ANLATIM TEKNİKLERİ ÇALIŞMA KAĞIDI
Hazırlayan:derskonum.com
Aşağıda verilen metinlerde kullanılan anlatım tekniklerini yazınız.
ÖRNEK METİN
Ne zaman başladı bu? Ama ne fark eder ki, zamanın ne kadar hızla geçtiği ya
da durduğu, her şeyin kaybolduğu bir andı, kaybolan bir şey vardı işte ama
neydi? Bahar mı? Hayır, zaten bahar vardı, dışarıda çiçekler açıyordu, herkes
gülüyordu ama içimde bir boşluk. Çekmecedeki eski fotoğraflar, annemin gülen yüzü,
babamın o eski takım elbisesi, her şey eskimişti. O kadar eskimişti ki
hatırladıkça içim burkuluyor. Geçmişin içinden, hep aynı yüzler, hep aynı ev,
hep aynı sokaklar. Ama ben, ben değişiyorum, değişmiyorum da belki de sadece
duruyorum. Saat kaçtı? Kafam karıştı, saatlere bakmak da boşuna, zaman ne kadar
önemli ki zaten, kimse bakmaz ki, kimse durmaz ki zamanı, akıp gider.
ÖRNEK METİN
Mert mutfağın köşesindeki sandalyeye oturmuş, ellerini dizlerine koymuştu.
Telefon masanın üzerinde çalıyor ama o bakamıyordu bile.
Kesin Emel… Açarsam ne diyeceğim? “Merhaba, iyi misin?” mi?
İyi değilim ki… O da değildir. Ama her şeyi toparlamam gerek, güçlü görünmem
lazım.
Belki de aramamalıydım o gün. O sessizlikten sonra şimdi ne söylesem yama
gibi duracak.
Ama çalıyor işte. Bir umut… Belki affetmiştir… Belki de sadece vedalaşmak
istiyordur.
Telefon sustu. Mert başını eğdi, gözlerini kapattı. O an çalan sessizlik,
telefon sesinden daha çok canını acıttı.
ÖRNEK METİN
– Bu sabah neden okula geç kaldın?
– Otobüs çok gecikti, neredeyse yarım saat bekledim.
– Keşke biraz daha erken çıksaydın evden.
– Haklısın, yarından itibaren daha erken çıkacağım.
ÖRNEK METİN
Ayşe, eski sandığın içinde sararmış kâğıtları karıştırırken bir zarf buldu.
Üzerinde annesinin el yazısıyla sadece şu yazıyordu: “Okumadan atma.”
Eli titreyerek açtı zarfı. İçinden tek sayfalık bir mektup çıktı.
"Bu mektubu sana asla veremedim. Belki de zamanı hiç gelmedi... Ama
bugünlerde içimde bir ağırlık var ve söyleyemediklerimi kâğıda dökmek istedim.
Babanla aramızdaki sessizliği hep fark ettin. O gittiğinde sana hiçbir şey
anlatmadım. Ama bilmeni isterim ki bu seninle ya da benimle ilgili değildi.
Bazen insanlar çok sever ama yine de yan yana kalamaz...
Umarım bir gün sen, yarım kalmış cümlelerin olmadığı bir hayat
yaşarsın."
ÖRNEK METİN
Sabah erkenden uyanmıştı. Hava kapalıydı, gri bulutlar gökyüzünü sarmıştı.
Sessizce mutfağa geçti, bir fincan kahve koydu. Bugün ne yapacağını bilmiyordu
ama içini saran huzursuzluk, sıradan bir gün olmadığını hissettiriyordu.
ÖRNEK METİN
Ali, yıllarca çalıştıktan sonra nihayet hayalini kurduğu tatile çıkıyordu.
İşinden ayrılmak zordu ama özgürlük hissi her şeye bedeldi. Ege’nin mavi
sularına doğru bir yolculuk başladı. Ancak tatil, beklediğinden daha kısa sürdü
ve bir hafta sonra, başka bir dünya hayalini ardında bırakarak, evine geri
dönmek zorunda kaldı. Tatilin başlangıcında hissedilen huzur ve rahatlık,
dönüşte yerini bir boşluk hissine bırakmıştı. Yolda düşündü, her şeyin geçici
olduğunu, bir anı yakalamak için ne kadar çaba harcadığını ama en sonunda geri
dönüp yine aynı hayatı yaşamak zorunda kalacağını fark etti. Tatilden sonra
geriye sadece anılar kaldı.
