10.SINIF COĞRAFYA KONU ANLATIMI
10.SINIF COĞRAFYA DERS NOTLARI PDF,10.SINIF COĞRAFYA KONU ANLATIMI PDF İNDİR, 10.SINIF COĞRAFYA DERS NOTLARI, COĞRAFYA KONU ANLATIM, derskonum.com'un değerli akademisyen-öğretmen-öğrenci-edebiyat sever takipçileri.
Derskonum.com olarak her dönem olduğu gibi yeni dönemde de sizler için kitap cevepları,konu anlatımı,pdf ders notları ile her zaman yanınızdayız..
Bu sayfamızda siz değerli takipçilerimiz için 10.SINIF COĞRAFYA DERS NOTLARI,KONU ANLATIMI PDF İNDİR üzerine bir paylaşım yazacağız.
Siz de eğer bize ve tüm eğitim camiasına yardımcı olmak adına hazırladığınız yazılıları-notları-soruları-videoları paylaşmak isterseniz mail adresinden bize ulaşabilirsiniz.
İyi çalışmalar..
doğru konum= derskonum
doğru konum= derskonum
destek olmak için lütfen paylaşınız
DİKKATTT:
PDF ŞEKLİNDE İNDİRMEK İÇİN LİNKE TIKLA
TÜRKİYEN’İN JEOLOJİK
YAPISINA TOPLU BAKIŞ
Türkiye Alp Kıvrım kuşağı içindedir.
Bu nedenle her jeolojik zaman da kabuk tabakası, yer hareketleriyle değişmeye
uğramıştır. Dağ oluşum hareketleri ile yükselen sahalar, akarsularla sürekli olarak
aşınmıştır. Yüksek sahalardan aşınan maddeler, çukur sahalarda,deniz ve
göllerde birikmiştir.Bu birikim alanlarına Jeosenklinal denir.
JEOLOJİK
ZAMANLARA GÖRE GEÇİRDİĞİ EVRELER :
A)I. Zaman: 1. zamanda oluşmuş metamorfik ve tortul araziler
bulunur. Türkiye’nin temelini oluşturan metamorfik araziler, Yıldız Dağları, Güneydoğu Toroslar, Batı
An. Saruhan –Menteşe veya Menderes masifinde yer alır. Ayrıca İç An.ve
Alanya-Anamur arasında. Bu jeolojik zamanın şar döneminde (Karbonifer) gür
ormanlar yetişmiş ve bu bitki kalıntılarının göllerde birikmesiyle Zonguldak
çevresi oluşmuştur.
B)II. Zaman: Bu zamanda Türkiye’nin büyük bir bölümünde Tetis denizi
bulunuyordu. Akarsuların taşıdığı malzemeler bu denizin tabanında tortul
tabakalar oluşturmuştur. Bu tortul tabakalar kırılarak kireçtaşları
oluşmuştur. Bu nedenle Toroslar ve Kuzey
Anadolu uzandığı sıralarda, bu araziler geniş yer kaplar. Karadeniz kıyılarında
Samsun-Zonguldak arasında, kumlu ve kireçtaşı tabakaları görülür. Aynı zamanda
tortullarla birlikte volkanlardan çıkan malzemeler yayılmıştır.
C)III. Zaman: Bu jeolojik zamanın başlarında ülkemiz sıcak ve kurak
iklimin etkisi altında kalmıştır. Bu dönemde Ankara-Çankırı-Sivas ile K.
Anadolu’daki kapalı havzalarda tuzlu ve jipsli tortular oluşturmuştur.
Alp-Himalaya kıvrım sistemi ile birlikte Toroslar ve K. An. Dağları oluşmuştur.
Anadolu’nun iç kesiminde yer kabuğunun çökmesiyle çukur sahalar göllerle
kaplanmıştır. Buralarda yetişen bitkilerin çürümesiyle linyit
kömürleri oluşmuştur. G.Doğu An. Bölgesinde petrol yatakları oluşmuştur.
D)IV. Zaman: Türkiye bugünkü halini almıştır. Bu zaman başlarında
Ege denizinin bulunduğu saha çökmüştür. Sık sık değişen iklim koşulları
nedeniyle etraftaki denizlerde seviye yükselmesi olmuştur. İklim soğuması
nedeniyle buzul çağı yaşanmış, Türkiye’deki bazı dağlar buzullarla
kaplanmıştır. Eğe ve Akdeniz’in seviyesi şimdiye göre 100m alçalmıştır.
Yaklaşık 8000 yıl önce bugünkü ilkim şartları oluşmuştur. Deniz seviyesinin
yükselmesiyle Akdeniz’in tuzlu suları, tatlı suları olan Karadeniz ulaşmıştır.İç
ve D. Anadolu’da volkanizma olayları başlamış ve bazı volkanik dağlar
oluşmuştur.
DİKKATTT:
PDF ŞEKLİNDE İNDİRMEK İÇİN LİNKE TIKLA
TÜRKİYE’NİN YERYÜZÜ
ŞEKİLLERİNİN ÖZELLİKLERİ
1) Ortalama yükselti oldukça
fazladır(1132m).Yükselti batıdan doğuya doğru artar.Yükselti basamaklarının
dağılımı şöyledir:
-0-500 m
arasında olan yerler > %17,5
- 500 - 1000
" " "
%26,
- 1000- 2000 "
" " %49,9
- 2000m’den yüksek
yerler %7
2) Düzlükler geniş yer kaplar.
Ovaların yükseltileri de fazladır.
3) Ülkemizin yaklaşık yarısı 1000 –
2000 m arasıdır.
4) Ülkemizin, yüksek sıradağları
doğu-batı doğrultusunda uzanır. Kuzey ve güneydeki bu sıradağlar doğuda
birleşirler.
5) Anadolu; Karadeniz Akdeniz
havzaları arasında yüksek bir kütledir.
6) Denizlerin derin kesimi ile kıyı
dağları arasındaki fark 5000m’yi geçer.
TÜRKİYE’NİN DAĞLARI
Türkiye’deki dağlar orojenik
hareketlerle ve volkanik olaylar sonucu oluşmuştur.
1) OROJENİK HAREKETLERLE MEYDANA
GELEN DAĞLAR:
(Oro-Dağ, Jenez-Oluşum Orojenez > Dağ oluşum hareketleri ).
Sıra dağlar genellikle derin denizlerde biriken tortulların, yan basınç
oluşturan kıta hareketleri sonucu, kıvrılarak yükselmesi ile oluşmuştur. Ya da kırılarak yükselmesi sonucu
oluşmuştur.
a-Kıvrım Dağları: Bu dağlar esnek tabakaların
kıvrılarak yükselmesi sonucunda oluşmuşlardır. Türkiye’deki kıvrım dağlarını
Apl-Himalaya kıvrım sistemi içinde düşünüyoruz.
Türkiye’nin
bulunduğu yerde Tetis Jeasanklinali vardı. Bu deniz küçülerek 3. zaman ortalarına
kadar varlığını devam ettirmişdir. Bu jeosanklinal, etraftan dış kuvvetlerin
getirdiği materyallerle dolmuş ve kalın tortul tabakalar oluşturmuş,daha sonra
bu tortul tabakalar kıvrılarak yükselmiş, böylece Alp-Himalaya kıvrım sistemi
oluşmuştur. Ülkemizdeki Kuzey Anadolu Dağları ve Toroslarda, bu kuşak içersinde olup, kalker tabakalarının
kıvrılmasıyla oluşmuştur.
Kuzey
Anadolu Dağları ve Toroslar; Van gölünün kuzeyinde birleşirler. Bunlar oluşumlarını 3. zaman sonlarında,
bugünkü şekillerini de 4. zaman başlarında Anadolu’nun toptan yükselmesiyle
kazanmıştır.
b-Kırık Dağları: Kıvrılma özelliğini kaybetmiş olan
tabakalar kırılmaya uğrarlar. Böylece fay hatları oluşur. Fay hatları boyunca,
bazı kısımlar çökerken, bazı kısımlarda, yüksekte kalırlar. Çöken kısımlara GRABEN,
yükselen kısımlara HORST denir. Bunlara örnek Ege’deki Horst-Graben
hattı verilebilir. Kazdağı, Kozak D. Yunt Buzdağlar, Aydın D., Menteşe D. horstlara
örnektir.
2) VOLKANİK DAĞLAR
Volkanik dağlar, yerin derinliklerinde
bulunan kızgın, erimiş ve basınç altındaki magmanın yeryüzüne çıkmasıyla
oluşur. Ülkemizdeki volkanik faaliyetler III. Zamanda yoğun olarak görülmüştür.
Bu faaliyetler sonucu kırıklar boyunca magma yeryüzüne akmış ve volkanik
araziyi oluşturmuştur. Volkanik dağları şu şekilde sıralayabiliriz.
a)
Doğu An. Bölgesi Volkanları: Bu dağlar Van gölünün kuzeyinde bir fay
hattı üzerinde yer almıştır. Türkiye’nin en yüksek dağı olan Ağrı dağı bu dağ
sırasının kuzeydoğu ucunda yer alır.
Ağrı
Dağı: 1203km2’lik alan içersinde kuruludur. İki kütle
halindedir.Küçük Ağrı 3896cm yük.Büyük Ağrı ise 5137m yüksekliğe sahiptir.
Tendürek
Dağı: Yüksekliği 3533 m’dir Çaldıran ilk Doğu beyazıt arasında bulunur.
Süphan
dağı: Yüksekliği 4058 m’dir (Bitlis)
Nemrut
Dağı: Bitlis de yer alır. Van gölü varlığını bu dağa borçludur.Nemrut
Dağı şimdiki görünümünü son volkanik patlama ve çökmeden sonra kazanmıştır.son
patlama sonucunda dağın tepe noktası yok olmuş ve krater olmuştur. Birkaç kraterin
birleşmesiyle Kalderalar oluşmuştur.
Ayrıca
Kargapazarı, Dumlu ve Bingöl dağları volkanik yapılı dağlardır.
B)İç
Anadolu bölgesi Volkan Dağları :
Erciyes: 3917m dir. Bu dağ, İç Anadolu’nun en
yüksek dağıdır. Erciyes dağının oluşumu birkaç aşamalıdır. Yamaçlardan
merkezden çevreye doğru yayılan kırık hatları vardır. Doruk kesimlerinde
sirkler ve buzullar vardır. Erciyes Kayseri ve Develi için su deposu görevini
görür.Yurdumuzun başlıca kayak ve kış turizmi merkezleri arasındadır.
Hasan Dağı:
Aksaray da yer alan bu dağ bir volkan
konisidir. Ayrıca: yine Aksaray’da yer
alan
Melendiz Dağı, Karapınar yakınlarında
Karacadağ
ve Karadağ genç volkan konileridir.
İç
Anadolu’da Ürgüp-Nevşehir çevresinde tüfler ve tüflerin sıkışmasıyla oluşan
kayaçların yer aldığı bir volkanik arazi yer alır. Bunların üzerinde Peribacaları bulunur. Karapınar (Konya)
çevresinde volkanik arazi üzerinde oluşmuş göller vardır. Bunların en tanınmışı
Meke Tuzlası dır.
C) Ege Bölgesi Volkanları:
Kula çevresinde yoğunlaşmıştır. Genç
Kula volkanlarının 70 kadar konisi vardır. Bunlar fazla yüksek değildirler.
Koyu renkli volkanik materyallerin yaygın olmasından dolayı yöreye halk
arasında yanık arazi de denir.
D) Güneydoğu Anadolu Bölgesi Volkanları:
Bunlardan en tanınmışı
1957 m yüksekliğindeki Karacadağ’ dır.
Karaca dağdan lavlar geniş bir alana yayıldığından yayvan biçimine sahip olan
bu dağ halk arasında kalkan biçimli
volkan olarak adlandırılıyor.
Bunlardan başka ;Köroğlu Dağı, Işık Dağı,diğer
volkan dağlarıdır.
DAĞLARIN TÜRKİYE’DEKİ
COĞRAFİ DAĞILIŞI
Kuzey Anadolu
Dağları: Bu
dağlar Alp sisteminin Türkiye’deki kuzey kanadını oluşturur. K.An. Dağ.,
Karadeniz Bölgesinde iki sıra halinde uzanır. Kıyı yakınındaki sıra dağlar Küre, Canik, Giresun, Gümüşhane, Kalkanlı, Trabzon ve Rize
dağlarıdır. Giresun, Rize dağlarına Doğu Karadeniz dağları da denir. Doğu Karadeniz dağları dik yamaçlı
yüksek dağlardır. Bu nedenle ulaşım iç kesimlerle Kalkanlı ve Kop geçitleriyle sağlanır.
Bu sıra dağlar kuşağının gerişimde batıdan
doğuya doğru ikinci kuşak vardır. Bunlar Köroğlu,
Ilgaz,Deveci, Yıldız,Çimen,Kop, Mescid
ve yalnız Çam dağları.
DİKKATTT:
PDF ŞEKLİNDE İNDİRMEK İÇİN LİNKE TIKLA
DİKKATTT:
PDF ŞEKLİNDE İNDİRMEK İÇİN LİNKE TIKLA
:10. Sınıf Coğrafya Ders Notları İNDİR
Güney Anadolu Dağları :
Bunlara Toros dağları da denir. Alp
kıvrım sisteminin güney kanadına dahildir. Üç kısımdan oluşur.
1) Batı Toroslar: Antalya körfezinin her iki tarafına doğru iki kuşak halinde
uzanır. Batıda Ak dağlar, ve Boz dağlar, doğuda Sultan, Dedegöl ve Geyik dağları.
2) Orta Toroslar: Antalya körfezinin doğusunda kıyıya paralel uzanır. Bolkar Dağları,Aladağlar, Tahtalı Dağları, Binboğa Dağları.
İskenderun
körfezinin hemen doğusunda Nur(Amanos) dağları uzanır.
Güneydoğu
Anadolu Dağları:
Torosların uzantısı olduğundan bunlara
Güneydoğu Toroslar denir. Bu kuşak üzerinde Malatya Dağları, Genç D., Bitlis
D., Hakkari D. bulunur. En yüksek noktayı Cila D.(Uludoruk) (4135).
Doğu
Anadolu Dağları:
Bu bölgedeki dağların büyük bir kısmı
Orta Torosların devamı olan sıradağlardır Bunlar: Tahtalı D, Mercan D, Karasu
D., Aras Dağı’dır. Allahu’ekber D.ise
K.An. Dağlarının uzantısıdır. Ayrıca Şerafettin
Dağı Bingöl D., Şakşak Dağı ve Kargapazarı
D. bulunur.
Ayrıca
volkanik dağlar vardır: B. ve K. Ağrı,
Tendürek, Süphan ve Nemrut
İç Anadolu Dağları: Bölgede sıradağlar azdır. Sundiken ve Sultan Dağları sıradağlara örnektir. En dağlık kasım bölgeleri doğu kısmıdır. Tecer, Çamlıbel, Hınzır ve Akdağlar buradadır. Ayrıca Ankara ve
çevresinde İdris D. Elmadağ ve Ayas Dağı
volkanik Dağları; Erciyes, Melendiz,
Hasan D. Karadağ ve Karacadağ.
Batı
Anadolu Dağları:
Horst
şeklindeki dağlardır. Kuzeyden güneye doğru Madra D. Yunt D. Bozdağlar ve Aydın
Dağlardır.
Muğla
yöresinde KB-G.D yönünde uzanan dağ sıralarından oluşan Menteşe Dağları yer
alır. Kuzeyde Kaz dağları ve Biga Dağları bulunur. İç kesimlerde, Sandıklı,
Eğrigöz ve Murat D. gibi yükseltiler bulunur Bursa’daki Uludağ eski bir
volkanik kütlenin yüzeye çıkmasıyla oluşmuştur. Ülkemizin en önemli kış turizmi
merkezlerindendir.
