sponsorlu reklam Admatic -sponsor

HALK EDEBİYATI ŞİİRİ ÖRNEKLERİ

HALK EDEBİYATI ŞİİRİ ÖRNEKLERİ, ŞİİR ÖRNEKLERİ, HALK ŞİİRİNE ÖRNEKLER, AŞIK HALK ŞİİRİ ÖRNEĞİ, HALK EDEBİYATI ŞİİRİ ÖRNEKLERİ,




derskonum.com'un değerli akademisyen-öğretmen-öğrenci-edebiyat sever takipçileri.


Derskonum.com olarak her dönem olduğu gibi yeni dönemde de sizler için kitap cevapları, konu anlatımı, pdf ders notları ile her zaman yanınızdayız..



Bu sayfamızda siz değerli takipçilerimiz için HALK EDEBİYATI ŞİİRİ ÖRNEKLERİ üzerine bir paylaşım yazacağız. 

Siz de eğer bize ve tüm eğitim camiasına yardımcı olmak adına hazırladığınız yazılıları-notları-soruları-videoları paylaşmak isterseniz mail adresinden bize ulaşabilirsiniz.

İyi çalışmalar..

doğru konum= derskonum

Destek olmak için lütfen LİNK paylaşınız.



HALK EDEBİYATI ŞİİRİ ÖRNEKLERİ

Halk Edebiyatı Şiirleri


HALK ŞİİRİ ÖRNEKLERİ İNCELEME-HALK ŞİİRİ İNCELEMELERİ İÇİN TIKLAAA


KÖROĞLU’NUN ŞİİRLERİ:

BAĞDAT'A SEFER EDENLER
Bağdat'a sefer edenler
Hoylu'm nic'oldu gelmedi
Turna teline gidenler
Hoylu'm nic'oldu gelmedi

Bağdat'a sefer eyledim
Hoylu'm da kaldı gelmedi
Acem ile ceng eyledim
Hoylu'm da kaldı gelmedi

Düğünü bozup gidenler
Badeyi süzüp gidenler
Acem ile ceng edenler
Hoylu'm nic'oldu gelmedi

N'olsam koç Köğoğlu n'olsam
Hoylu'yu düşümde görsem
N'olaydı da ben de ölsem
Hoylu'm da kaldı gelmedi



KARACAOĞLAN'IN ŞİİRLERİ:

ALA GÖZLERİNİ SEVDİĞİM DİLBER

Ala gözlerini sevdiğim dilber
Göster cemalini görmeye geldim
Şeftalini derde derman dediler
Gerçek mi sevdiğim sormaya geldim

Gündüz hayallerim gece düşlerim
Uyandıkça ağlamaya başlarım
Sevdiğim üstünde uçan kuşların
Tutup kanatların kırmaya geldim

Senin aşkların gülmez dediler
Ağlayıp yaşını silmez dediler
Seni bir kez saran ölmez dediler
Gerçek mi efendim sormaya geldim

Senin işin yiyip içmek dediler
Yaren ile konup göçmek dediler
Göğsün cennet koynun uçmak dediler
Hak nasip ederse görmeye geldim

Mail oldum senin ince beline
Canım kurban olsun tatlı diline
Aşık olup senin hüsnün bağına
Kırmızı güllerin dermeye geldim

Karac'oğlan der ki işin doğrusu
Gokte melek yerde huma yavrusu
Söyleyim ben sana sözün doğrusu
Soyunup koynuna girmeye geldim



ALA GÖZLÜM BEN BU İLDEN GİDERSEM

Ala gözlüm ben bu ilden gidersem
Zülfü perişanım kal melil melil
Kerem et aklından çıkarma beni
Ağla gözyaşını sil melil melil

Yeğin ey sevdiğim sen seni düzet
Karayi bağla da beyazı çöz at
Doldur ver badeyi bir daha uzat
Ayrılık şerbetin ver melil melil

Elvan çiçeklerden sokma başına
Kudret kalemini çekme kaşına
Beni unutursan doyma yaşına
Gez benim aşkımla yar melil melil

Karac'oğlan der ki olup ölünce
Bende güzel sevdim kendi halimce
Varıp gurbet ele vasıl olunca
Dostlardan haberim al melil melil




KAYIKÇI KUL MUSTA FA 'NIN ŞİİRİ

ARZIHÂL EYLESEM ETTİĞİN CEVRİ

Arzıhâl eylesem ettiğin cevri 
Muhabbet arzolur yüze gelince 
Âşık öldürmekte akranın yoktur 
Bir dem işve ile nâza gelince 