ÖRNEK METİN
Elindeki saati yıllar sonra yeniden bulmuştu. Camı çatlamış, kayışı
solmuştu ama hâlâ çalışıyordu. Onu görünce istemsizce gözleri kapandı.
O gün babasıyla ilk kez deniz kenarına gitmişti. Babası gülümseyerek saati
çıkarıp koluna takmıştı.
– Bu saat, artık senin. Zamanın kıymetini öğren diye, demişti.
Ayşe o anı hiç unutmamıştı. Saatin soğuk metalini, babasının sıcak elini…
Gözlerini açtığında artık deniz kenarında değil, annesinin eski evindeydi.
Ama saati hâlâ bileğinde hissediyordu.
ÖRNEK METİN
Ali kapıyı hızla açtı. Gözleri telaşla etrafı taradı.
– Neredesin Ayşe? diye seslendi. Sesi titriyordu.
Ayşe, odanın köşesinde yere çömelmişti. Gözleri doluydu, konuşamıyordu.
Ali birkaç adımda yanına geldi, diz çöktü.
– Sana bir şey olmasın diye çok korktum, dedi.
Ayşe başını eğdi, sadece başını sallayabildi.
ÖRNEK METİN
Mehmet, kafasında bir türlü çözemedikleri düşüncelerle yürüyordu. Her
adımında, sanki ağır bir yük daha ekleniyordu omuzlarına. Yavaş yavaş ilerleyen
adımları, içindeki boşluğu daha da derinleştiriyor, her şeyin anlamını
yitiriyordu. Bir yandan şehrin gürültüsü, diğer yandan içindeki sessizlikle
boğuşuyordu. Caddede yürürken, etrafındaki yüzlere bakıyor ama kimseyi
görmüyordu. Herkes başka bir dünyada, başka bir hızda yaşıyor gibiydi. Kendi
dünyasında ise bir çıkış arayışında, bir an önce bu duygudan kurtulma çabası
içindeydi.
ÖRNEK METİN
Elif, eski evin bahçesinde yürürken ayaklarının altında çıtırdayan
yaprakların sesini dinledi. Soğuk hava yüzüne vuruyor, eldiveninin içindeki
parmakları üşüyordu. Bahçenin köşesindeki ceviz ağacı hâlâ dimdik duruyordu. O
ağacı görünce istemsizce durdu ve bir yıllar öncesini hatırladı....
Sekiz yaşındaydı. Dizleri çamurluydu, elleri yara bere içindeydi ama gözleri
gülüyordu. Babası ceviz ağacının altında durmuş, küçük bir fidan dikiyordu.
– Bu ağaç seninle birlikte büyüyecek Elif, demişti.
ÖRNEK METİN
Asuman, kalabalığın içinde yalnızca kendi ayak seslerini duyuyordu.
Konferans salonunun kapısına yaklaşırken yüreği hızla çarpıyordu. Elindeki
sunum dosyası hafifçe titredi.
Ya unuturum? Ya herkesin gözü üzerimdeyken sesim çıkmazsa?
Neden kabul ettim ki bu sunumu? Zaten başarılı olmamı beklemiyorlar... Belki
de bekleyen tek kişi benim.
Derin bir nefes al, Asuman. Hazırlıksız değilsin. Kaç defa prova yaptın.
Hata yaparsan bile dünyanın sonu değil.