Dağların
Doğal Ortam ve Ek. Faaliyetler üzerindeki Etkileri
Dağlar:
İklim, toprak oluşumu, bitki örtüsünün
dağılışı, yerleşme ve ekonomik faaliyetler üzerinde etkili olmaktadır.
Yükseklere
çıkıldıkça, iklimin soğumasına bağlı olarak bitki örtüsü farklılıklar gösterir.
Vadilerin iç kesimleri ile kuzeye ve güneye bakar yamaçları arasında farklı
bitki toplulukları bulunmaktadır.
Yüksek ve engebeli olan dağlık sahalar
genel olarak tarımın yapılmasını, yerleşmenin kurulmasını ve yol yapımını
güçleştirir.Fazla yağış alan dağlık sahalar, önemli ölçüde akarsuların
beslenmesini sağlar.
Dağlarda bulunan yerleşme şekilleri ve
buralardaki insanların tarımsal faaliyetleri, ovalara göre farklıdır.
TÜRKİYE’NİN
PLATOLARI
PLATO: Akarsularla
derince parçalanmış hafif engebeli, çoğunlukla geniş saha kapsayan yüzey
şekline plato denir.
İÇ ANADOLU :
Tuz gölü
ve Konya ovası arasında OBRUK
Tuz gölünün batısında CİHANBEYLİ
Tuz gölünün kuzeybatısında HAYMANA
Eskişehir ve Afyon arasında YAZILIKAYA
Kızılırmak yayında BOZOK(Kızılırmak)
Yukarı
Kızılırmak bölümünde Yozgat-Akdağmadeni arsında yükseklikleri 1000-1500 m
arasında, tortul tabakalar arasında platolar bulunur.
DOĞU ANADOLU:
Doğu Anadolu Bölgesinde bazalt lavları
üzerinde 1500-2000 m arasında Erzurum-Kars
ve Ardahan Platoları vardır. Ayrıca 2000-2500 m aralığında Alahuekber ve Yalnızçam dağları
üzerinde platolar bulunur.
EGE
: İç Batı Anadolu
eşiğinde özellikle Uşak dağları
üzerindeki platolar.
AKDENİZ:
Orta Toroslarda Taşeli
KARADENİZ:
Orta Karadeniz’de Canik-Giresun
Dağ. üzerinde ayrıca Fatsa-Şebinkarasihar arasında Perşembe yaylası.
G.DOĞU ANADOLU: Gaziantep ve Şanlıurfa platoları.
Not: Ülkemizdeki platolar, ya yatay tabakalı yapılar
üzerinde ve lavların yayıldığı alanlarda yada aşınma sonucu düzleşmiş değişik
araziler üzerinde bulunur. Platolardaki tarımsal
faaliyetleri, iklim koşulları ve yükseklik durumu belirler.
TÜRKİYE’NİN
OVALARI
OVA: Vadilerle
parçalanmamış çevrelerine göre alçakta olan geniş düzlüklere ova denir.
Ülkemizde ovalar iki gruba ayrılır. Kıyılarda delta ovaları ve iç kesimlerdeki
ovalar.
1-KIYI OVALARI: Kıyı
ovaların oluşmasında akarsuların taşıdığı alüvyonların miktarı, kıyılardaki
akıntı ve dalga faaliyetleri ve kıyıların derinliği etkili olmuştur.
Bafra Ovası: Kızılırmak oluşturmuştur. Çok verimli
bir ovadır. Deltada kıyı gölleri bulunur. En büyüğü Balık gölüdür.
Çarşamba Ovası: Yeşilırmak’ın taşıdığı alüvyonlarla
oluşmuştur.
Sakarya Ovası: Delta ovasında ziyade bir taban
seviyesi ovası özelliği taşır.
Meriç Deltası: Küçük bir oluk içende oluşmuş olup
Meriç nehrinin getirdiği alüvyonlarla meydana gelmiştir.
Gediz Ovası: Gediz nehri oluşturmuştur. İzmir
Körfezi’nin dolma tehlikesi durumunda nehrin yatağı değiştirilmiştir.
Küçük Menderes Ovası: Faylanma sonucu çöken sahalara
zamanla alüvyonların dolmasıyla oluşmuştur.
Büyük Menderes Ovası: Büyük Menderes ırmağının getirdiği alüvyonla
oluşmuştur. Ovada Çamiçi gölü yer
almaktadır.
Çukurova: Seyhan ve Ceyhan nehri oluşturmuştur.
Türkiye’nin en büyük delta ovasıdır.
2-İÇ BÖLGELERDEKİ OVALAR: iç
bölgelerdeki ovalarımızın büyük bir bölümü, tektonik çanaklar içinde göl ve
akarsu depolarının birikmesi sonucu meydana gelmiştir. İç bölgelerde yer alan
ovalar, fay kuşaklarındaki çöküntü sahaları boyunca görülür.
Doğu Anadolu Fay Kuşağındaki
Ovalar:
Muş ovası: karasu ve Murat nehirleri,
menderesler çizerek akarlar
Bingöl
ovası, Murat nehri tarafından oluşturulmuştur.
Elazığ ve Uluova: Bu ovalar bir yerleşme ve tarım
alanıdır.
Antakya-K.Maraş Ovası: Nur Dağı doğusunda bir graben içinde
yer alır.
Amik ovası: Asi nehrinin oluşturduğu bir çöküntü
ovasıdır.
Kuzeydoğu Anadolu’da çökme
sonucu oluşmuş olukların içerisinde geniş ovalar bulunur. Bunlar:
Göle ovası: Daha çok çayır ve bataklıklar
yaygındır.
Ardahan ovası: Ovayı, Kura nehri sular.
Erzurum ovası: Türkiye’nin en yüksek ovalarından
biridir (2000m)
Pasinler-Horasan Ovası: Aras nehrinin oluşturduğu bir ovadır.
Iğdır ovası: Etrafı dağlarla çevrilidir.
Yüksekliği azdır. Sebze meyve ve yetiştirilir.
Kuzey
Anadolu Fay Kuşağındaki Ovaları
Bu kuşak üzerinde doğu da Erzincan ile
batıda İzmit Körfezi arasında Suşehri, Erbaa, Niksar, Taşova, Ladik
Merzifon, Suluova ,Tosya, Kargı, Kurşunlu, Çerkeş, Vezirköprü, Taşköprü, Bolu,
Düzce, Adapazarı ve Sapanca olukları bulun ur.
İç Anadolu ovaları: İç Anadolu’da eski bir göl tabanı
durumunda bulunan ve Türkiye’nin en büyük ovası olan Konya Ovası önemli
yer kaplar.
Akşehir-Eber Ovası: Kuzeyde Emirdağları ile güneyde
Sultan Dağları arasında bitişik halde bulunur. Bu ovalar üzerinde aynı zamanda
göllerde bulunur. Ayrıca, Kayseri ve
Develi ovaları ,Aksaray ovası, Ankara’da Akıncı ovası ve Çubuk ovası ve
Eskişehir ovası bulunur.
Güney Doğu Anadolu Ovaları:
Türkiye’nin en büyük ovalarından biri
olan ve Urfa’nın Suriye sınırında Altınbaşak,
(Ceylanpınar) ovası bulunur. Ayrıca burada G.A.P kapsamında bulunan ovalar (Suruç, B. Antep, Klis) geniş yer
kaplar.
Batı Anadolu Ovaları: Denizden başlayarak 200m yüksekliği
kadar ulaşan ve kuzeyden güneye sıralanan Bakırçay,
Gediz, K. ve B. Menderes ovaları bulunur. Ayrıca iç kısımlarda Bornova, Simav, Sandıklı, Afyon,
Bursa,İnegöl,Karacabey,ve Balıkesir, ovaları yer alır.
OVALARIN ÖNEMİ :
1-Ovalar tarım ürünlerinin
yetiştirildiği çok sayıda yerleşmelerin bulunduğu ve ulaşımın kolaylıkla
sağlandığı sahalardır.
2-Ovalarımız önemli tarım sahalarıdır.
3-Ovalarımız önemli kentlerin kurulduğu sahalardır.
4-Ulaşım kolaylığı ve ucuz maliyetle konut ve sanayi tesisi inşaatı
ovaları cazip hale getirmektedir.
TÜRKİYE DE AKARSULARIN
OLUŞTURDUĞU ŞEKİLLER
Akarsuların oluşturduğu yüzey
şekilleri aşındırmadan ve biriktirmeden oluşan şekiller olmak üzere iki gruba
ayrılır.
1-AŞINDIRMA ŞEKİLLERİ : Akarsular dağlık alanlarda hızının etkisine bağlı
olarak aşındırma yaparlar.Ülkemizde akarsuların aşındırma ve birleştirme
faaliyetleri 3. jeolojik zamanın başlarına kadar dayanmaktadır.Akarsuların
derin aşındırması sonucunda derin vadiler ve boğazlar oluşturmuştur.Bazı
akarsular çökme sonucunda oluşan blokları arasındaki olukları takip etmektedir.
Vadi şekilleri: Akarsuyun geçtiği
sahanın eğimine,debisine ve jeolojik yapıyı oluşturan kayanın aşınmaya
karşı gösterdiği dirence göre önemli değişme gösterir.
Akarsuyun
yukarı çığırında “V” şeklinde Çentik vadiler oluşur. Paralel
dağlar arasında geniş tabanlı Boğaz
vadiler oluşur. Eğimin azaldığı akarsular sık sık yatak değiştirerek büklümler
yaparak akarlar ve menderesler oluşur.
Kalkerli arazilerde basamak şeklinde Kanyon
vadiler oluşur.
2-BİRİKTİRME ŞEKİLLERİ: Akarsuyun
biriktirme yapabilmesi için ya akarsuyun eğitimin azalması ya da yükünün
artması gerekmektedir. Akarsular dağ eteklerinde biriktirme yaparak birikinti
konilerini ve onlarda dağ eteği ovaları ile dağ içi ovalarını oluştururlar.
Denizlere oluşan akarsular eğilimin az olduğu yerlere biriktirme yaparak
deltaları oluştururlar. Biriktirme şekilleri şunlardır:
1-
Birikinti konileri
2-
Dağ eteği ovaları
3-
Dağ içi ovası
4-
Seki (Taraca)
5-
Taban seviyesi ovası
6-
Delta
YERALTI SULARININ OLUŞTURDUĞU AŞINDIRMA
VE BİRİKTİRME ŞEKİLLERİ
Yeraltısuları
kalker,jips,kayatuzu,dolomit ve tebeşir gibi karstik maddelerin yaygın olduğu
yerlerde aşındırma ve biriktirme şekillerinin oluşmasına sebep olurlar.Bu
şekillerin tümüne karstik şekiller denir.
A. AŞINDIRMA
ŞEKİLLERİ: Karstik
maddelerin su içerisinde çözünmesiyle meydana gelir.Çözünmeyi suyun sıcaklığı
ve su içerisindeki karbondioksit miktarı etkiler.
1.
LAPYA:Karstik şekillerin en küçüğüdür.Taşlar üzerinde çukurları oluklar ve
deliklerden oluşur.En büyükleri 30-40 cm çapındadırlar.
2.
DOLİN:Karstik ova ve platolar üzerinde gelişen erime çukurlardır.Çapları 200 m
ye ulaşabilir.
3. UVALA:Dolinlerin
genişleyip birleşmesiyle oluşmuşlardır.
4. POLYE:Özellikle
tektonik çanaklarda dolin ve uvalaların genişleyip bir ova görünümü alması
sonucu oluşurlar.Çapları 1-2 km yi bulabilir.Bazı polyelerin tabanlarında
yağışlı mevsimde göl oluşur.
5. KÖR VADİ:Vadi tabanı
akarsu vadisinde olduğu gibi sürekli iniş göstermez.Aşınmanın sona erdiği yerde
vadinin önü kesilir.
6.
DÜDEN:Karstik bölgelerde yüzey sularının yeraltına battığı yada çıktığı yerlere
denir.Su yutan yada Su çıkan isimleride verilir.
7. OBRUK:Dolin çaplarının
ve derinliklerinin artmasıyla oluştukları gibi, karstik mağaraların çökmesiyle de
oluşurlar.Mersin’deki Cennet ve Cehennem obrukları oldukça meşhurdur
8. MAĞARA:Yeraltına sızan sular burada
kolay çözünebilen kayaları çözer ve zamanla burada mağaralar oluşturur.
Ülkemiz
mağaralar bakımından oldukça zengindir.Tokat Ballıca Mağarası,Gümüşhane Karaca
Mağarası Antalya Karain Mağarası, Alanya Damlataş Mağarası oldukça meşhur
mağaralarımızdır.
B. BİRİKTİRME ŞEKİLLERİ:
Su da
çözünen maddelerin tekrar çökelmesiyle karstik birikim şekilleri oluşur.
1. Travertenler:Karstik
suların yeryüzüne çıktıkları yerlerde içerisindeki karbondioksitin
uçup,bünyelerindeki karstik maddelerin birikmesiyle oluşur.Denizli
yakınlarındaki Pamukkale travertenleri çok güzel örnektir.
2.
Sarkıt Dikit ve Sütunlar:Mağara tavanlarından sızan suların
içerisindeki karstik malzemelerin çökelmesiyle sarkıtlar mağara tabanlarında
çökelmesiyle dikitler oluşur.Sarkıt ve dikitlerin birleşmesiyle sütunlar
meydana gelir.
TÜRKİYE’DE
BUZULLARIN OLUŞTURDUĞU YER ŞEKİLLERİ:
BUZUL: Yağan karın erimesi ve tekrar donması sonucu buzullar oluşur.
Günümüzden soğuk ve az yağışlı olan devreye buzul devresi denir. Buzullar,
güneş ışını az olan dağların kuzeye bakan yamaçlarında oluşmuştur.
Buzul devrinde, buzullar Avrupa’da Alp
dağlarının eteklerine kadar inmiştir. Ülkemizde de dağlar buzullarla
kaplanmıştır. Buzulların etkili olduğu yerler Bey Dağları, Sultan, Davras, Dedeğöl, Balkar, Aladağ, Bingöl, Cilo D.
Kaşkar, Giresun, Mescit, Yalnızçam, Süphan, Ağrı, Erciyes, Uludağ.
Aşındırma şekilleri:
Sirkler: Buzulların aşındırmasıyla oluşan
çukur yerlere denir.
Tekne Vadileri: Sirklerden çıkan buzulların akarsu vadileri boyunca
ilerlemesi ile tekne vadiler oluşur.
Hörgückaya: Bir yamaç boyunca hareket eden buzullar, önüne çıkan bazı
kayaları aşındıramaz. Daha sonra hörgüce benzeyen şekiller oluşur.
Moren: Yamaçlar boyunca hareket eden
buzullar, eğimin azalması yerlerde erir. Böylece buzulların içindeki
materyaller birikmeye başlar.Böylece morenler oluşur.
TÜRKİYE’DE RÜZGARLARIN OLUŞTURDUĞU
ŞEKİLLER:
Ülkemizde rüzgarlar genelde bitki
örtüsünün yağış olduğu İç Anadolu. G. Doğu Anadolu ve d.Anadolu bölgeleri ile
delta ovalarında aşındırma ve biriktirme yaparak etkili olurlar.
Aşındırma şekilleri:
Mantarkaya: Rüzgarlar belli bir yöne doğru hareket ederken, önüne
çıkan kayaların alt kısımları, içindeki toz parçalarının da etkisiyle
aşındırır. Böylece mantara benzeyen şekiller
oluşur. Bunlara mantarkaya denir.