Kaşların çatarsın gözün süzersin 
Her bakışta ciğerciğim üzersin 
Yâdlar ile yiyip içip gezersin 
İstiğnâ satarsın bize gelince 

Kaşların yay olmuş kirpikler oktur 
Korkarım sevdiğim âşıkın çoktur 
Peyitaht altında akranın yoktur 
Keman kaşın ile göze gelince 

Sen de mi öğrendin cefâ kılmayı 
Hançer alıp dertli sînem delmeyi 
Tenezzül etmesin bize gelmeyi 
Ya koçulur musun size gelince 

Kul Mustafa eydür bekler yolunu 
Rakipler de dermiş gonca gülünü 
Yâd eller de koçmuş ince belini 
Ya koçulmam derdin söze gelince



GEVHERÎ'NİN ŞİİRİ:

AH ELİNDEN ZÜLF-İ KEMENDİM BENİM

Ah elinden zülf-i kemendim benim 
Müjen urdu sinem yaralandı gel 
Güzel başın içün ağlatma beni 
Dilber gam başımdan aralandı gel 

Gamdan hasar oldu mekanım yurdum 
İşidüp avazım dinlemez virdim 
Bir değil beş değil on değil derdim 
Yaralar baş verdi sıralandı gel 

Aceb gafil midir gelür mü Leyla 
Bu gam bu kasavet kalur mu böyle 
Çok tuz ekmek yedik gel helal eyle 
Bu garibin gönlü zarelendi gel 

Gevheri yar gelür haftada ayda 
Sevüp ayrılması vermeyor fayda 
Başım yastıktadır gözlerim yolda 
Gözümün beyazı karalandı gel



ÂŞIK ÖMER'İN ŞİİRİ:

BUGÜN BEN BİR GÜZEL GÖRDÜM

Bugün ben bir güzel gördüm 
Yeşiller giymiş ağ üzre 
Aklımı başımdan aldı 
Durabilmem ayağ üzre

Beni mest eden câmıdır 
Gonçe gülün eyyâmıdır 
Her biri bir harâmidir 
Kirpikleri kapağ üzre 

Mah cemaline bakılur 
Ben kulun yanup yakılur 
Söyledikçe bal dökülür 
Leblerinden dudağ üzre 

Cemâl ü hüsnü âlişan 
Ol Yusuf’tan almış nişan 
Siyah zülüfler perişan 
Dökülmüş al yanağ üzre 

Aşık Ömer geldi ise 
Hak inayet kıldı ise 
Ferhad dağı deldi ise 
Ben koyam dağı dağ üzre




DADALOĞLU'NUN ŞİİRLERİ:

ASLIMI SORARSAN AVŞAR SOYUNDAN

Aslımı sorarsan Avşar soyundan
Ayrı düştüm aşiretten beyimden
Pınarbaşı'ndan da beş yüz evinen
Çıkıp da cana kıyanlardanım

Çekerim çileyi böyl'olsun bugün
Alırım mı sandın şol Kozan Dağın
Biz bir kurt idik de Bozoklu köyün
Ürkütüp sürüsün yiyenlerdenim

Dadaloğlum der de böyle olmazdım
Gördüğüm günlerin birini görmezdim
Kavga kızışınca geri durmazdım
Meydanda kardaşa kıyanlardanım

HER SABAH HER SABAH SEYRAN GEZERKEN

Her sabah, her sabah seyran gezerken
Iras geldim selvi boylu fidana
Top top olmuş kirpikleri bölünmüş
Hoş benzettim samur kaşlar kemanaR

Al yanağın elmas m'ola kar m'ola
Capraz vurmuş düğmeleri dar m'ola
Acep mislin şu cihanda var m'ola
İnsem gitsem Hindistan'a Yemen'e

Eliftir kirpiği İra'dır kaşı
Bu güzellik sana Mevla bağışı
Arasam cihanda bulunmaz eşi
Hiç mislin gelmemiş devr-i zamana

Dadaloğlum der de, hûbların hası
Ferhat'ın Şirin'i Mecnun Leyla'sı
Aklım eğlencesi gönlüm yaylasi
Bir yel esti başımdaki dumana





ERZURUMLU EMRAH'IN ŞİİRİ:

BİR NAZENİN BANA GEL GEL EYLEDİ

Bir nazenin bana gel gel eyledi 
Varmasam incinir varsam incinir 
Beyaz gerdanından ince belinden 
Sarmasam incinir sarsam incinir 

Kaşına çekilmiş kudret kalemi 
Görmemiş dünyada derd ü elemi 
Her sabah her akşam verir selamı 
Almasam incinir alsam incinir 