Derin bir nefes aldı. Kapıyı itti. Işıklar gözlerini aldı ama artık geri
dönüş yoktu. Sahne onundu
ÖRNEK METİN
Neden hâlâ burada? Zaman geçiyor ama sanki hiçbir şey olmuyor. Odanın
köşesinde bir gölge var, belki de ışıklar. Gecenin karanlığında, her şeyin
sükûneti... Kafamda sesler var, fısıldayan, kendi kendine konuşan bir şeyler,
neydi o? Hatırlayamıyorum. Neden hatırlayamıyorum? Adım, evet, adım neydi? Hâlâ
buradayım ama kaybolmuş gibiyim. Zaman geçiyor, saat ilerliyor, ama ben sadece
oturuyorum. Hâlâ sessiz, hâlâ yerimde. Dışarıda rüzgar var, değil mi? Evet,
rüzgar esiyor. Ama burası çok sessiz, sessizlik beni boğuyor. İçim sıkılıyor,
nefes almak zor. hazırlayan:derskonum.com
ÖRNEK METİN
Leyla ve Emre, üniversite yıllarında tanışmışlardı. İkisi de birbirlerine
çekilmiş, birlikte çok zaman geçirmişlerdi. İlk buluşmalarını, birlikte
geçirdikleri tatilleri, paylaştıkları küçük sırları hatırladıkça, her şey çok
güzeldi. Ama zamanla, hayatın getirdiği zorluklar, birbirlerinden
uzaklaşmalarına neden oldu. Emre’nin iş yoğunluğu, Leyla’nın başka şehre
taşınması ve derinleşen sessizlik, aralarındaki bağı yavaşça kopardı. Bir gün,
artık birbirlerine “nasılsın” diye sormayacak kadar yabancılaşmışlardı. Leyla,
son bir kez ona yazmaya karar verdi. Ama bu, son mesajıydı. "Beni
unutma," yazdı, ve ardından telefonunu kapattı. O an, geçmişteki o güzel
günlerin sona erdiğini, artık her ikisinin de farklı bir yolda olduğunu fark
etti. Bitti, ama kalbinde hep bir iz kaldı.
ÖRNEK METİN
Efe, gittiği her yere arabasını alırdı. O eski arabayı, babasının ona
hediye ettiği ilk araçtı. Şimdi, yıllar sonra, arabasında eski bir radyo çalarının
zayıf sesini dinlerken, gözleri birkaç saniyeliğine uzaklara daldı.
O eski radyonun sesi, ona çocukluğunu hatırlatıyordu. Babasıyla ilk arabaya
bindiği o anı. Efe, babasının neşeli sesini ve rüzgarın saçlarını savurduğu anı
hatırladı. Babası o zaman ona, "Bu araba senin, her zaman seni
taşır," demişti. Babası o kadar gururluydu ki, Efe’nin araba sürmesini
izlerken gözlerinde bir parıltı vardı. Efe, o günden sonra araba kullanmaya,
babasının öğrettikleriyle güven içinde yola çıkmaya başlamıştı.
ÖRNEK METİN
Sedef, sonbaharın ilk günlerinden birinde, odasının köşesine oturmuş, uzun
zamandır yazmayı ertelediği mektubu kaleme alıyordu. Zarfın üzerine ismini
yazarken elleri titredi. Bir tür içsel bir düğüm vardı içinde. Bu mektubu
yazmak, bir dönemin kapanması gibiydi.
Sevgili Tolga,
Bu satırları yazarken, ne kadar zorlandığımı bilemezsin. Bunu sana yıllar
önce yazmalıydım, belki de yıllar önce bir şeyleri değiştirmek için bir adım
atmalıydım. Ama işler öyle gitmedi, değil mi? Zamanla birbirimizden uzaklaştık
ve hiçbir şey eskisi gibi olmadı.
ANLATIM TEKNİKLERİ ÇALIŞMA KAĞIDI CEVAPLARI
Hazırlayan:derskonum.com
Aşağıda verilen metinlerde kullanılan
anlatım tekniklerini yazınız.
ÖRNEK METİN
Ne
zaman başladı bu? Ama ne fark eder ki, zamanın ne kadar hızla geçtiği ya da
durduğu, her şeyin kaybolduğu bir andı, kaybolan bir şey vardı işte ama neydi?