Kumullar: Rüzgarlar aşındığı maddeleri, hızının
azaldığı yere kadar taşır. Hızın azaldığı yerlerde biriktirir. Bunlara kumul
denir. ülkemizde kumullara Çukurova
Deltasında, Sakarya Ovasında, Antalya-Serik arasında rastlanır.
TÜRKİYE’DE DALGA VE
AKINTILARIN OLUŞTURDUĞU ŞEKİLLER:
Kıyı bölgelerimizde dalga ve akıntılar
aşındırma ve biriktirme yaparlar. Genelde dik kıyıların bulunduğu yerlerde
aşındırma yaparken sığ kıyılarda biriktirme yaparlar.
Aşındırma
şekilleri:
FALEZ: Buna Yalıyar’da denmektir. Dalgalar dik kıyıların alt kısımlarını
aşındırırlar.Zamanla üst kısımları çöker. Böylece falezler oluşur. Falez ler
ülkemizde en fazla Karadeniz ve Akdeniz kıyılarında görülürler. Karadeniz’de Ordu-Sarp-Sinop-Ereğli, Cide-İnebolu arasında
görülür.
Marmara bölgesinde; yarımadaların
burun kesimlerinde özellikle. Biga
yarımadasında, Edremit Körfezi
kıyılarında, Foça, Çeşme, Datça ve
Bodrum’da
Akdeniz bölgesinde; Antalya civarında, Alanya-Gazipaşa,
Mersin-Silifke arasında dik falezler görülür.
Biriktirme
şekilleri:
PLAJLAR (KUMSALLAR): Derin olmayan kıyılarda, dalgaların ileri geri hareketi ve kumların birikmesi
sonucunda oluşmaktadır. Genelde deltaların önünde geniş plajlar oluşur.
KIYI OKU: Kıyı önünde birikme sonucunda oluşan ve denize doğru çıkıntı yapan
şekillere denir.
LAGÜN (DENİZ KULAĞI): Koy
ve körfezlerin önünün, kıyı okları ile kapanması sonucu oluşurlar. B ve K
çekmece gölleri, Çukurova’da Karataş gölü, lagünlere örnektir.
TOMBOLO:
Kıyıya yakın bir adanın, kıyı setleri ile ana karaya bağlanmaları sonucu tombolo
oluşur. Örnek: Kapıdağ yarımadası.
TÜRKİYE’DE YER GÖÇMELERİ VE YER
KAYMALARI:
Doğal
dengesi bozulmuş eğimli yamaçlarda oluşan yer göçme ve kaymalarına kütle
hareketleri denir.
HEYELAN;
Toprakla
birlikte anakayanın da yamaçlar boyunca hareket etmesidir. Heyelanı
oluşturan en önemli faktörler;
- Tabaların eğimi ve doğrultusu
- Yağış ( Su)
- Kaya ve toprağın cinsidir.
Türkiye’de
heyelan olayı en fazla Karadeniz bölgesinde görülür. Sebebi; eğimin fazla
olması, yağışın fazlalığı ve killi toprakların yaygınlığıdır. Örnek: Trabzon’da
Çatak heyelanında 64 kişi ölmüştür.
Ayrıca: Tuz ve jips içeren bazı tortul
tabakaların bulunduğu yerlerde de heyelan görülebilir. Ör: Oltu, İspir, Su şehri
dolaylarında görülür.
Heyelan set gölü: Heyelandan kopan parçaların, bir akarsu vadisinin
önünü kapatması sonucu oluşan göllere denir.Örnek: Tortum Gülü, Zinav gölü, Abant gölü, Yedigöller ve Sülüklü göl.
TÜRKİYE’DE TOPRAK EROZYONU VE KORUNMA
YOLU:
EROZYON: Sadece toprağın üst kısmının diş kuvvetlerle aşındırılıp,
taşınması olayıdır. Erozyonun en önemli nedeni, doğal bitki örtüsünün ortadan
kaldırılmasıdır. Ülkemizde her yıl 500 milyon ton toprak aşındırılmaktadır.
Avrupa’da bu 320 milyon tondur.
Erozyonu Artıran Sebepler:
1-Arazinin çok engebeli ve eğimli
olması.
2-Araziyi yanlış kullanma
-Toprağı eğimli aynı yönde
sürme
-Ormanlarda tarla açma
3-Doğal bitki örtüsünün yok edilmesi
-Yangınlar
-Aşırı otlatılma
-Tarla açma
4-İklimin etkisi – sağanak yağışlar
5-Ana kayanın etkisi- dirençsiz tabakalar.
Erozyon Sonuçları:
1-Doğal
dengenin bozulmasına
2-Arazinin verim değerinin düşmesine
3-Barajların dolmasına
4-Tarım alanlarının kum ve çakıllarla kaplanmasına
Erozyondan korunma yolları:
1-Ülkemizdeki
araziler yetenek sınıflarına göre kullanılmalıdır.
2-Çiftçiler
eğitilmelidir.
3-Erken
otlatılma önlenmelidir.
4-Ağaçlandırma
yapılmalıdır.
5-Keçilerin
otlatılması önlenmelidir.
6-Dağınık alanlarda değişik
yerleşmeyle birlikte ortaya çıkan tarla olayları engellenip, toplu köyler
kurulmalıdır.
7-TEMA vakfının çalışmaları desteklenmelidir.
8-Doğayı ve doğal kaynakların koruma konusu devlet politikası olmalıdır.
TÜRKİYE’NİN AKARSULARI:
Akarsuların genel özellikleri:
1-Akarsularımızın debisi yüksek
değildir.
2-Akarsularımızın akış hızı yüksektir.
3-Akarsularımızın rejimi düzensizdir.
4-Bazı akarsularımız kaynağını
dışarıdan alır. Asi, Meriç gibi.Bazı
akarsularımız da Türkiye’de doğar,dışarıda denize dökülür.
-Fırat,
Dicle,Aras, Kura, Çoruh
5-Akarsularımızdan şu şekilde
yararlanılır.
-İçme suyu
-Sulama
-Turizm
-Balıkçılık
-Enerji üretimi
6-Türkiye’nin yeryüzü şekilleri
çeşitli olduğundan akarsu havzalarımız da farklı özellikler gösterir.
BAŞLICA AKARSULARIMIZ
1 Karadeniz’e dökülenler
Çoruh: Üç ana koldan doğar. Çoruh, Oltu,
Tortum çayları. Bunlar Yusufeli’nde birleşerek Gürcistan’dan denize dökülür.
Vadi derin olduğu için Rafting sporları yapılır.
Harşit: Trabzon ve Gümüşhane dağlarından
doğar.
Yeşilırmak: üç ana koldan
doğar. Kelkit; Erzincan dağlarından doğar. Erbaa,Niksar ovasına gelir, Burada
Sivas’tan diğer Yeşilırmak ile birleşir. Çarşamba’dan Denize dökülür.
Kızılırmak: İç ve Doğu
Anadolu’dan kaynağını alır. En uzun kolu Sivas’tan doğar. İç Anadolu’da iç
bükey bir yay çizer. Devrez Çayı ve Gökırmak ile birleşir. Daha sonra Bafra’dan
denize dökülür.
Bartın çayı: Küre dağlarından doğar. Taşımacılık
yapılır.
Yenice: Üç ana koldan oluşur. Aras suyu ve Ulusu ile Bolu’dan geçer
Büyüksu ile birleşir. Devrek’ten denize dökülür.
Sakarya: Porsck Çayı ile Kısmir Çayı birleşerek
Sakarya’yı oluşturur. Daha sonra Pamuk ovada Göksu ile birleşir ve Adapazarı’na
ulaşır.
Marmara Denize Dökülenler
:
Susurluk: İç Batı Anadolu’da Şaphane Dağlarında
doğar. Nilüfer çayıyla birleşerek Marmara’ya dökülür.
Ayrıca : Gönen ve Karabaş çayları
vardır.
Ege Denizine Dökülenler:
Meriç: Türkiye-Yunanistan sınırını oluşturur.
Bulgaristan’da Rodop dağlarından doğar.Ege denizine dökülür.
Bakırçay: aynı adı taşıyan graben boyunca akar.
Gediz: Kütahya’daki Murat dağından doğar. İzmir körfezinin
kuzeybatısından dökülür. Alaşehir ve Kumçayı ile birleşir.
K.Menderes: Bozdağlardan doğar. Kuşadası
körfezinden denize dökülür.
B.Menderes: Kaynağını İçbatı Anadolu dağlarından alır
.
Akdenize dökülenler:
Aksu: Eğridir Gölü ve Davras dağlarından
kaynağını alır, Antalya’dan denize dökülür.
Manavgat: Karstik kaynaklarla beslenir. Kanyon
vadileri içerisinde akar. Manavgat’tan denize
dökülür.
Göksu: Taşeli platosundan iki kol halinde
doğar. Kanyon vadilerden akar. Ermenek çayı ile birleşerek Akdeniz’e dökülür.
Seyhan: Aladağ ve Bolkar dağlarından doğar.
Çakıtçayı ve Tahtalı dağlarından doğan Göksu ile birleşir.
Ceyhan: Elbistan havzasını çevreleyen
dağlardan kaynağını alan Ceyhan, Maraş’taki Aksu çayı ile birleşir. Çukurova’ya
ulaşır ve İskenderun körfezinden denize dökülür.
Basra körfezine dökülenler:
FIRAT:
Erzurum dağlarından doğar, Karasu ile Karasu ve Aras
Dağlarından doğan Murat kollarından oluşur.bu iki kol Keban barajına dökülür ve
Barajdan çıktıktan sonra Fırat adını alır. Daha sonra Suriye ve Irak’tan
geçerek Dicle ile birleşir. Şat-ül Arap adı altında dökülür.
DİCLE:
Bitlis Dağlarının güney yamaçlarından doğar. Türkiye-Suriye
sınırını oluşturur ve Irak topraklarına girer. Fırat’la birleşir ve Basra
Körfezine dökülür. En önemli kolu Yüksekova’dan kaynağını alan Zapsuyu’dur.
Hazar Denizine Dökülenler:
KURA:
Yalnızçam ve Allahûekber dağlarından
doğar. Ardahan’ı geçtikten sonra Gürcistan’a girer, Aras ile birleşerek Hazar’a
dökülür.
ARAS:
Palandöken ve Kargapazarı dağlarından doğar. Iğdır
ovasında, Çıldır Gölünden kaynağını alan Arpaçay ile birleşir ve ülkemizi terk
ederek Kura ile birleşir.
AKARSU HAVZALARIMIZ
a) İç Anadolu Kapalı
Havzaları:
1-Afyon,
Akarcay havzası: Güneyde sultan dağları, Kuzeyde Emir
dağları, kütlesi arasında çökme sonucu oluşmuş içinde Karamuk, Akşehir ve Eber göllerinin bulunduğu havzadır. Eber
gölünün suları Akşehir’e dökülür. Akşehir’in suyu tuzlu, Eber’in suyu tatlıdır.
Karamuk gölünün suları, bir düden vasıtasıyla Eğirdir gölüne dökülür.
2-Konya kapalı Havzası: Güneyde Toros dağları, kuzeyde Obruk platosu ile
çevrilidir. Bu havzada Beyşehir gölünden gelen Çarşamba suyu dökülür. Bu
havzaya dökülen akarsular, tuzlu bataklıkları besler.
3-Tuzgölü havzası: Tuzgölü çevresi, çökme sunucu oluşmuştur. Havzanın
çevresindeki yüksek sahalardan gelen kısa boylu akarsular. Tuz gölüne dökülür.
b) Göller Yöresi Kapalı
Havzaları:
1-Burdur gölü havzası: Çevreden gelen bir çok geçici akarsu ile, Tefenni
ovasından gelen Eren çayı dökülür.
2-Acıgöl Havzası:Doğudaki Söğüt dağlarından kaynağını alan geçici
akarsular dökülür.
Not: Göller yöresinde ayrıca Salda, Yarışlı, Burak ve Kestel gölleri kapalı havza özelliği
taşır.
c) Van kapalı havzası:
Van gölünün güneyinde Bitlis,
kuzeyinde ise volkanik dağlar uzanır. Van
gölü, Nemrut dağından çıkan lavlar sonucu oluşmuştur. Van gölünün suyu
sodalıdır.
AKARSULARIMIZIN REJİMLERİ:
Akarsu rejimi: Akarsuyun debisinin yıl içersinde
gösterdiği alçalma yükselme halindeki seviye değişikliğidir.
Akarsuyun debisi: Akarsuyun her hangi bir yerindeki enine kesitinden
1sn’yede gecen su miktarına debi denir.
Debiye etki eden faktörler:
1) İklim (yağış sıcaklığı)
2) Bitki örtüsü
3) Havzadaki büyük kaynaklar ve yer
altı suları
4) Yatağın geçirimliliği
5) Dağlardaki kar kalınlığı
6) Göller
7) İnsan
Rejime etki eden faktörler
1) Yağış rejimi
2) Yağış biçimi
3) Akarsu kaynağı
4) Sıcaklık ve buharlaşma
5) Havzanın genişliği
6) Arazinin şekli ve eğimi
AKARSU REJİM TİPLERİ
a) Yağmur Suları İle
Beslenen Akarsular: Akdeniz ikliminin görüldüğü
yerlerde, akarsularda yazın seviye düşmesi, kışında seviye yükselmesi görülür.
Karstik kaynaklarla beslenen akarsularda, seviye düşmesi fazla olmaz. Akdeniz
akarsu rejimi, barajın olmadığı akarsu veya kolunda görülür. Örnek: Baraj olan
Seyhan-Ceyhan-Gediz-Manavgat
gibi akarsular doğal özelliğini kaybetmiştir.
b) Kar ve Buz Suları İle
Beslenenler: Bu rejim, yağışın
büyük bölümünün kar şeklinde düştüğü yüksek dağlardan kaynağını alan
akarsularda görülür. Örnek: D. Karadeniz ve D. Anadolu akarsuları. Bu tip
akarsularda, akım seviyesi Mart- Ağustos arasında yükselir, kışın düşer.
c) Kaynak sularıyla
beslenenler: Örnek: Manavgat ve Köprücay’dır.
d) Gölden çıkan
akarsular:
1-Beyşehir gölünden çıkan ve
Konya arazisini sulayan Çarşamba suyu
2-Eğirdir gölünden çıkan
Kovada çayı.
3-Manyas gölüne ulaşıp, tekrar
gölden çıkan Koçaçay
4-Ulubat gölünü
ulaşıp tekrar gölden çıkan Kemalpaşa- Orhaneli
5-Erzurum ovasının
doğu ve güneyindeki bataklık ve göllerden çıkan Karasu
6-Çıldır gölünden
çıkan Arpaçay
e) Karma rejimli akarsular: Ülkemizdeki büyük akarsulardan Kızılırmak, Yeşilırmak, Sakarya, Fırat ve
Dicle önemli karma rejimli
akarsulardandır.bu tür akarsular, farklı iklim bölgelerinden beslenir.
TÜRKİYE’DE GÖLLER VE OLUŞUMLARI
Göller; sularının tatlı, acı ve tuzlu olması bakımından farklılık
gösterirler. Bu durum;
a) Gölün genişliği ve derinliği
b)
Gölün dışarıyla bağlantısı olup olmadığına
c) Bulunduğu
yerin, iklim özelliklerine bağlıdır.
Göl Çeşitleri
1) Doğal
Göller
a) Tektonik
Göller: Bu göller tektonik
çukurların suyla dolması sunucu oluşmuştur.
Van gölü:
Ülkemizi en büyük ve en derin gölüdür. Nemrut Dağı’nın oluşturduğu volkanik set
gölüdür. Suları sodalıdır. Ulaşım Tatvan ve Van arasında yapılır. Balık
avlanır.
