KALIN- MİHR KARŞILAŞTIRMASI: slamiyet öncesi Türk toplumundaki bazı uygulamaların İslami kurallarla benzeştiği görülmektedir  Örneğin İslamiyet öncesinde de erkeğin ailesi, kadının ailesine “kalın” adlı bir miktar mal veya para vermiştir. Bu durum İslamiyet’teki "mihr" uygulaması ile benzerlik gösterse de mihr doğrudan kadına verildiği için ondan farklıdır. Kadının kendisine verilen mihri dilediğince kullanma yetkisi, boşanma durumunda da eşinden isteme hakkı bulunmaktadır. Böylece mihr hem kadını ekonomik bakımdan güvence altına almakta hem de erkek üzerinde boşanma konusunda caydırıcı bir etkisi olmaktadır. Mihrin tamamı peşin (mehr-i muaccel) ödenebileceği gibi tamamının veya bir kısmının ödenmesi daha sonraya (mehr-i müeccel) da bırakılabilir. Bu konuda daha çok mahallî örf ve âdetler belirleyicidir.

Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski

sponsor reklamı

SPONSOR REKLAMI

derskonumesnk