Bahar mı? Hayır, zaten bahar vardı, dışarıda çiçekler açıyordu, herkes
gülüyordu ama içimde bir boşluk. Çekmecedeki eski fotoğraflar, annemin gülen
yüzü, babamın o eski takım elbisesi, her şey eskimişti. O kadar eskimişti ki hatırladıkça
içim burkuluyor. Geçmişin içinden, hep aynı yüzler, hep aynı ev, hep aynı
sokaklar. Ama ben, ben değişiyorum, değişmiyorum da belki de sadece duruyorum.
Saat kaçtı? Kafam karıştı, saatlere bakmak da boşuna, zaman ne kadar önemli ki
zaten, kimse bakmaz ki, kimse durmaz ki zamanı, akıp gider.
CEVAP:.....BİLİNÇ AKIŞI TEKNİĞİ...............
Bu örnekte,
karakterin zihnindeki düşünceler birbirine karışıyor, çeşitli anılar, hisler ve
çağrışımlar birbiri ardına sıralanıyor. Bilinç akışı, mantıklı bir
düzeni takip etmez, fakat karakterin içsel dünyasına dair bir içgörü sağlar.
Düşünceler bazen kesilir, bazen birbirine bağlanır, bazen de mantıksızca
çelişkili olabilir.
Bilinç akışı (stream of consciousness), bir karakterin düşüncelerinin, anlık hislerinin ve zihinsel süreçlerinin düzensiz, kesintisiz bir şekilde aktarılmasıdır. Bu teknikte, karakterin zihnindeki tüm düşünceler, hisler, anılar ve çağrışımlar birbiriyle iç içe geçmiş olarak okuyucuya aktarılır.
ÖRNEK METİN
Mert
mutfağın köşesindeki sandalyeye oturmuş, ellerini dizlerine koymuştu. Telefon
masanın üzerinde çalıyor ama o bakamıyordu bile.
Kesin Emel…
Açarsam ne diyeceğim? “Merhaba, iyi misin?” mi?
İyi değilim ki… O da değildir. Ama her şeyi toparlamam gerek, güçlü görünmem
lazım.
Belki de aramamalıydım o gün. O sessizlikten sonra şimdi ne söylesem yama
gibi duracak.
Ama çalıyor işte. Bir umut… Belki affetmiştir… Belki de sadece vedalaşmak
istiyordur.
Telefon sustu.
Mert başını eğdi, gözlerini kapattı. O an çalan sessizlik, telefon sesinden
daha çok canını acıttı.
CEVAP:.....İÇ KONUŞMA...........................
Bu
örnekte iç konuşma, Mert’in kararsızlığı ve duygusal çatışmasını doğrudan
zihninden geçen cümlelerle yansıtıyor. Anlatıcı aradan çekiliyor ve karakterin
iç sesiyle okuyucu baş başa kalıyor.
Elbette! İç konuşma (iç monolog), karakterin kendi kendine düşündüğü, sesli söylemeden aklından geçirdiği sözleri okuyucuya aktaran bir anlatım tekniğidir. Bu sayede okuyucu karakterin iç dünyasını, duygu ve düşüncelerini doğrudan öğrenir.
ÖRNEK METİN
–
Bu sabah neden okula geç kaldın?
–
Otobüs çok gecikti, neredeyse yarım saat bekledim.
– Keşke biraz daha erken çıksaydın evden.
– Haklısın, yarından itibaren daha erken çıkacağım.
CEVAP:.......DİYALOG TEKNİĞİ..............................................
Bu
örnekte olay, kişilerin konuşmaları üzerinden aktarılıyor. Anlatıcı araya
girmeden, karakterlerin diyaloglarıyla bilgi veriliyor.
Diyalog tekniği, anlatımda kişilerin karşılıklı konuşmalarıyla olayların
veya durumların aktarılmasıdır. Özellikle hikâye, roman ve tiyatro türlerinde
sıkça kullanılır.
ÖRNEK METİN
Ayşe,
eski sandığın içinde sararmış kâğıtları karıştırırken bir zarf buldu. Üzerinde
annesinin el yazısıyla sadece şu yazıyordu: “Okumadan atma.”
Eli
titreyerek açtı zarfı. İçinden tek sayfalık bir mektup çıktı.