Hazar gölü: Suyu
az sodalı ve tuzludur. Bazı balık türleri yaşar. Gölün suları Hazar 1ve 2
tünelleriyle hidroelektrik santrallerini çalıştırır.
Eğirdir-Kovada: Antalya körfezinin kuzeyinde bir kırık üzerinde. yer alır.Bu oluğun
kuzeyinde Eğirdir, güneyinde Kovada bulunur. Eğirdir 'S' şeklindedir.
Eğridir’in
suları önce Kovada’ya yeraltından geçer.
Büyükşehir ve Suğla: Sultan ve Dedegöl dağları arasındaki oluk
içinde yer alırlar. Bu oluğun kuzeyinde Beyşehir yer alır. Suları tatlı olup,
Türkiye’nin 3. büyük gölüdür.Çarşamba suyu ile Konya ovasını sular. Beyşehir’in
kuzeydoğusunda, kastlaşma ile oluşan Suğla bulunur.
Akşehir: Sultan ve Emir
dağları arasında bulunur. Kapalı havza olduğundan suları tuzludur.
Karamuk: Sultan dağlarının batısında bulunur. Suyunu
yeraltından Eğirdir gölüne boşaltır.
Eber: Akşehir gölünün yanındadır. Fazla
sularını Akşehir’e boşaltır. Tatlı suludur.
Burdur: Kapalı havzada bulunduğundan suları kullanılmaz.
Acığöl: Tektonik kökenlidir. Sığ kısımları yazın kurur ve ince
bir tuzla kaplanır.
Çıldır: Sularını Arpaçay ile boşaltır. Suları tatlıdır.
Balıkçılık yapılır.
Aktaş: Kapalı bir göl olup, suları acıdır.
Sapanca: İzmit körfezinin doğusunda yer alır.suları tatlı olup,
genelde yöredeki sanayi tesislerinde kullanılır.
İznik gölü: Gemlik, körfezinin doğusunda yer alır. Suları
tatlıdır.
b) Karstik-Teknolojik göller: Bu göllerin oluşumunda hem kireç taşlarının
çözünmesi, hemde çökme etkili olmuştur. Örnek: Eğirdir, Kovada, Beyşehir, Suğla ve Yarışlı gölleri. Bunlar genelde
tatlı su gölleridir. Balık avlanır. Doğu Anadolu ayrıca Adıyaman’da Gölbaşı örnektir.
c) Karstik göller: bunlar sadece kireç taşlarının çözünmesiyle oluşan
çukurlardaki göllerdir. Örnek: Kestel ve
Salda
d) Volkanik Göller: Bu göller krater, maar ve kalderalar
da oluşan göllerdir. Isparta’daki Gölcük
gölü Krater, Nemrut Gölü, Kaldera’ya,
Meke Tuzlası ve Acığöl maar’lara
örnektir.
e) Heyelan set gölleri: Heyalandan kopan parçaların bir
akarsu vadiisinin önünü kapatması sonucu oluşan göllerdir. Bunlar Tortum, Sera, Zinav Yedigöller ve Sülüklü
Gölleri.
f) Set gölleri:
1) Kıyı set gölleri: Kıyı oklarının bir koy veya körfezin
önünü kapatması sonucu oluşan gölledir. Örnek: B. Ve K. Çekmece gölleri ile
Çukurova’daki Akyatan gölü.
2) Alüvyal set gölleri: Akarsuyun taşıdığı alüvyonların
akarsuyun önünü kapatması sonucu oluşurlar.
Köyceğiz: Dalaman çayının Köyceğiz körfezinin
önünü kapatmasıyla oluşur.
Çamiçi: Aynı şekilde oluşmuştur.
Eymir ve Mogan: Elmadağ’dan gelen derelerin
oluşturduğu birikinti konilerinin vadiyi tıkaması ile oluşmuştur.
Abant: Abant suyunun getirdiği, alüvyonun
vadiyi tıkaması ile oluşmuştur. Önemli turizm merkezlerindendir.
Uzungöl: Uzundere vadisine açılan yan derenin meydana
getirdiği birikinti konisinin gerisinde oluşmuştur.
g) Buzul gölleri: Buzulların oluşturduğu sirklerde eriyen bazı suların
birikmesiyle oluşur. Bu göller Kaçkar, Cilo,Aladağlar ve Bolkar dağlarında
bulunur.
h)Baraj göllleri: Günümüzde
200’ü aşkın baraj yapılmıştır. En büyük baraj göllerimiz Atatürk, Keban,
Karakaya’dır.
Önemli Barajlarımız
Fırat : Atatürk, Keban, Karakaya
Sakarya : Hasan, Polatkan, Gökçekaya
Yeşilırmak: Suat Uğurlu, Hasan Uğurlu
Kızılırmak : Hirfanlı, Altınkaya
Manavgat : Manavgat, Oymapınar
Ceyhan .: Aslantaş
Seyhan : Seyhan
B. Menderes : Adıgüzel,
Kemer
Gediz : Demirköprü
Aksu : Karacaören
TÜRKİYE’NİN YERALTI SULARI VE KAYNAKLARI
Yeraltı Suları:
Yeryüzünden sızan sular, yeraltında geçirimsiz bir tabakanın
içerisindeki kayaların boşluk ve çatlaklarında tutulur. Bu suya yer altı suyu
denir. Ülkemiz yer altı bakımından oldukça zengindir. Ör: Marmara’da Adapazarı, Yenişehir,
Balıkesir ovaları, Doğu
Anadolu’da; Muş, Erzurum,
Malatya ovaları. Yer altı suyu bilhassa yarı kurak sahalarımızda tarımsal
açıdan çok önemlidir. Ör: Konya-Karapınar, Polatlı-Sivrihisar. Bazı
kentlerimizin içme suyunun bir bölümü yer altı suyundan sağlanır. Ör: Bursa,
İzmir, Eskişehir, Kütahya, Konya gibi.
Kaynaklar: Yer altı suyunun (çatlaklardan) veya
tabaka arasından yüzeye çıkmasıyla kaynaklar oluşur.
BELLİ BAŞLI KAYNAKLARIMIZ
Karstik kaynaklar:
Kireç taşlarının çatlaklarından ve yer
altı kanallarından çıkan kaynaklardır. Karstik kaynakların suları gür olup,
bazı akarsuları besler. (Manavgat, Köprü
çayı). Bazı kentlerimizin içme ve sulama suyunun bir bölümünü karşılar. Ör:
Pınarbaşı ve Kemalpaşa’dan çıkan kaynaklar, İzmir’in suyunu karşılar.
Artezyen kaynaklar:
Yer altındaki suların insanlar tarafından
sondajla çıkarılmasına denir. Bu tür kaynaklar, Eskişehir, Malatya, Erzurum, İnegöl,
Bursa, B. Menderes, Gediz ovalarının kenarlarında Ceylanpınar ve Muş ovalarının
çevresinde görülür.
Fay kaynakları:
Fay hatları boyunca çıkan kaynaklarıdır.
Bunlar genel olarak Ege ve G. Marmara Bölümünde K. Anadolu fay kuşağı boyunca
görülür.
Not: Kaynak sularının kalitesini suyun geldiği kayanın
kimyasal özelliği belirler. Silis miktarının fazla olduğu sular tatlıdır. Örnek:İzmir Uludağ, Niksar, Tokat suları
örnek verilebilir. Kireçli arazilerden çıkan kaynak suları kireçli, Jipsli
sahalarınki ise acı olup içme suyu olarak kullanılamaz.
TÜRKİYE’NİN KAPLICALARI VE MADEN SULARI
Kaplıca: Sıcak su kaynaklarına kaplıca
denir. Kaplıcalar genel olarak kırıklar boyunca yer alır. Bu sular bünyesinde
mineral içerirler. Bu yüzden eskiden beri; romatizma, bazı deri ve iç
hastalıklarının tedavisinde kullanılır.
1- Güney Marmara Kaplıcaları:
Bursa, Balıkesir, Gönen çevresinde çok sayıda kaplıca bulunur. Burada Çekirge,
Kaynarca, Yeni, Kükürtlü, Kara Mustafa ve Eski kaplıcalar vardır. Sakarya ilimizde Kuzuluk, Ilıca köy,
Kil Hamamı kaplıcaları vardır. Gönen şehrinin bir bölümü kaplıca suları ile
ısıtılmaktadır. Ayrıca, Yalova, Oylat, Burhaniye, Susurluk, Balya, Havran’da
kaplıcalar bulunur.
2- Batı ve Güney Batı Anadolu
Kaplıcaları
Denizli, Manisa,Aydın ve Muğla illerinde çok sayıda kaplıca bulunur.
Denizli’de
Karahayıt ve Pamukkale kaplıcaları,
Yenice ve Sarayköy kaplıcaları vardır.
İzmir’de; Bolçova
ve Şifne, Bergama’da Güzellik kaplıcaları.
Manisa’da;
Alaşehir, Eskişehir, Kurşunlu, Salihli, Çamur hamamı vardır.
Muğla; Köyceğiz
gölü yakınında, Sultaniye kaplıcası.
Aydın;da
Germencik, Çamur ve Ortakçı
3- İç Batı Anadolu ve Maden Suları
Afyon; Afyon
maden suyu, Gazlıgöl, Gerek, Kaya, Heybeli, Ömerli, Soğuş, Sandıklı.
Kütahya; Yoncalı,
Ilıca, Murat Dağı, Emet, Dereli, Gediz ve Aksaz, Hamam Boğazı , Simav’da Eynal
kaplıcası.
Bilecik; Çatlı
ve Selçuk içmeleri.
Eskişehir; Bolu ve Düzce’de de önemli kaplıcalar
vardır.
4- İç Anadolu:
Ankara’da;
Ayaş, Haymana, Kızılcahamam. Ilgın’da; Ilgın. Polatlı’da; Çiftehan.
Aksaray’da,
Ziga. Bor’da; Kemerhisar.
Kayseri’de;
Tekgöz, Bayramhacı, kaplıcaları, Boğazköprü, Saz,
Niğde’de;
Sakarya maden suyu, kazaklı kaplıcası.
Kırşehir’de,
Karakurt, Terme, Bulamaclı.
Yozgat; Sorgun,
Sarıkaya
Tokat;
Sulusaray
Çorum; Figani
ve Mecitözü
Amasya; Hamamözü,
Kahramanlar içmesi
Samsun’da;
Havza ve Ladik kaplıcaları
5- Güney Anadolu Kaplıcaları
Hatay; Reyhanlı. Malatya’da, İspendere
ve Balaban. Maraş; Elbistan
Diğer kaplıcalar:
Erzurum; Ilıca, Dumlu ve Pasinler
Ağrı; Diyadin
Trabzon; Bengisu, Şebinkarahisar.
NOT: Maden suyu ve şifalı su
kaynakları bünyelerinde çözünmüş halde çeşitli mineral madde, klor, sülfat ve
bir karbonhidrat taşır.
TÜRKİYE’NİN İKLİMİ
TÜRKİYE İKLİMİNİ
ETKİLEYEN FAKTÖRLER
1-MATEMATİK KONUM:Türkiye matematik konum açısından
kuzeyden gelen soğuk hava kütleleri ile güneyden sıcak hava kütlelerinin
etkisinde kalır. Orta Kuşakta yer aldığından, 4 mevsim belirgin olarak yaşanır.
2-ÖZEL KONUM:
Ülkemizde çeşitli iklim tiplerinin oluşumunda fiziki coğrafya
özelliklerinden kaynaklanana özel konumun etkileri bulunmaktadır.
a-Etrafındaki
denizlerin etkisi: Türkiye’nin çevresindeki denizlerin
sıcaklık ve yağış dağılışında çok önemli etkisi bulunmaktadır. Kıyılarımız iç
kesimlere göre daha yağışlı, nemli ve ılık özelliktedir.Bütün denizlerimiz
bölgelerimizin ilklimi üzerinde son derece etkilidir. Karadeniz üzerinden gelen
nemli hava kıyıda bol yağışa neden olur. Ege denizi, Ege kıyılarında meltem
rüzgarlarının oluşmasını sağlamaktadır. Anadolu’yu çevreleyen bu denizler kışın
sıcaklığın düşmesini engellemektedir.
b-Denize
olan uzaklık(Karasallık): Kıyılardan
iç kesimlere gidildikçe, nemin azalmasına bağlı olarak aşırı ısınma ve soğuma
özellikleri artmaktadır. Böylece yıllık ve günlük sıcaklık farkları artmaktadır.
Yaz mevsiminde Anadolu’nun iç kısımları, aynı yükseklikteki kıyı bölgelerimize
göre daha fazla ısınmaktadır.Sebebi;
nemin olmaması nedeniyle aşırı ısınma.Yazın iç bölgelerimizin fazla ısınması,
ormanları ve tarımsal bitkilerin yetişme sınırının dikey yönde yükselmesinde
neden olmaktadır.
c-Etrafındaki
kara kütlelerinin etkisi: Avrupa-Asya kıtası üzerinde soğuk, Afrika ile Arabistan
çöllerinde ise sıcak ve kuru hava kütleleri oluşmaktadır. Bu hava kütleleri
mevsimlere göre ülkemizi etkilemektedir.kışın Sibirya ve Balkanlardan gelen
hava kütleleri, yazın Afrika ve Arabistan’dan gelen hava kütleleri etkili olur.
d-Etrafındaki
Basınç Maddelerinin etkisi:
Yaz durumu: Bu mevsimde ülkemiz Atlas okyanusu
üzerindeki Asar Y. Basıncı ile Basra alçak basıncı etkisindedir.genel olarak
kuzeybatıdan güneydoğuya hava akımı oluşur. Marmara ve Ege’de sıcaklık biraz
düşer. Öte yandan Afrika ve Arabistan’dan gelen sıcak hava nedeniyle aşırı
sıcaklıklar oluşur.
Kış Durumu: Bu mevsimde ülkemiz Rusya üzerindeki Sibirya Y. Basıncı
ile, İzlanda A. Basıncının etkisine girer. Sibirya üzerinden alan soğuk hava
akımları kışların çok soğuk geçmesine neden olmakta iken, İzlanda üzerinden
gelen hava akımı kışların daha ılık geçmesine neden olur. Kuzeyden gelen soğuk
hava ile güneyden gelen ılık ve nemli hava karşılaşarak cephe yağışlarını
oluştururlar.
Kısaca
; ülkemiz yazın yüksek basıncın etkisine , kışın ise alçak ve yüksek
basınçların sık sık değiştiği farklı hava kütlesinin etkisine girer.
3-YERYÜZÜ
ŞEKİLLERİNİN ETKİSİ:
a) Yükselti: Türkiye’de sıcaklık, yükseltinin artmasına bağlı olarak
batıdan doğuya, kıyıdan iç kesimlere doğru azalır. Kıyılar ılık geçerken, iç
kesimlerden don olayı görülür. Yüksek dağlık alanlarda, dağların etekleriyle
zirve kısımları arasında sıcaklık farkı oluşur. Yükselti, kar örtüsünün yerde
kalma ve don olayının olduğu gün süresi üzerinde etkili olur. Yükselti yağış
miktarı üzerinde de etkisini gösterir.
b) Dağların
uzanışı ve bakı: Dağların
uzanış doğrultusu ve bakı yağış ve sıcaklık dağılışında etkili olur.
Karadeniz’de kuzey, Akdeniz’de güney yamaçları fazla yağış alır.dağ sıraları
hava kütlelerinin ilerlemesini engelleyerek iklimde yerel değişmelere neden
olular. Toroslar ve Kuzey Anadolu Dağları nemli havanın İç Anadolu’ya girmesini
engeller. Dağ kuşaklarının en önemli etkilerinden biride rüzgar üzerinde olur.Dağlık
alanlardan gelen havanın D. Karadeniz de Föhn rüzgarı oluşturması gibi. Dağ
uzanışı ve dağlar arasındaki gedikler, rüzgarın yönünü etkiler.
c) Bakı ve
Eğim Durumu: Güneşten
alınan enerji, dağ yamacının baktığı yöne göre değişme gösterir. Ülkemizde yaz
ve kış güneye bakan yamaçlar kuzeye göre daha fazla güneş alırlar ve ısınırlar.
Böylece güneye bakan yamaçlarda yarı kurak, kuzeye bakan yamaçlarda ise nemli
ortam koşulları oluşur. Güneye bakan
yamaçlarda, kar örtüsü daha erken kalkar, orman yetişme sınırı daha yüksekten
başlar. Bitkiler daha erken olgunlaşır.
TÜRKİYE’DE İKLİM ELEMANLARI
1) SICAKLIK:
a) Yıllık
ortalama sıcaklık dağılışı: Ülkemizde yıllık ortalama sıcaklık 20oC ile 3oC
arasında değişir. Yıllık ortalama sıcaklık, yükselti ve karasallığın etkisine
bağlı olarak kıyılarımızdan iç kısımlarına doğru ve batıdan doğuya doğru
sürekli düşer. Ülkemizin en sıcak kesimleri, Akdeniz kıyı kuşağı ile G.Doğu Anadolu’nun güneyidir. (18oC). 18-14oC arasında olanlar.
Akdeniz’in kuzey kesimleri ve kıyı bölgeleridir. İç Anadolu 10-12oC,
D. Anadoluise4oC’nin altına düşer.
b) Ocak ayındaki ortalama sıcaklık
dağılışı: Bu ayda
bölgelerimiz arasında farklılıklar görülür. Kıyı bölgelerimiz ile G.D.An.
ortalama 0oC’nin altında düşmezken D. An. da, -10oC’nin
altına düşer. Ege’de 5o –10oC, Marmara’da 0o-5oC
arasında seyreder. Karadeniz kıyılarında, diğer kıyılarımıza göre düşüktür.
Kışın ülkemizin kuzeydoğusu ile güney ve güneybatısı arasında 20oC’ye
varan farklar vardır.
c) Temmuz Ayındaki ortalama sıcaklık
dağılışı: Temmuz ayında en yüksek sıcaklıklar
G.Doğu Anadolu’da (30-35oC) görülürken, K.Doğu Anadolu’da en düşük
sıcaklıklar görülür. (20oC’nin altında) yaz mevsiminde genel olarak
ülkemizin her tarafında sıcaklık yüksektir. Yaz aylarında günlük sıcaklık
değişmelerinde iç kısımlarda kıyı bölgelerimiz arasında önemli farklar görülür.
Kıyı ile iç kesimler arasında 5-10oC’lik fark vardır.
d)
Türkiye’de don olayı ve önemi: Don olayının olduğu günlerin süresi ve şiddeti
bölgelerimize göre önemle değişme gösterir. Yıllık ortalama donlu gün süresi,
Doğu An. yükselen platolarında altı ayı bulur. İç Anadolu’da üç ayı geçer. Kıyı
bölgelerimizde 10 günü geçmemektedir. Genellikle donlu günler D.An.Kasım ayında
başlar. Mart sonunda kadar devam eder. Tüm bölgelerimizde don olayı meydana
gelir.
EN
DÜŞÜK SICAKLIKLAR:
K.Doğu An. görülür. Burada bazı yıllarda kışın
sıcaklık –40oC’nin altına düşer. İç Anadolu’da –20oC’nin
altına iner. Eğe kıyılarında –7,-8oC, Akdeniz kıyılarında –3,-4oC’yi
bulur. En düşük sıcaklıkların
D.Anadolu’da olmasının sebebi, kar
örtüsünün uzun süre yerde kalması ve çukur alanlarda sıcaklık terslemesi
meydana gelmesidir.
SICAKLIK TERSLEMESİ,
Kışın havanın açık ve rüzgarın
olmadığı günlerde yüksek yerlerde aşırı derecede soğuyarak ağırlaşan hava
kütlesi ,çukur sahalarda yığılması ile meydana gelir.
Don olayı, tarımsal
ürünlerin türü ve yetişme süresi, yerleşme, konut tipleri, ulaşım ticaret ve
inşaat gibi faaliyetler üzerinde etkilidir. Tarım ürünlerinin verimi üzerinde
ilk ve son don olayları etkili olmaktadır.
2-TÜRKİYE’DE BASINÇ VE
RÜZGARLAR:
a) Günlük Rüzgarlar:
1) Kıyılarda oluşanlar: Yaz mevsiminde özellikle Ege ve Akdeniz kıyılarında oluşur. Gündüz deniz,
karadan sıcak olduğu için Y.B,Karalar A.B durumdadır. Böylece denizden karaya
rüzgar oluşur. Bunlara deniz meltemi,
gece ile tersi olur. Karadan denize rüzgar eser. Bunlara kara meltemi denir.deniz meltemlerine Ege’de İmbat denir.
2) İç kesimlerde oluşanlar: Yaz
mevsiminde gündüz, soğuk olan vadilerden sıcak olan dağ yamaçlarına doğru
rüzgarlar oluşur. Bunlara; vadi meltemi
denir. Gece ise tersi olur. Yamaçlardan vadilere doğru rüzgar oluşur, bunlara da dağ meltemi denir.
b) Yerel Rüzgarlar:
Yerel rüzgarlar ülkemizin çevresindeki
hava kütleri deniz kara basınç farkından dolayı oluşur.
Kış durumu: Eylül ayından itibaren Anadolu’nun iç
kısımları yüksek basıncın kıyı bölgelerimizde alçak basıncın etkisinde kalır.
Kışın soğuk karakterli, yazında serin ve kuru olan, çoğunlukla kuzeydoğudan
esen rüzgarlara poyraz denir. Yine
kışın soğuk karakterli, olup, Karadeniz ve Marmara’da kuzeybatıdan esen
rüzgarlara karayel denir. Daha ılık
ve yağışlı dönemlerde Akdeniz Ege ve Marmara’da etkili olan ve güneybatıdan ese
ılık rüzgara lodos denir.
Yaz durumu: Nisan ayından itibaren, kuzeybatı Avrupa üzerinden,
Basra’ya doğru genel bir hava akımı oluşur. Marmara ve Ege’yi etkisene alan bu
rüzgarlara Etezyen adı verilir. Torosları aşan etezyen, Föhn rüzgarları
oluşturur. Kıyılar iç kesimlere göre yüksek basınç oluşturduğundan, rüzgarlar
oluşur. Güneyden esen sıcak ve kavurucu rüzgarlara samyeli denir.
3-TÜRKİYE’DE NEMLİLİK VE YAĞIŞ:
Oluşanlarına
göre yağış tipleri:
1) Yamaç (Oragrafik) Yağışları: Nemli
hava kütlesinin bir yamaç boyunca yükselerek soğuması sonucu oluşurlar. Yamaç
yağışları çoğunlukla; dağların denize bakan yamaçlarında rüzgarların etkili
olduğu yerlerde oluşur. Ülkemizde Karadeniz, Akdeniz bölgelerinde,Ege’de
görülür.
2) Konveksiyonel yağışlar: İç kurumlarda ısınan havanın yükselerek soğuması sonucu
oluşur. Özellikle ilkbahar başlarında İç Anadolu ve D Anadolu bölgesinde
görülür. Bu yağışlara İç Anadolu’da Kırkikindi
yağışları denir.
3) Cephe yağışları (Frontal): Sıcak ve soğuk hava kütlelerinin
karşılaştığı alanlarda, sıcak havanın soğuk hava üzerine çıkarak soğuması ve
yoğunlaşmasıyla oluşan yağışlardır. Türkiye’de en fazla Akdeniz ve G.Doğu
Anadolu’da kış mevsiminde görülür.
TÜRKİYE’DE YAĞIŞ ÇEŞİTLERİ VE ÖNEMİ
A) Yerde Oluşanlar:
1) Çiy: Genelde ilkbahar ve sonbahar aylarında, havadaki su buharının
soğuk bitkiler ve cisimler üzerine temasıyla soğuması ve damlalar halinde
yoğunlaşmasıyla oluşur.
2) Kırç: Havanın açık ve soğuk olduğu kış günlerinde, açık yüzeyler
fazla soğur havadaki nem toprak , teller ve ağaçlara çarparak buz haline gelir.
3) Kırağı: Havadaki su buharının 0oC’nin
altında yoğunlaşarak buz kristalleri haline dönüşmesiyle kırağı oluşur.
B) Gökyüzünde Oluşanlar:
1) Yağmur: Havadaki su buharının yoğunlaşarak damlalar halinde
yeryüzüne düşmesiyle oluşur. Genelde kıyı bölgelerimizde yağmur fazladır.
2) Kar: Yoğunlaşma 0oC’nin
altında buz kristalleri şeklinde olursa kar oluşur. Kar yağışları genellikle
Ekim sonunda başlar. 1000m’yi aşan dağlardaki yağışlar kar şeklindedir.
KARIN
YERDE KAMA SÜRESİ
Akdeniz ve Eğe kıyılarında : 1-2 gün
Marmara ve Karadeniz : 10-20 gün
İç Anadolu’da : 20-40 gün
Doğu Anadolu’da : 120 günü geçer.
Kar örtüsü, bazı tahılların
yetişmesinde olumlu etki yapar. Doğu Anadolu ve Karadeniz bölgelerinde yoğun
kar yağışı çığların oluşmasına yol açar. Çığ, ulaşımın aksamasına ve yolların
bozulmasına neden olur.
3) Dolu: Yağmur sularının sıcaklığın aniden düşmesi ve donması sonucu
dolu meydana gelir. Daha çok iç bölgelerimizde oluşur.
TÜRKİYE’DE YAĞIŞIN DAĞILIŞI:
Ülkemiz genelin yıllık yağış
ortalaması 600mm civarındadır. Yağışın dağılışında kıyı ve iç bölgelerimiz
arasında önemli farklar vardır. En az
yağışı, Tuz gölü çevresi, Iğdır, Konya ovası, Yusufeli-Tortum gölü
arası, Malatya ovası alır. En
fazla yağışı ise Karadeniz ve Akdeniz kıyıları alır. Özellikle, Rize
çevresi, Batı Karadeniz, Antalya bölümü, Hatay ve Hakkari bölümü.
Sonuçlar:
1-En fazla yağışı, ülkemiz kuzey ve
güneyinde yer alan dağ kuşakları alır.
2-Yağış kıyıdan iç kısımlara gidildikçe azalır.
3-Yıllık yağış miktarının en az olduğu bölgemiz İç Anadolu’dur.
TÜRKİYE’DE SİS ÖNEMİ:
SİS: Havadaki su buharının yüzeye yakın yerlerde
yoğunlaşmasıyla oluşur. Görüş mesafesinin 1 km’in altında düştüğü günler “sisli günler” ol-kabul edilir. Sisli günler
en fazla, İç Anadolu’nun kuzeybatısı ,İstanbul Boğazı ve kuzey kıyılarımızda;
en az ise, Ege ve Akdeniz kıyılarında.
Oluşumlarına
Göre Sisler
1-Kara sisi: Kara kütlesinin geceleyin soğuması ve
havadaki nemin yoğunlaşmasıyla oluşur. Kışın karla kaplı Anadolu’da sık sık
kara sisi oluşur.
2-Kıyı sisleri: Karadan gelen soğuk bir hava kütlesinin deniz yüzeyini
kaplamasıyla veya denizden gelen ılık bir havanın soğuk olan, kıyı kesimini
kaplamasıyla oluşur.
3-Yamaç sisleri: Yamaçlar boyunca yükselen nemli havanın soğumasıyla
meydana gelir. Karadeniz’de dağların kuzeye bakan yamaçlarında sık sık oluşur.
Sisli günlerde havada bulunan nem fazladır. Sis hava kirliğini artırır. Aynı
zamanda deniz ve kara ulaşımını olumsuz etkiler.
TÜRKİYE’DE
KURAKLIK VE KURAK BÖLGELER:
Kuraklık ; yağış
yetersizliği veya su azlığı demektir. Bir yere düşen yağış miktarı
buharlaşma ile su kaybını karşılayamadığından kuraklık başlar. Ülkemizde kuraklığın en fazla olduğu yerler,
Güney Doğu Anadolu ve İç Anadolu’dur. Yağış miktarlarının yıllara
göre değişmesi, kuraklık üzerinde etkilidir. Yağışın azaldığı yıllarda
kuraklıkta artar. Kuraklığın en az
olduğu yerler, Karadeniz kıyılarıdır. Kuraklığın fazla olması
tarımsal üretimi azaltır. Aylık yağış miktarlarında da önemli değişmeler
görülür.
TÜRKİYE’DE HAVA TAHMİNLERİ
Hava tahminlerini Meteoroloji
Müdürlüğü yapar. Hava tahminlerine ait değerleri gösteren haritalara sinoptik
haritalar denir. Hava tahminleri
basınç, sıcaklık,bulutluk durumu ile rüzgarın hızı ve sisliği yön dikkate alınarak, cephelerin özellikleri
gidiş yolları belirlenerek yapılır. Sinoptik haritalarda; soğuk cephe İçi
Dolu üçgen, sıcaklık cepheler ise yarım daireler şeklinde gösterilir.
Havanın bulutlu olduğu günlerde
gün içindeki sıcaklık değişmelerinin azalacağı anlaşılır. Bulut aşırı ısınması
ve soğumayı önler. Sinoptik haritalarda izobarlar sıkışık ise rüzgarın hızlı,
seyrek ise yavaş eşeği anlaşılır.
TÜRKİYE’DE İKLİM ÇEŞİTLERİ
1)Karadeniz İklimi:
GÖRÜLDÜĞÜ YERLER: Karadeniz
bölgesinin kıyı kesimi ile, Marmara Bölgesinin Karadeniz kıyısında görülür.
Özellikleri:
a-Her mevsim yağışlıdır. Yazlar serin
kışlar ılık geçer.
b-Sıcaklık farkı azdır.
c-Yıllık yağış miktarı bölümler
arasında farklılık gösterir. En fazla yağış D.Karadeniz bölümündedir. Yağışlar
genelde yamaç yağışları şeklindedir.
d-Kıyıdan iç kesimlere gidildikçe
kışlar daha soğuk, yazlar serin geçer.
2)Akdeniz İklimi:
GÖRÜLDÜĞÜ
YERLER: Akdeniz,
Ege Güney Marmara ve G.Doğu Anadolu’nun batı kesiminde.
Özellikleri:
a-Yazlar sıcak ve kurak, kışlar ılık
ve yağışlı geçer.
b-Yağışlar en fazla kış mevsiminde
cephe yağışları şeklindedir.
c-Yıllık sıcaklık ortalaması 18-20oC
civarındadır. Sıcaklık Akdeniz’den Ege’ye ve Marmara’ya doğru azalır.
3)Karasal İklim:
GÖRÜLDÜĞÜ YERLER: İç
Anadolu, Doğu Anadolu G.Doğu Anadolu İç Batı Anadolu ve Trakya’da görülür.
Özellikleri:
a-Yaz ve kış sıcaklıkları arasındaki
fark farklıdır.
b-Buharlaşma çok olduğu için kuraklık
görülür.
c-Yağış ve sıcaklık durumu dikkate
alındığından dörde ayrılır.
İç Anadolu:
Yazlar çok sıcak ve kurak geçer,
kışlar D.An. göre soğuk değildir. En fazla yağış ilkbaharda konveksiyonlu
yağışlar şeklindedir.