"Bu
mektubu sana asla veremedim. Belki de zamanı hiç gelmedi... Ama bugünlerde
içimde bir ağırlık var ve söyleyemediklerimi kâğıda dökmek istedim.
Babanla
aramızdaki sessizliği hep fark ettin. O gittiğinde sana hiçbir şey anlatmadım.
Ama bilmeni isterim ki bu seninle ya da benimle ilgili değildi. Bazen insanlar
çok sever ama yine de yan yana kalamaz...
Umarım
bir gün sen, yarım kalmış cümlelerin olmadığı bir hayat yaşarsın."
CEVAP:.......MEKTUP TEKNİĞİ........................................................................
Bu
örnekte olay örgüsü klasik hikâye tekniğiyle başlar; ancak karakterin
geçmişiyle ilgili bir bilgiyi aktarmak için mektup tekniği kullanılır. Böylece
anlatım hem duygusal derinlik kazanır hem de çeşitlenir.
Hikâyede olay örgüsü anlatılırken bir noktada karakterin yazdığı mektup devreye giriyor.
ÖRNEK METİN
Sabah
erkenden uyanmıştı. Hava kapalıydı, gri bulutlar gökyüzünü sarmıştı. Sessizce
mutfağa geçti, bir fincan kahve koydu. Bugün ne yapacağını bilmiyordu ama içini
saran huzursuzluk, sıradan bir gün olmadığını hissettiriyordu.
CEVAP:.......ANLATMA TEKNİĞİ............................
Bu
örnekte olaylar, bir anlatıcı tarafından doğrudan aktarılıyor. Hiçbir karakter
konuşmuyor; düşünceler, duygular ve çevre betimleniyor. hazırlayan:derskonum.com
ÖRNEK METİN
Ali,
yıllarca çalıştıktan sonra nihayet hayalini kurduğu tatile çıkıyordu. İşinden
ayrılmak zordu ama özgürlük hissi her şeye bedeldi. Ege’nin mavi sularına doğru
bir yolculuk başladı. Ancak tatil, beklediğinden daha kısa sürdü ve bir hafta
sonra, başka bir dünya hayalini ardında bırakarak, evine geri dönmek zorunda
kaldı. Tatilin başlangıcında hissedilen huzur ve rahatlık, dönüşte yerini bir
boşluk hissine bırakmıştı. Yolda düşündü, her şeyin geçici olduğunu, bir anı
yakalamak için ne kadar çaba harcadığını ama en sonunda geri dönüp yine aynı
hayatı yaşamak zorunda kalacağını fark etti. Tatilden sonra geriye sadece
anılar kaldı.
CEVAP:.... ÖZETLEME TEKNİĞİ..............
Bu örnekte, Ali’nin
tatil deneyimi özetlenmiştir. Olayın detaylarına girmeden, ana hatlar ve
karakterin yaşadığı duygu aktarılmaktadır. Özetleme tekniği sayesinde olayın
özünü hızlıca ve etkili bir şekilde sunmuş olduk.
ÖRNEK METİN
Elindeki
saati yıllar sonra yeniden bulmuştu. Camı çatlamış, kayışı solmuştu ama hâlâ
çalışıyordu. Onu görünce istemsizce gözleri kapandı.
O
gün babasıyla ilk kez deniz kenarına gitmişti. Babası gülümseyerek saati
çıkarıp koluna takmıştı.
– Bu saat, artık senin. Zamanın kıymetini öğren diye, demişti.
Ayşe o anı hiç unutmamıştı. Saatin soğuk metalini, babasının sıcak elini…
Gözlerini
açtığında artık deniz kenarında değil, annesinin eski evindeydi. Ama saati hâlâ
bileğinde hissediyordu.
CEVAP:......GERİYE DÖBÜŞ TEKNİĞİ.................
Bu
örnekte hikâye şimdiki zamanda başlar, sonra geçmişe (çocukluğa) kısa bir geriye
dönüş yapılır, ardından tekrar şimdiki zamana dönülür. Bu geçiş, karakterin
duygusal bağını ve saatin anlamını daha iyi anlamamızı sağlar.