G. Doğu Anadolu:
yazlar çok sıcak ve kurak, kışlar nispeten
yağışlı ve ılık geçer. En fazla yağış kışın ve ilkbaharda düşer.
D.Anadolu:
Kışlar çok uzun soğuk ve kar yağışlı
geçer. Ülkemizin en soğuk bölgesidir. Yağış en fazla yazın düşer.
Trakya iklimi:
Karadeniz ve Marmara kıyılarına göre
yazın sıcak, kışın soğuk geçer. Yağışlar en fazla yazın düşer.
4)Geçiş İklimi: (Marmara): Akdeniz ve Karadeniz
iklimleri arasında geçiş özelliği gösterir. Kışlar Akdeniz’e göre serin, geçer.
Yağış Karadeniz’e göre azdır.
TÜRKİYE’NİN BİTKİ ÖRTÜSÜ
Özellikler:
1-Bitkiler
hayvanların besin kaynağıdır.
2-Bitkiler
toprakların aşınmasını ve sellerin oluşumunu sağlar.
3-
Bitkilerden ilaç yapılır.
4-Canlıların beslenmesinde ve kullandığımız bazı mal ve eşyaların
üretiminde yer tutar.
5-Bitkiler çeşitli topluluklar halinde bulunur (Orman ,Çalı, ot gibi)
6-Türkiye’de 12.000’den fazla bitki
türü bulunur.Bu yüzden dünyada ekvatoral bölgeden sonra oldukça zengin bir
ülkedir.
7-Ülkemizde farklı iklim bölgelerine ait, bitkilerde barındırır.
ÜLKEMİZDE BİTKİ ÖRTÜSÜNÜN ZENGİN OLMASI ŞU FAKTÖRLERE
BAĞLIDIR;
İklim etkisi:
Karadeniz’de dağların eteklerinde-geniş
yapraklı orman görülürken, Karadeniz’de dağların yükseklerinde iğne yapraklı
orman görülür.
Akdeniz’de kuraklığa dayanıklı
bitkiler, iç kesimlerde bozkırlar vardır.
Yüzey şekillerinin etkisi: Dağ kuşaklarının kuzey ve güney
yamaçlarında ormanlar birbirinden farklıdır. Örnek: K.Anadolu Dağlarının
kuzeyinde aşağıda nemli ve ılıman
geniş yapraklı, yukarıda ise
iğne yapraklı orman görülür. Aynı dağın güneyinde ise kuraklığa dayanıklı
fazla güneş ışığı isteyen kurakçıl bitkiler yetişir. Yine yükseltinin artmasına
bağlı olarak da, bitki örtüsü farklılık gösterir. Örnek: Toroslarda 1000m’ye
kadar, kuraklık isteyen Kızılçam ormanları yetişirken, daha sonra soğuğa
dayanıklı sedir ormanları görülür.
Toprak ve Ana Materyalin Etkisi:
Bitkilerin besin maddesi isteği ve kök
gelişim özellikleri farklıdır. Bazı bitkiler kireçli arazileri, bazı bitkiler
yumuşak ve kumlu ana materyalleri tercih eder. Tuzlu topraklarda Fıstık çamı,
ve sarıçam yetişmez, bunlar kumlu topraklarda yetişir.
İnsan etkisi: Ülkemizde medeniyetler eskiden beri
geliştiği için, bitki örtüsü çok tahrip edilmiştir. Akdeniz’de kızılçam
ormanlarının yerini çalı toplulukları almış, İç ve D.Anadolu ormanlarının
yerini bozkırlar almıştır.
İklim değişmeleri: 4. Jeolojik zamanda, soğuk ve az yağışlı devirde
Avrupa ve Sibirya’da yetişen bitkiler Anadolu’da yayılmıştır. Sıcak ve nemli
devirde Akdeniz iklim bölgesinde yetişen bitkiler Anadolu’nun kuzeyine kadar
ilerlemiştir. Yurdumuzda geçmişteki iklim şartlarına göre yetişmiş bazı
bitkilerde bulunmaktadır. Ülkemizin bu özelliği, daha önceden yetişmiş olan
bitkilerin tamamen ortadan kalkmasını engellemiştir. Bu nedenle ülkemizdeki
bitkilerin üçte biri kalıntı bitkilere
aittir. Dünyanın hiçbir yerinde
görülmeyen bitkilere Endemik
bitkiler denmektedir.
ORMANLAR:
Ormanlar geniş yapraklı,iğne yapraklı,
bazen de karışık orman gibi gruplara ayrılır. Bu ormanlar iklim ve toprak şartlarına
göre farklı bölgemizde yetişir.
1)KARADENİZ ORMANLARI:
Bu bölgede iki farklı
orman kuşağı yer almaktadır. Birincisi Karadeniz kıyısı boyunca nemli ve ılıman iklimde yetişen geniş
yapraklı orman, ikincisi dağların
yükseklerinde nemli ve soğuk iklimde yetişen iğne yapraklı orman görülür. Karadeniz bölgesinde bulunan
ormanların en önemli özelliği, ağaç
türlerinin fazla olmasıdır. Sebebi iklimin uygunluğudur. D.Karadeniz
bölümünde ülkemizdeki bitki türlerinin yarısı görülür. (6 bin çeşit)
a-Geniş
Yapraklı Orman: Batıda
yıldız dağlarından başlayarak doğuda Gürcistan sınırına kadar dağların kuzey
yamaçlarında 1000m’ye kadar olan bölümde yer alır. Kışın yapraklarını dökerler.
Bu orman kuşağında; kayın, kestane, gürgen,
ıhlamur, akçaağaç, karaağaç, meşe, kızılağaç ve dişbudak türleri
bulunur.Ormanlardaki ağaç türleri bazen tek, bazen toplu şekilde dağılış
gösterir. Yıldız dağlarında meşe, kayın, gürgen yaygındır. Batı ve
orta Karadeniz kuşağında, kestane,
kayın ve gürgen yaygındır. Kayın
kerestesi özellikle mobilyacılıkta ve kaplamacılıkta kullanılır.Doğu K. bölümünde ise, kızılağaç ormanları hakimdir.
Yamaçlarda ıhlamur, kestane ve kayın ormanları bulunur.
Bölgedeki
kayın ormanlarının altında ağaççık veya çalılarda bulunur. Bu ağaçcıkları, orman gülü, fındık, üvez, kayacık, kızılcık ve şimşir oluşturur. Orman gülü
daha çok. Batı ve Doğu Karadeniz bölümlerinde hakimdir.
Karadeniz
bölgesindeki ormanlarda, nadiren anıt
ağaçlarda vardır. Örnek: Batı K.’de Yenice kasabasında kalın gövdeli
(Istranca meyvesi) bulunur. Ayrıca Porsuk
ve Fındık ağaçları da görülür. Bu ağaçları korumak için Yenice çevresi,
tabiatı koruma alanı olarak ilan edilmiştir.
İstanbul ve çevresinin odun ihtiyacını Çatalca ve Kocaeli platolarındaki
ve yıldız dağlarındaki Demirköy meşe ormanları karşılar.
b-Karışık ormanlar: Orta ve Doğu Karadeniz bölümlerinde kuzey yamaçlarda
1000-1500m arasında görülür. Geniş yapraklı ağaçlardan kayın, iğne
yapraklılardan köknar ve sarıcam ağaçları bulunur.
c-İğne yapraklı ormanlar: Dağların yüksek kesimlerinde 1000-2000 arasında görülür.
İkiye ayrılır.
1)Ordu’nun batısında sarıçam,
köknar, ve karaçamlardan oluşanlar.
2)D.Karadeniz’de Ladinlerin hakim
olduğu ormanlar.
Ayrıca köknar, sarıcam, saf ladin ormanları, Ardanuç ve Şavşat dolaylarında
yaygındır.Yazın doğu Karadeniz fazla sisli ve yağışlı olduğundan bitki örtüsü
açısından farklı bir ortam oluşturur. Sisli ortamları seven ağaçlar yaygındır.
K.Anadolu dağlarının güney yamaçlarında orman
örtüsünün özelliği değişir. Kaçkar, Ilgaz, Bolu ve Köroğlu dağlarının
güney yamaçlarında güneşi seven sarıçam
ormanları hakimdir. Bolu, Gerede arasında ve Kastamonu’da
karaçam ormanları yaygındır. Alçak
olukların tabanlarında Erbaa, Niksar oluğu, Gökırmak ve Devrez vadilerinin
güney alt yamaçları Kızılçam ormanlarıyla
kaplıdır.
Not: Karadeniz bölgesi bitki örtüsü açısından en
önemli özelliklerinden biride ot toplulukları yönünden zengin olmasıdır.
2) BATI ANADOLU ORMANLARI: Batı Anadolu’da yükselti ve bakının etkisine bağlı
olarak ekolojik özellikleri farklı üç orman topluluğu görülür.
a-Kızılçam ormanları: Kıyı ile 600-800m’ye kadar olan
sahada iğne yapraklı ormanlardır.Sıcaklık isteği fazla olup, kuraklığa
dayanıklıdır.Kızılçam Akdenizde en iyi yetişen ağaçtır.Ege de kıyıdan 600
800m’ye kadar yetişir.Bu ormanlarımız en fazla Ege de yaygındır. Kızılçam
ormanlarının yetiştiği sahalarda makiler yaygındır.Edremit ,Burhaniye –Havran
arasında ve güney Marmara kıyılarında geniş zeytinlikler vardır.
b-Karaçam Ormanları: Yazı,serin ve güneşli, kışı karlı olan ortamlarda
yetişir.Bu nedenle; yüksek dağlık alanlarda Dursunbey, Demirci,Uşak, ve Kütahya çevresi, Bozdağlar, Aydın ve
menteşe dağlarında karaçam ormanları geniş yer tutar. Kaz dağında da çok geniş sahalar kaplar. (Kozak /Bergama) ve
Kaçarlı (Aydın) dolaylarındaki kumlu topraklarda Fıstık çamı ormanları yer
alır.
c-Meşe Ormanları: Dağların alt seviyelerinde ve Batı Anadolu
platolarında görülür.
d-Kayın ormanları:Marmara Bölgesi’nde Samanlı, Uludağ, Domaniç Kapıdağı ve Kazdağı’nın
kuzeye bakan yamaçlarında, ayrıca İç Batı And. Şaphane ve Murat Dağının kuzeye
bakan yamaçlarında görülür.Sebebi yazın nemli hava olması.Uludağ’da dikey yönde
birden fazla orman kuşağı bulunur. Uludağ’ın kuzeyinde altta maki ve kestane, üstte meşe, kayın,
köknar ve karaçam bulunurken güneyde, alttan üste doğru, kızılçam, meşe, karaçam ve sarıçam ormanları
görülür.
3) AKDENİZ ORMANLARI
a) Akdeniz kıyı kuşağı ormanları: Kıyıdan, Toros Dağlarının 1000 m ’ye
kadar olan kısmında, kuraklığa dayanıklı Kızılçam
Ormanları yaygındır. Kızılçam, yağışlı yerlerde hızlı büyür; o yüzden
ülkemizin en hızlı büyüyen ormanıdır. Reçinesi fazla olduğu için kolay
yanar. Bu nedenle orman yangınları kızılçam ormanlarında görülür. Köyceğiz gölü çevresinde, gövdesinden yağ
çıkarılan ve kozmetik sanayiinde kullanılan Sığla ağacından oluşan
ormanlar bulunur. Bunlar sadece Türkiye’de yetişir.
b)Akdeniz Dağ Kuşağı Ormanları: Kızılçam orman kuşağının üzerinde
2000m’ye kadar çıkar. Bu sahada karaçam,
sedir ve köknarlardan oluşun iğne yapraklı ormanlar hakim
durumdadır. Akdeniz dağ kuşağında sedir ormanları geniş saha kaplar. Bunlar
doğuda, Maraş (Ahır Dağ) başlar
batıda Denizli’deki Çal dağına kadar
uzanır. Kerestesi çok kıymetlidir. Eskiden sedir ağacından tapınaklar, saraylar
yapılmıştır. Bu nedenle bu ormanlar çok tahrip edilmiştir.
Akdeniz
dağ kuşağının diğer bir ormanını Toros köknarı oluşturur. Doğuda Nur Dağları
ile Burdur’da (Bucak) arasında bulunur. Bunlar güneş ışığını sevmediğinden
kuzey yamaçlarında bulunur.
Karaçam ormanları: Toros dağlarının yüksek kesimlerinde yaygın
durumdadır. Adana’nın kuzeybatısında, Beyşehir gölü çevresinde ve Teke
yarımadasında gür karaçam ormanları görülür.Kerestesi değerli olduğundan
mobilya, kapı ve pencere yapımında kullanılır.
Meşe ormanları: Beyşehir ve Eğirdir gölleri çevresi
ile Nur dağı ve K.Maraş- Pazarcık arasında çok yaygındır. Sadece ülkemizde
görülen Kasnak meşesi, Davras
dağında yetişir. Toros dağlarındaki sedir ve karacam ormanlarının olmadığı
yerlerde Ardıç toplulukları görülür.
Ardıç topluluklarına Taşeli Platosu Göller yöresi Teke yarımadası ve Maraş’ta
görülür.
Nur
dağlarının yüksek kısımlarında, İskenderun körfezine ve kuzeye bakan yamaçlarda
geniş yapraklı kayın, meşe ve gürgen
ormanları görülür. Bu ormanların içinde Karadeniz’e ait, kızılçam, fındık, porsuk, ıhlamur ve akçaağaç bulunur.
4) DOĞU VE İÇ ANADOLU ORMANLARI: Bu bölgelerimizde nispeten kuraklılığa ve soğuğa
dayanıklı ağaçlardan oluşan ormanlar yetişir. Bu ormanlar, gür değil,
seyrektir. Bu bölgelerdeki belli başlı ormanlar meşe, karaçam, ve
ardıçlardan oluşur. İç ve Doğu Anadolu’da meşe ormanları hakimdir.
Doğu Anadolu’da: Gür meşe ormanları Tunceli, Pötürge, Bingöl dolaylarında ve G.Doğu Toroslarda yaygındır. Bu ormanların büyük bölümü, yakacak
odun sağlamak amacıyla kesilmektedir. Bu yüzden meşe ormanları sürekli tahrip
edilmektedir.
İç Anadolu’da: Dağların 1000-2000m’ler arasında özellikle Torosların kuzey yamaçları ile K. Anadolu Dağlarının güney yamaçlarında meşe ormanları görülür. Bu dağların
üst yamaçlarında karaçam, eteklere
doğru ise karaçam ve meşe’den oluşan karışık orman
bulunur. Kuzeyde Akdağ madeni, Erzincan-Refahiye arasındaki dağlarda Sarıçam ormanları yer alır.
Güneydoğu
Toroslarda; Antep Platosu, Mardin(
Mazıdağı) ve Karacadağ dolaylarında meşe
ormanları yaygındır.
Güneydoğu Anadolu Bölgesi Ormanları: Kilis-Gaziantep arasında kızılcam, yabani fıstık ve bunların aşılanmasıyla yetiştirilen Antepfıstığı yer alır. Kilis dolaylarında Zeytin ,Siirt dağlarında
Kızılçam toplulukları vardır.
ORMANLARIN FAYDALARI
1-Odun ve kereste ihtiyacımızı sağlar.
2-Eğimli yamaçlarda erozyonu önler
3-Her türlü dinlenme ihtiyacımıza cevap verir.
4-Yurt savunmasında, çeşitli yönlerden kolaylık sağlar.
5-Yabani ve özellikle av hayvanlarını barındırır.
6-Yağış sularını yer altına toplar,bunlarında kaynaklar halinde çıkmasını
sağlar.