Geriye dönüş (flashback) tekniği,
bir karakterin geçmişte yaşadığı olayların, hikâyenin şimdiki zaman akışı
içinde anlatılmasıdır. Bu teknik, karakterin geçmişini, travmalarını ya da
olayların nedenini açıklamak için kullanılır.
ÖRNEK METİN
Ali
kapıyı hızla açtı. Gözleri telaşla etrafı taradı.
– Neredesin Ayşe? diye seslendi. Sesi titriyordu.
Ayşe, odanın köşesinde yere çömelmişti. Gözleri doluydu, konuşamıyordu.
Ali birkaç adımda yanına geldi, diz çöktü.
– Sana bir şey olmasın diye çok korktum, dedi.
Ayşe başını eğdi, sadece başını sallayabildi.
CEVAP:...GÖSTERME TEKNİĞİ..............
Bu
sahnede yazar anlatıcı olarak geri planda kalır, okura sahneyi doğrudan
gösterir. Duygular, davranışlar ve diyaloglarla verilir.
Gösterme tekniği, okuyucunun olayları, kişileri ve ortamı sanki kendisi görüyormuş gibi doğrudan gözlemleyebilmesini sağlar. Yazar burada "anlatmaz", sahneyi "gösterir". Genellikle diyaloglar, davranışlar ve ayrıntılı betimlemelerle gerçekleştirilir.
ÖRNEK METİN
Mehmet,
kafasında bir türlü çözemedikleri düşüncelerle yürüyordu. Her adımında, sanki
ağır bir yük daha ekleniyordu omuzlarına. Yavaş yavaş ilerleyen adımları,
içindeki boşluğu daha da derinleştiriyor, her şeyin anlamını yitiriyordu. Bir
yandan şehrin gürültüsü, diğer yandan içindeki sessizlikle boğuşuyordu. Caddede
yürürken, etrafındaki yüzlere bakıyor ama kimseyi görmüyordu. Herkes başka bir
dünyada, başka bir hızda yaşıyor gibiydi. Kendi dünyasında ise bir çıkış
arayışında, bir an önce bu duygudan kurtulma çabası içindeydi.
CEVAP:.......İÇ ÇÖZÜMLEME........................................................................
Bu
bölümde, Mehmet’in içsel çatışmalarını ve psikolojik bunalımını daha ayrıntılı
bir şekilde keşfettik. Düşüncelerinin ne kadar karmaşıklaştığını ve yavaşça bir
çıkış yolu bulma arayışında olduğunu hissettirmeye çalıştım
İç çözümleme (ya da psikolojik çözümleme), karakterin zihninde yaşadığı derin düşünceler, duygusal çözülmeler ve kendini sorgulamalarla ilgili bir anlatım tekniğidir. Bu teknikte, karakterin içsel çatışmaları, kaygıları veya bilinçaltı düşünceleri anlatılır.
ÖRNEK METİN
Elif, eski
evin bahçesinde yürürken ayaklarının altında çıtırdayan yaprakların sesini
dinledi. Soğuk hava yüzüne vuruyor, eldiveninin içindeki parmakları üşüyordu.
Bahçenin köşesindeki ceviz ağacı hâlâ dimdik duruyordu. O ağacı görünce
istemsizce durdu ve bir yıllar öncesini hatırladı....
Sekiz yaşındaydı. Dizleri çamurluydu, elleri yara bere içindeydi ama gözleri
gülüyordu. Babası ceviz ağacının altında durmuş, küçük bir fidan dikiyordu.
– Bu ağaç seninle birlikte büyüyecek Elif, demişti.
CEVAP:....GERİYE DÖNÜŞ.................................
Bu hikâyede
Elif’in çocukluk anısı, yaşadığı bir mekân aracılığıyla tetikleniyor ve kısa bir
geriye dönüşle anlatılıyor. Bu teknik, karakterin duygusal geçmişini ve
hikâyeye olan bağını daha derin hissettiriyor.
Geriye dönüş (flashback) tekniği,
bir karakterin geçmişte yaşadığı olayların, hikâyenin şimdiki zaman akışı
içinde anlatılmasıdır. Bu teknik, karakterin geçmişini, travmalarını ya da
olayların nedenini açıklamak için kullanılır.
ÖRNEK METİN
Asuman,
kalabalığın içinde yalnızca kendi ayak seslerini duyuyordu. Konferans salonunun
kapısına yaklaşırken yüreği hızla çarpıyordu. Elindeki sunum dosyası hafifçe
titredi.
Ya unuturum?
Ya herkesin gözü üzerimdeyken sesim çıkmazsa?
Neden kabul ettim ki bu sunumu? Zaten başarılı olmamı beklemiyorlar... Belki
de bekleyen tek kişi benim.
Derin bir nefes al, Asuman. Hazırlıksız değilsin. Kaç defa prova yaptın.
Hata yaparsan bile dünyanın sonu değil.
Derin bir
nefes aldı. Kapıyı itti. Işıklar gözlerini aldı ama artık geri dönüş yoktu.
Sahne onundu
CEVAP:........İÇ KONUŞMA.................
Bu örnekte
italik yazılan bölümler Asuman’ın iç konuşmasıdır. Duygularını,
korkularını ve kendini nasıl motive etmeye çalıştığını doğrudan kendi zihninden
aktarıyoruz. Anlatıcı araya girmeden karakterin iç sesiyle bağ kuruyoruz.
Elbette! İç konuşma (iç monolog), karakterin kendi kendine düşündüğü, sesli söylemeden aklından geçirdiği sözleri okuyucuya aktaran bir anlatım tekniğidir. Bu sayede okuyucu karakterin iç dünyasını, duygu ve düşüncelerini doğrudan öğrenir.
ÖRNEK METİN
Neden
hâlâ burada? Zaman geçiyor ama sanki hiçbir şey olmuyor. Odanın köşesinde bir
gölge var, belki de ışıklar. Gecenin karanlığında, her şeyin sükûneti...
Kafamda sesler var, fısıldayan, kendi kendine konuşan bir şeyler, neydi o?
Hatırlayamıyorum. Neden hatırlayamıyorum? Adım, evet, adım neydi? Hâlâ
buradayım ama kaybolmuş gibiyim. Zaman geçiyor, saat ilerliyor, ama ben sadece
oturuyorum. Hâlâ sessiz, hâlâ yerimde. Dışarıda rüzgar var, değil mi? Evet, rüzgar
esiyor. Ama burası çok sessiz, sessizlik beni boğuyor. İçim sıkılıyor, nefes
almak zor. hazırlayan:derskonum.com
CEVAP:.....BİLİNÇ AKIŞI TEKNİĞİ...............
Bu örnekte,
karakterin zihni karmaşık bir şekilde birbirine karışan düşüncelerle meşgul. Bilinç
akışı, doğrudan mantıklı bir yapıyı takip etmez ve birbiriyle çelişen
düşünceler arasında gidip gelir. Karakterin zaman ve mekân algısı da giderek bulanıklaşıyor.
İçsel bir kaos, bir çıkmaz hissettirilmek isteniyor............................................................
Bilinç akışı (stream of consciousness), bir karakterin düşüncelerinin, anlık hislerinin ve zihinsel süreçlerinin düzensiz, kesintisiz bir şekilde aktarılmasıdır. Bu teknikte, karakterin zihnindeki tüm düşünceler, hisler, anılar ve çağrışımlar birbiriyle iç içe geçmiş olarak okuyucuya aktarılır.
ÖRNEK METİN
Leyla
ve Emre, üniversite yıllarında tanışmışlardı. İkisi de birbirlerine çekilmiş,
birlikte çok zaman geçirmişlerdi. İlk buluşmalarını, birlikte geçirdikleri
tatilleri, paylaştıkları küçük sırları hatırladıkça, her şey çok güzeldi. Ama
zamanla, hayatın getirdiği zorluklar, birbirlerinden uzaklaşmalarına neden
oldu. Emre’nin iş yoğunluğu, Leyla’nın başka şehre taşınması ve derinleşen
sessizlik, aralarındaki bağı yavaşça kopardı. Bir gün, artık birbirlerine
“nasılsın” diye sormayacak kadar yabancılaşmışlardı. Leyla, son bir kez ona
yazmaya karar verdi. Ama bu, son mesajıydı. "Beni unutma," yazdı, ve
ardından telefonunu kapattı. O an, geçmişteki o güzel günlerin sona erdiğini,
artık her ikisinin de farklı bir yolda olduğunu fark etti. Bitti, ama kalbinde
hep bir iz kaldı.