7-Havadaki oksijen ve karbondioksit dengesini sağlar.
Not: Ormanlardan sürekli faydalanmak için
ormancılığın üç temel ilkesi vardır.
a-Ormanların
genişletilmesi
b-Devamlı korunması
c-İşletilmesi
Ormanların faydalarını ona başlık
altında toplarız.
a) DOĞAL DENGEYİ SAĞLAR :
Eğimli sahalarda ormanlar toprağı örgü şeklinde sararak
toprakların aşınmasını önler. Toprak tabakasına saldığı kökleri ile suyun
derinlere sızması için, küçük kanalcıklar oluşturur.Böylece ormanlık sahalara
düşen yağışlar toprağa sızar ve oradan yer altı suyuna, derelere ve kaynaklara
kavuşur.
Ormanların diğer önemli
tarafı,doğadaki besin maddelerinin dolaşımını sağlamasıdır. Toprağa düşen
dal ve yapraklar; bakteriler tarafından organik maddeye dönüşür.Organik madde,
topraktaki bitki besin maddesini artırarak bitki örtüsünün daha iyi gelişmesini
sağlar. Diğer taraftan toprağa karışan organik madde toprakta gözenekli bir
yapı oluşturur.Bu da yağışların toprağa sızmasını sağlar.
b)ORMANLAR
DİNLENDİRİCİ ETKİ YAPAR :
Orman içi mesire yerleri ve milli park
alanları, önemli dinlenme yerleridir. Ülkemizde son yıllarda önemli milli
parklar kurulmuştur.Bunlar;Yozgat
çamlığı, Kaçkar Adana(soğuksu),Kızılcahamam, Kuş Cenneti, Uludağ,Yedigöller,Dilek
yarımadası(Aydın). Spil dağı,
Kızıldağ(Yalvaç), Termosos, Köprülü Kanyon,
Olimpos, Beydağları, Altınbeşik mağarası (Antalya)Kovada (Isparta), Mercan
vadisi, Maçka, Altındere, Hatilla vadisi, Beyşehir,Karagöl, Nemrut Dağı
(Adıyaman), Başkomutanlık (Afyon), Honaz Dağı (Denizli)
c)ODUN,
KERESTE VE BAZI SANAYİ KOLLARINA HAM MADDE SAĞLAR:
Ormanlardan
yakacak odun ve kereste üretilir.Yılda ortalama 6-8 milyon m3
tomruk elde edilir. Bunlar inşaatta, kağıt üretiminde,ambalaj sanayisinde,
maden ocaklarında destek ,PTT ve enerji hatlarında taşınma direği olarak
kullanılır. Ayrıca çamdan elde edilen reçine, kimya sanayiinde, boya yapımında
kullanılır.
Ormanlarımızdan odun ve kereste üretimi orman işletmelerine
yapılır.Odunu büyük bir bölümü yakacak olarak evlerin ısıtılmasında
kullanılınır.Evlerin ısıtılmasında enerjinin beşte biri odundan sağlanır.
Ormanlarımızı., korunan ormanlar ve verimli parklar hariç
işletmemiz gereklidir. Ormanlarımız, orman içinde ve orman kenarında yaşayan
köylülerimizin önemli gelir kaynağıdır. Köylerimizin üçte ikisi orman içinde ve
kenarında kurulmuştur.Nüfusumuzun onda biri ormanlardan yararlanmaktadır.Bu
yönü ile de ormanlarımız vatandaşlarımıza iş temin eden doğal kaynaktır.
MAKİLER
Karadeniz bölgesinde ormanların tahrip edildiği kıyı
kuşağında oluşan çalıklara psodomaki
(yalancı çalılık )denilir.Akdeniz de ise kızılçam ormanları altında
yetişen çalılar,orman tahribi sonucu,hızla yayılarak geniş sahaları kaplar.Buna
Maki denir.
PSODOMAKİLER:
Karadenizin kıyısından itibaren
birkaç yüz metreye kadar çalı kuşağı vardır.Bu kuşakta Doğuda Trabzon dan Batı
Trakya’ya kadar uzanan, kıyıda Akdeniz bitki türlerinden defne, kızılçam, akçakesme,sandal,melengiç,yabani,zeytin,funda yetişir.Güney Marmara kıyılarında
benzer çalılıklar görülür.
MAKİLER
(AKDENİZ ÇALILARI):
Makiler kızılçam ormanlarının altında ormanların tahrip
edilmesiyle ortaya çıkarlar Makilerin çoğu kök ve dal sürgünleri ile gelişme
gösterdiğinden hızlı yayılma gösterir.Bölge de makiyi oluşturan çalılar
şunlardır; Kermez meşesi, sandal,
kocayemiş, keçiboynuzu, defne, mersin, yabani zeytin, sakız, zakkum ve
akçakesmedir dir. Bunlar kışın yapraklarını dökmezler, devamlı yeşildirler.
Maki türlerinden en yaygın olanı yapraklarının kenarı dikenli
kermez meşesi dir. Bu meşe Akdeniz
ikliminin tipik belirticisidir. Kermez meşelerinin sürgünlerini keçiler
yemektedir. Bu yüzden meşeler bodur çalı şeklinde kalmaktadır.Dere
kenarlarındaki nemli sahalarda ise zakkum,
katır tırnağı, hayıt ile mersin ağaççıkları bir araya gelerek ayrı topluluk
oluşturmaktadır.
İç ve Doğu Anadolu’daki çalı toplulukları ormanların tahrip
edildiği alanlarda görülür. Özellikle karaçam ve meşenin tahrip edildiği
alanlarda ladin, ardıç, geyikdikeni, kuşburnu, yabani armut,badem yer alır.
BODUR ÇALI (GARİG):
Akdeniz bölgesinde dikenli diz boyu yüksekliğinde bulunan
bitki topluluğuna GARİG veya FRİGANA denir.Garigler, maki ve kızılçamların
tahrip edildiği alanlarda ve terkedilmiş tarlalarda görülür.Tohumları rüzgarla
kolay taşındığından yayılma yeteneği fazladır. Garigleri oluşturan bitkiler abdest bozan, diken çalısı, ladin, nane,
funda ve yasemindir. Gariglerin görüldüğü yerler; Akdeniz’de Mut havzası, Ege’de Çeşme,
Karaburun’un batısı, Yamanlar Dağı (İzmir), Dumanlı dağ çevresi, Bodrum,
Bergama dır.
BOZKIRLAR:
Yazın kuruyarak, sapsarı kesilen kuraklığa dayanıklı
ilkbaharda yetişen ot topluluklarına bozkır denir.Üç ana guruba ayrılır.
1)Doğal
Bozkırlar: İç
Anadolu da Konya ovası Tuz gölü çevresi ile Ankara’nın güneyine kadar olan
sahalarda,G.Doğu Anadolu’nun
ovalarında ve platoların da görülür.D.Anadolu da 2000’ m deki ova ve havzalardaki
yerlerde yaygındır.Bu sahalarda yağış az olduğundan ağaç yetişmez Bozkırı
oluşturan otlar nisanda yeşerir, mayıs da çiçek açar ve tohum bağlar,yaz
mevsiminde sararır. Bozkırlar Doğu Anadolu da mayıs da yeşerir,temmuzda
sararır. Bozkır alanları ülkemizin
buğday ambarı durumundadır.
Bozkırları oluşturan ot türleri;geven, koyun yumağı, kekik tavşan otu,
kılıç otu, gelincik, çayır, peygamber
çiçeği. İç Anadolu da bozkırlar çeşitli sebeplerden dolayı bozulmuştur.
Doğu Anadolu’nun ova ve havzalarında da bozkır bitkileri yaygındır.
2)Uzun Boylu Bozkırlar:
Özellikle Doğu Anadolu da doğal bozkırlara göre daha uzun otsu türler
yetişir.Bu bozkıra Dağ bozkırı
denir.Bu kuşakta civan perçemi, kekik, koyun
yumağı yavşan, çoban yastığı görülür.
3)Antropojen Bozkırlar:Güneydoğu
Doğu ve İç Anadolu da ormanların tahrip edildiği alanlarda bozkır bitkilerinin
yerleşmesi ile oluşmuş bozkırlardır.Böyle sahalara insan eliyle oluşmuş
bozkırlarda denir.Su istekleri az olan otsu türler ormanların tahrip edildiği
bu alanları kaplar. Antropojen bozkırlarda erken otlatma, otların gelişmemesine
neden olur. Bu otların yerinde dikenli ve acı otlar yetişir. Bu yüzden hayvanlar yeterince beslenemez.
YÜKSEK DAĞ
ÇAYIRLARI :
Yazların
kısa ve yağışlı geçtiği sahalarda uzun boylu dağ çayırları yetişir. Bunlar Sarıkamış,
Kars ve Çıldır çevresinde yaygındır. Buralarda sıcaklık az olduğundan çayırlar
uzun sürede humusa dönüşür. Bu yüzden toprak organik madde bakımından
zenginleşir. Dağ çayırları, büyük baş hayvanların doğal otlaklarıdır. K.Anadolu
Dağları ile Toros’ ların yüksek kesimlerinde yüksek çayırlar görülür. Bu
sahalar, yayla hayvancılığı yönünden önemlidir. Toroslardaki dağ çayırları
aşırı otlanma sonunda önemli ölçüde bozulmuştur, bölgeye has bitkilerin bir
bölümü ortadan kalkmıştır. İç Anadolu bazı dikenli otlar ve bozkır bitkileri bu
alana yayılmıştır.
TÜRKİYE DE AĞAÇLANDIRMA ÇALIŞMALARI
VE AĞAÇLANDIRMANIN ÖNEMİ:
Ülkemizin en az yarısının,ekolojik
açıdan ormanla kaplı olması gerekmektedir. Şu anda sadece % 26 sı ormandır. Ormanlarımızın üçte birinden odun ve
kereste üretimi yapılır. Gerisi verimsizdir. Buna göre ülkemizin dörtte birinin
ağaçlandırılması gerekmektedir. Son yıllarda orman bakanlığınca, ağaçlandırma
çalışmalarının başarılı olması için “Ağaçlandırma
ve erozyon genel müdürlüğü”kurulmuştur. Ağaçlandırma yapılacak sahada bazı
zorluklar bulunur. Bunların başında halkın eğitimsizliği ve
bilinçsizliğidir.Buna yönelik eğitici çalışmalar yapılmaktadır. Ülkemizin
doğasının korunması için TEMA gibi, Türkiye tabiatını koruma derneği, Türkiye
çevre vakfı gibi vakıf ve dernekler kurulmuştur.
Orman bakanlığı,ağaçlandırma
kapsamında vatandaşlara ağaç fidanı dağıtmakta ve bunların nasıl dikileceğini
anlatmaktadır. Ayrıca hatıra ormanı kurmak ve yeşil kuşak oluşturmak macıyla
orman oluşturulmaktadır.
Ağaçlandırma çalışmaları aynı
zamanda istihdamı artırmaktadır. Hayvan otlatılmayan ormanlar doğal yoldan
gençleşmekte ve yayılmaktadır. Başarılı ağaçlandırma çalışması yapıldığı
takdirde;
1-
Barajların dolması gecikir
2- Taşkınlar önlenir.
3-
Daha fazla su yer altına gider,kaynak
sularımız daha fazla beslenir.
TÜRKİYE TOPARAKLARININ OLUŞUMU:
TOPRAK: Çeşitli
kayaların fiziksel ve kimyasal ayrışma olayları sonucunda meydana gelir.Toprak
bitkilerin besin kaynağıdır.
HORİZONLAŞMA:
Kayaların
üzerinde ayrışma ile bir kat oluşur. Bu katta, kayalardaki besinler bitkiler
tarafından alınır. Böylece bu katta mantarlar, bakteriler yavaş yavaş çoğalır.
Bitki artıklarının ayrışmasıyla toprak besin maddeleri yönünden zenginleşir.
Daha sonra çözülmüş üst kattan alta doğru yağış suları besin maddelerini
taşımaya başlar. Bu olaya horizonlaşma denir.
-Toprağın üst katı (A Horizonu), organik madde yüzünden zengin ve
genellikle koyu renklidir.
-Alt katta (B Horizonu), üstten gelen karbonatlı bileşikler ve
kil birikir. Bu nedenle alt kat kil, karbonatlar ve kireç yönünden zenginleşir.
Ancak bol yağış olan bölgelerde fazla yıkanmadan dolayı bu tür maddeler
birikmez. Böylece renk, fiziksel ve kimyasal özellikleri farklı toprak katları
oluşur.
Ülkemiz toprak çeşitleri yönünden dünyanın en zengin ülkeleri
arasındadır.Türkiye topraklarının oluşumunu etkileyen faktörler çok çeşitlidir.
Bunlar iklim, bitki örtüsü, ana materyal,
zaman, yeryüzü şekilleridir.
Türkiye de görülen iklim çeşitlerine bağlı olarak çok çeşitli toprak türleri
oluşmuştur.Eğimli arazilerdeki aşınma ve taşınma da delta ovalarında ve
yamaçlarda alüvyal ovaların oluşmasını sağlamıştır. Türkiye de çöl, laterit ve
tundra toprakları dışında hemen bütün
toprak çeşitleri bulunur.
A- TOPRAKLARIN OLUŞUMU:
1-İKLİM:
Toprakların
oluşumunda etkili olan iklim faktörleri yağış ve sıcaklıktır.Sıcaklık ve yağış
toprak oluşumunu etkileyen en önemli faktörlerdir.
a)Karadeniz
İklimi: Bu
iklimde yağışın bol olması toprağın yıkanmasında etkili olmaktadır.Topraktaki
humus gibi bitkileri besleyen maddeler yıkanmayla taşınır. Onların yerini
hidrojen katyonu alır. Yaz yağışına bağlı olarak kimyasal ayrışma devam eder.
Bu nedenle Karadeniz bölgesindeki toprakların kalınlığı fazladır.Karadeniz
bölgesinde yaprağını döken orman ve ağaçlardan düşen maddeler ayrışarak
topraktaki organik maddelerin artmasına neden olur. Hem de koyu renk almasını
sağlar.
b)Akdeniz
iklimi:
Sıcaklığın yüksek ve yağışın yeterli olması toprağın
oksitlenmesini artırmaktadır.Demirin fazla oksitlenmesi, toprağın kırmızı renk almasına yol açar. Kireç taşlarının bulunduğu
sahalarda toprak daha çabuk kızıllaşır. Bu yüzden Akdeniz ikliminin etkili
olduğu yerlerde Terra Rossa’ lar olmuştur. Akdeniz bölgesi sıcak olduğundan
organik maddeler çabuk ayrışır.bir kısmı yağış suları ile taşınır. Bu
nedenle Karadeniz göre humus yönünden zengin değildir.
c)Karasal iklim : Bu tür
bölgelerde yazın kuraklık, kışın da don olayı ayrışmayı engeller. Toprak
oluşumunu sağlayan ayrışma ilkbahar ve son baharda oluşurYağış azlığından
dolayı kireçli maddeler altta birikir. İç Anadolu da kahverengi ve kestane
renklik topraklar oluşmuştur. Güney Doğu Anadolu sıcaklık fazla olduğundan
kurtlanma artmıştır.ve topraklar kırmızı renk almıştır. Doğu Anadolu da yüksek çayırları toprağın organik madde
yönünden zengin olmasını sağlamış ve kara toprakları oluşturmuştur.
2-
BİTKİ ÖRTÜSÜ:
Bitki Örtüsü;
a-
Eğitim sahalardaki toprakları tüter.
b- Topraktaki besin maddesini artırır.
c- Ana materyalinin ayrışmasını iletir.