CEVAP:........ÖZETLEME TEKNİĞİ........
Bu örnekte, Leyla
ve Emre’nin aşk hikayesi kısa bir şekilde özetlenmiştir. Aralarındaki
ilişkinin başlangıcı, gelişimi ve sona ermesi hızlıca aktarılmıştır.
Detaylardan bağımsız olarak, olayın ve duygusal dönüşümün özüne odaklanılmıştır...............................................................
Özetleme tekniği, bir olay ya da metnin önemli noktalarını, detaylardan bağımsız olarak kısaca ve öz bir şekilde aktarmaktır. Bu teknik, uzun bir hikaye ya da durumu daha kısa ve anlaşılır bir şekilde sunmak için kullanılır. Özetleme, genellikle olayların ana hatlarıyla anlatıldığı bir tekniktir.
ÖRNEK METİN
Efe, gittiği
her yere arabasını alırdı. O eski arabayı, babasının ona hediye ettiği ilk
araçtı. Şimdi, yıllar sonra, arabasında eski bir radyo çalarının zayıf sesini
dinlerken, gözleri birkaç saniyeliğine uzaklara daldı.
O eski
radyonun sesi, ona çocukluğunu hatırlatıyordu. Babasıyla ilk arabaya bindiği o
anı. Efe, babasının neşeli sesini ve rüzgarın saçlarını savurduğu anı
hatırladı. Babası o zaman ona, "Bu araba senin, her zaman seni
taşır," demişti. Babası o kadar gururluydu ki, Efe’nin araba sürmesini
izlerken gözlerinde bir parıltı vardı. Efe, o günden sonra araba kullanmaya,
babasının öğrettikleriyle güven içinde yola çıkmaya başlamıştı.
CEVAP:......GERİYE DÖBÜŞ TEKNİĞİ.................
Bu
örnekte, Efe’nin içinde bulunduğu anın dışında, babasıyla çocukluk
anılarına yapılan bir geriye dönüş gösterilmiştir. Efe'nin arabada bir
şeyleri hatırlamasıyla, geçmişteki önemli bir anı canlanır ve bu, karakterin
şimdiki haline dair bir duygusal derinlik katmaktadır.
ÖRNEK METİN
Sedef,
sonbaharın ilk günlerinden birinde, odasının köşesine oturmuş, uzun zamandır
yazmayı ertelediği mektubu kaleme alıyordu. Zarfın üzerine ismini yazarken
elleri titredi. Bir tür içsel bir düğüm vardı içinde. Bu mektubu yazmak, bir
dönemin kapanması gibiydi.
Sevgili
Tolga,
Bu satırları
yazarken, ne kadar zorlandığımı bilemezsin. Bunu sana yıllar önce yazmalıydım,
belki de yıllar önce bir şeyleri değiştirmek için bir adım atmalıydım. Ama
işler öyle gitmedi, değil mi? Zamanla birbirimizden uzaklaştık ve hiçbir şey
eskisi gibi olmadı.
CEVAP:.......MEKTUP TEKNİĞİ........................................................................
Bu
hikayede, Sedef, geçmişteki ilişkisini sonlandırmak ve geçmişin yükünü
üzerinden atmak için bir mektup yazıyor. Mektup, hem geçmişin duygusal
yükünü hem de karakterin içsel çatışmalarını yansıtıyor. Hikayede mektup,
karakterin eski sevgilisiyle olan ilişkisini sonlandırma kararı verdiği bir
dönüm noktasıdır
Hikâyede olay örgüsü anlatılırken bir noktada karakterin yazdığı mektup devreye giriyor.
![]() |
ANLATIM TEKNİKLERİ ÇALIŞMA KAĞIDI |