ÜLKEMİZDEKİ BELLİ BAŞLI
BİTKİ TOPLULUKLARININ ETKİSİ ŞÖYLEDİR;
1- Yıldız dağ ve Kuzey Anadolu Dağı
kuzeyindeki ormanlar ham toprakları tutar.hane topraktaki organik madde
miktarını artırır.
2- Güney Marmara Ege ve Akdeniz bölgelerinin
alt kısımlarında sıcaklığın fazlalığından ayrışma kısa sürede olduğundan toprak
organik madde yönünden fakirdir. Üst kanunlarda biraz daha fazladır.
3- İç Güney Doğu Anadolu alçak kesimlerinde
organik madde az olduğu için topraklar nüfus yönünden fakirdir.
4- Sıcaklığın düşük olduğu kuzey Doğu
Anadolu platolarında ve Karadeniz dağlarının yüksek kesimlerinde uzun boylu
otların bulunması, toprağın zenginleşmesini sağlar.
Bitki örtüsünün olmadığı
yerlerde toprak oluşumu çok zordur. Hem organik madde azdır,hem de organizmalar
yoktur. Toprak oluşumunun sürekli devam etmesi ve besin maddeleri dolaşımının
sağlanması için toprağın devamlı bitki örtüsü ile kaplı olması
gerekmektedir.
3)
YERYÜZÜ ŞEKİLLERİ: Eğim, yükselti, bakı gibi faktörler aynı bölge ve yörede farklı toprak
tiplerinin oluşmasına neden olmaktadır.
Eğim: Eğimli araziler suyun tutulmasını ve
bitkilerin yetişmesini güçleştirir ve toprakların aşınmasını kolaylaştırır.
Aşmanın şiddetli olduğu kesimler toprak örtüsü yönünden yoksundur.
Yükselti: Kuzey ve
Güneyde uzanan dağların yükseklerinde sıcaklık yavaş yavaş azalır.Yağış
artar.Dikey yönde farklı özellikte olan topraklar görülür. Örnek:Torosların
güney yamaçlarında 1000 m’ye kadar kırmızı
topraklar, daha yükseklerde kırmızımsı
kahverengi topraklar ve orman sınırının
üstünde koyu renkli çayır toprakları
görülür. Kuzeyde ise, alt katta
kestane renkli bozkır toprakları üst üste ise kahverengi orman top yer alır.İç Anadolu da
alçaklarda boz renkli bozkır toprakların yükseklerde kahverengi ve kestane
renkli topraklara geçilir. Doğu Anadolu kara topraklar görülür.
Bakı: Dağların kuzey ve güney yamaçlarında yağış ve sıcaklık şartları
farklıdır.Bu yüzden topraklarda farklıdır. Torosların güney yamaçlarında
kırmızı topraklar yer alırken kuzeyde,
kireçli kahverengi ormanların
toprakları yer alır.
Suyun sızma durumu:
Toprak oluşumu için suyun
topraktan sızması gerekir.Su toprakta sızmaz,birikirse toprak doygun hale
gelir.Böylece toprak havalanamaz ve bitki kökleri solunum yapamaz Atta tuzlu ve
alkollü bileşikler çözünerek dışarı çıkar, suyun buharlaşması ile tuzlu ve
alkollü maddeler toprak yüzeyinde birikir. Örnek
Konya, Iğdır ve Erzurum da bu yolla
çorak topraklar oluşmuştur. Deltaların denize uzak kesimlerinde göl
kenarlarında su uzun zaman toprakta kalır. Bataklıklarda sarıkamış gibi
bitkiler suyun tabanında birikerek organik topraklar oluşturur.
4)ANA
MATERYALİN ETKİLERİ:
Toprağın altında bulunan her
türlü kayaya veya depoya ana materyal
denir.Toprağın rengini fiziksel ve kimyasal özelliklerini büyük ölçüde ana
materyal etkiler. Örnek: Granit,gnays ve volkanik kumlar ayrıştığında kumlu
killi tortullar ayrıştığında kumlu,
killi tortullar ayrıştığında killi
topraklar oluşur.Örnek Ege de genç bazalt lavlarının bulunduğu sahalarda
koyu renkli topraklar görülür. Buna karşılık düz alanlarda kırmızı renkli
topraklar görülür.Killi ve kireçli arazilerin yaygın olduğu İç Anadolu Ege ve
Doğu Anadolu’nun çöküntü sahalarında kireç miktarı fazla koyu renkli rendzina toprakları yer alır.
5)ZAMAN
ETKİSİ:
Toprağın oluşması için binlerce
yıllık bir zaman geçmesi gerekir.Zaman etkisi ile toprak oluşumu arasındaki
ilişkileri genç volkan sahaları ile delta alanları açıkça gösterir. Örnek: Kula
da yaşlı bazalt lavları üzerinde 50 cm’lik toprak oluşmuşken, genç bazaltlar üzerinde
toprak oluşmamıştır. Deltalarda eski alüvyonlarda 5-10 cm toprak oluşmuşken
sürekli alüvyon birikmesinin olduğu alanlarda toprak oluşmamıştır. Sürekli
aşınmanın olduğu sahalarda toprak oluşmamaktadır. Çünkü aşınma zaman faktörünü
ortadan kaldırır. Bu yüzden dağlık alanlarda ana materyalin etkisini yansıtan
sığ,taşlı ve çakıllı topraklar yaygındır.
TOPRAK TİPLERİ:
1)YERLİ
TOPRAKLAR: Ülkemizde yerli topraklar ikiye ayrılır.
a)İklimin
etkili olduğu yerli topraklar: iklimin etkisine bağlı olarak oluşan bu topraklara aynı
zamanda zonal veya klimatik
topraklar da denir.Buralardaki toprakların A ve B katları bulunan yerinde
oluşmuş topraklar;İç Anadolu,
Güneydoğu ve Doğu Anadolu’nun ovaları
ile Karadeniz ve Akdeniz bölgelerinde
gür orman altında görülür.
A-TERRA
–ROSSALAR-(KIRMIZI-TOPRAKLAR):
Bu
topraklar, Akdeniz ikliminin hüküm sürdüğü bölgelerimizde görülür.Her türlü
kaya üzerinde gelişmişlerdir.Ancak bu topraklar; çoğunlukla kireç taşlarının
olduğu alanlarda daha yaygındır. Toprak düz sahalarda kireç taşlarının üzerinde
eğimli sahalarda kireç taşlarının çatlakları ve tabaka yüzeyleri boyunca
oluşmuştur.Kırmızı Akdeniz toprakları Toroslardaki karstik ovaların tabanlarında
görülür.Güney Doğu Anadolu da kırmızı topraklar görülür. Kırmızı Akdeniz
toprakları her türlü tarım ürünün yetişmesine uygundur. Toprağın verimi gübre
verildiği takdirde artar.
B-ORMAN
TOPRAKLARI:
Bu topraklar
Karadeniz in büyük bir bölümünde, İç Anadolu’nun yüksek kesimlerinde, Yıldız
dağlarında, İç batı Ege’de, Güneydoğu Toroslar da yaygındır. Organik madde
yönünden çok zengindir ve koyudur. İkiye ayrılır.
1-Kireçsiz Orman
Toprakları: Kuzey Anadolu ve Yıldız Dağlarının fazla yağış alan kuzey
yamaçları ile dağların yüksek kesimlerinde fazla yıkanmadan dolayı topraktaki
maddeler uzaklaşır, verimsizleşir.
2-Kireçli Orman Toprakları:
Kuzey Anadolu Dağ kuşağının güneye bakan yamaçlarında ve iç bölgelerdeki meşe
ormanlarının altında görülür. Bu sahalarda yağış az olduğu için üst kattan
taşınan karbonatlar altta birikmiştir. Genel
olarak orman toprakları tarım yapmaya uygun olmayıp, ormanların yetişmesine
elverişlidir. Bu topraklar üzerinde açılan tarlalardan ancak bir kaç yıl iyi
verim alınır. Daha sonra toprağın verimi düşer. Orman tahrip olmuştur.
C-BOZKIR VE
ÇAYIR TOPRAKLARI:
İç Anadolu, Güney Doğu ve Doğu Anadolu ovalarında bozkırların
altında kahverengi topraklar
bulunur.Buna karşılık Doğu Anadolu’nun yüksek kesimlerinde humus yönünden
zengin toprak vardır
.Bu topraklar:
1-Kahverengi
bozkır toprakları: Bunlar İç
Anadolu ve Doğu Anadolu’nun alçak kesimlerinde bozkır altında gelişmiştir.
Yağış az olduğundan toprağın altında kireç birikimi vardır. Bu topraklarda tahıl tarımı yapılır.
2-Kestane
renkli topraklar:
Yağışın fazla olduğu İç Anadolu, İç Batı An.ve D.Anadolu’nun platolarında
yaygındır. Bu toprakların üzerinde uzun
otlar ve meşeler bulunur.Üst toprak verimlidir.Bu topraklarda da tahıl tarımı yapılır.
3-Çernozyomlar(Kara
topraklar):Erzurum-Kars platosunda bazalt ve
killi araziler üzerinde gelişmiştir.Özellikle Sarıkamış,Kars ve Göle dolaylarında. Buradaki uzun boylu otlar
yeterince ayrışmadığından üst toprakta birikerek toprağın koyu renk almasına
neden olur. Çernezyom üzerinde yetişen otların verimi yüksektir.Hayvancılık
gelişmiştir.Tahıl tarımı yapılır.Bununla beraber tarlalar otlak olarak
kullanılmaya daha elverişlidir.
4-Yüksek
Dağlardaki çayır toprakları: Bu
topraklar D.Karadeniz dağları ile D.Anadolu’nun Yüksek platolarında ve Hakkari
dağlarında yaygındır. Organik madde bakımından zengindir.
b-Ana Materyalin
Etkili Olduğu Yerli Topraklar:
Bitki örtüsünün zayıf olduğu eğimli
yamaçlarda toprak aşınır, geriye sığ bir toprak tabakası kalır. Bu toprakların
özelliğini ana madde etkiler. Ana materyalin etkisini yansıtan bu topraklara intrazonal topraklar denir. Bu toprak;
1-Kumlu
Topraklar: Karadeniz
de kumtaşlarının bulunduğu araziler üzerinde bulunan bu topraklar, özellikle Bolu, Samsun ve Bartın arasında
görülür.Ayrıca Isparta(Gölcük) İç An.
Ürgüp-Nevşehir arasında Doğu An.
Sarıkamış, İzmir(Foça) ve Kızılcahamam dolaylarında görülür. Su
geçirgenliği fazla,
havalanması
iyi,verimsizdir. Tahıl tarımı alışındaki bazı bitkilerin yetişmesi için gereklidir. Örnek: İç Anadolu’da. üzüm ve patates, Isparta da gül,kumlu topraklarda iyi yetişir.
Granit, gnays, mikaşist, trakit ve kuvarsit, kayalarının çözünmesiyle kumlu
topraklar oluşmuştur .Ör: D.Karadeniz dağ, G.D.Toroslarda,Yıldız da.
2- Killi ve
Kireçli Topraklar: Genellikle İç
Anadolu, İç batı An ve D.Anadolu çöküntü havzalarında kireç taşının ayrışmasıyla
oluşur. İki gruba ayrılır.
a)Vertisoller: Muş, Altınbaşak
ovalarında, Ergene havzasında, Bursa – Karacabey arasında,Menemen ovasında ve Konya da görülür. Killi
topraklardır. Bu yüzden, yazın kuruduğunda çatlaklar oluşur. Kışın suya doygun
hale gelince çatlakların altında oluşan topraklar yüzeye çıkar. Bu topraklara dönen toprak anlamına gelen vertisol
denmiştir. Anadolu da bu topraklara taş
doğuran topraklar denir. Toprağın üst kısmı organik madde bakımdan
zengindir.Altta kireç birikimi vardır. Sürülmesi zordur.
b)Rendzinalar: Bu topraklar killi ve kireçli göl
tortuları veya yumuşak kireç taşlarının bulunduğu sahalarda oluşmuştur. Koyu
renkli rendzinaların içinde kireç taşları da bulunur. Toprak, besin maddeleri
yönünden zengindir. Bu topraklarda tahıl yetiştiren eğimli sahalarda yer yer
ormanlar yetişir. İç Anadolu Trakya Ege
ve D.Anadolu da yaygındır.
3-Çorak (tuzlu ve
Alkali)Topraklar:
Deniz suyu ile
tuzlu taban suyu etkisinde kalan
sahalarda ve içinde tuzlu veya alkollü madde bulunduran tortul arazilerde
görülür. Konya havzasında Ak göl ve Çumra’nın kuzeyinde çorak topraklar vardır.
Taban suyunda bulunan sülfat ve klorürler yüzeye çıkarak birikir. Toprak
yüzeyinde kümeler oluşur. Bu topraklar havanın nemini alarak yazın bile ıslak
yüzey oluşturur. Erzurum ovasında, Küçük Menderes deltasında
ince tuz tabakası ile kaplı topraklar oluşur. Oltu, Kağızman-Iğdır arasında,ispir
ve Şebinkarahisar civarında da çorak topraklar bulunur. Bu tür toprakların
tarımsal değeri yoktur.
TAŞINMIŞ TOPRAKLAR:
Akarsu,rüzgar,buzul gibi dış kuvvetleri aşındırarak taşıdığı
materyallerin birikmesiyle oluşan topraklara denir. Bu gruba giren topraklar
şunlardır.
1-Alüvyal topraklar: Bu tür topraklar; delta ovalarında ve akarsuların
oluşturduğu çöküntü ovalarında yaygındır. Akarsular taşıdığı
malzemeleri geniş sahalara yayar ve biriktirir.Malzemelerin boyutuna göre alüvyon topraklarda; kumlu, killi
bazende kumlu- killi katlar bulunur. Sürekli birikmenin olduğu alüvyon
topraklarda horizonlaşma görülmez. Buna karşılık taşkınların olduğu kenar
kısımlarda sığ topraklar
vardır.Örnek:Bafra ve Çarşamba
ovalarının güneyinde alüvyon üzerinde gelişmiş topraklar vardır.
Muş ve Erzurum ovalarında özellikle taban suyunun yüksek
olduğu yerlerde ve delta ovalarının altında uzun süre su altında kalan sulu alüvyal
topraklara rastlanır. Alüvyal topraklar; mil ve kumdan oluştuğu için kolay
işlenir. Verimli topraklardır. Karadeniz delta ovalarında sebze, meyve ve
akarsu kenarlarında çeltik, Ege ve Akdeniz deltalarında sebzecilik, meyvecilik
ve seracılık yapılır. Çukurova da iklimin etkisinden dolayı yılda birden fazla
ürün alınır.
2-Yamaç Toprakları: Dağ yamaçlarından taşınan maddeler
yamaçların eteklerinde birikir. Bu biriken toprakta yamaç deposu, bu depoların
üzerindeki topraklara yamaç toprakları denir.Bu toprakların fiziksel ve
kimyasal özelliklerini yamaçtan gelen malzemenin özelliklerini etkilemektedir.
Yamaç depolarındaki kaba malzemeler yamaçta sellerin oluştuğunu, ince
malzemeler doğal dengenin bozulmadığını gösterir. Yamaç toprakların dağ
kuşaklarımızın etekleri boyunca yer yer görülür. Bunlar, Toros Dağ., Akdeniz eteklerinde, Ege’ de Bozdağlar
ve Aydın Dağlarının eteklerinde depolar ve yamaç toprakları bulunur.Bu
topraklar
üzerinde;ormanlar,üzüm bağları ve meyve bahçeleri görülmektedirEge’ deki
zeytin, incir ağaçları ve tütün tarlaları ile Toroslardaki turunçgillerin bir
bölümü bu topraklar üzerinde yetişmektedir.