Gene görünüyor yarin illeri 
Başımızda esen sevda yelleri 
Yarin bahçesinde gonca gülleri 
Dermesem incinir dersem incinir 

Nereden nereye sevmişim yari 
Ateşi komuyor yakıyor beni 
Aşık Emrah sever böyle bir canı 
Sevmesem incinir sevsem incinir




SEYRANİ'NİN ŞİİRİ:

AĞLAR GEZERİM

Aşkın Derdine Düşeli 
Mecnunum Dağlar Gezerim 
Katram Kaynayıp Coşalı 
Sel Oldum, Çağlar Gezerim 

Pîr Eşiğin Bildim 
Kabe Hatası Var İse Tövbe 
Derd İle Erdim Eyyüb'e 
Yaremi Bağlar Gezerim 

Kimi Beydir, Kimi Geda 
Cümlesine Yaren Hüda 
Yusuf'umdan Düştüm Cüda 
Yakub'um Ağlar Gezerim 

SEYRANİ, Aşkın Tur'unda 
Tecelli Gördüm Nurunda 
Gerçeklerin Huzurunda 
Çürüğüm, Sağlar Gezerim





BAYBURTLU ZİHNİ'NİN ŞİİRİ:

BÂD-I SABÂ SELÂM SÖYLE O YÂRA

Bâd-ı sabâ selâm söyle o yâra
Ya gelsin ya gidek o diyara biz
Kâtip, arzıhâlim yaz ki canana
Ayrılalı düştük ah ü zâra biz

Kâtip, arzıhâlim arşa dayandı
Can gurbette hasret nârına yandı
Herkes sevdiğinden doydu, usandı
Neden kaldık böyle bahtı kara biz

Namem hem okusun hem yâr ağlasın
Aşk oduna düşsün nâçar ağlasın
Sînesini dövsün her bâr ağlasın
Desin ki zulmettik Zihnî'zâra biz



ÂŞIK VEYSEL'İN ŞİİRLERİ:

ALA GÖZLÜ BENLİ DİLBER

Ala gözlü benli dilber 
Bir gün gelsen bize doğru 
Seni sevdim can u dilden 
Çekme kendini naza doğru 

Ne pervam var ne de perdem 
Sanma beni hali bir dem 
Söyler seni teller her dem
Kulak versen saza doğru

Aşıka zülfükar isen
Gülsen de güle zar isen
Hakikatli bir yar isen
Ben geleyim size doğru

Gönülleri bir edelim
Gayrileri biz nidelim
İkimiz de bir gidelim
Yürüyelim ize doğru

Bir gün için feryadı zar
Bülbül eder her dem seher
Aç sinemi gel gör ne var
Arttı derdim yüze doğru

Kafi derdim bir derd katma
Veysel'i yabana atma
Kerem eyle çok uzatma
Kavuşalım yaza doğru.

DERDİMİ ANLATAMAM DERTSİZ İNSANA

Anlatamam derdimi dertsiz insana
Derd çekmeyen dert kıymetin bilemez
Derdim bana derman imiş bilmedim
Hiçbir zaman gül dikensiz olamaz

Gülü yetiştirir dikenli çalı
Arı her çiçekten yapıyor balı
Kişi sabır ile bulur kemali
Sabretmeyen maksudunu bulamaz

Ah çeker aşıklar ağlar zarınan
Yüce dağlar şöhret bulmuş karınan
Çağlar deli gönül ırmaklarınan
Ağlar ağlar göz yaşların silemez

Veysel günler geçti yaş altmış oldu
Döküldü yaprağım güllerim soldu
Gemi yükün aldı gam ilen doldu
Harekete kimse mani olamaz

BİLMEM HAYAL MIYDI YOKSA DÜŞ MÜYDÜ

Bilmem hayal miydi yoksa düş müydü
Gönül arzusunu buldu bu gece
Yalın kılıç mıydı bir ateş miydi
İçerim köz ile doldu bu gece

Bilemedim gece ile gündüzü
Seçemedim güneş ile yıldızı
Mestane gözleri mestetti bizi
Aklımı başımdan aldı bu gece

Mah yüzüne bakma ile doyulmaz
Sıra sıra benleri var sayılmaz
Aşk meyinden içen aşık ayılmaz
Bilemedim bana noldu bu gece?

Durmaz yanar gerçeklerin çerağı?
Yakın olur ehl-i aşkın ırağı
Gölköy oldu VEYSEL'lerin durağı
Hayali karşıma geldi bu gece





NEŞET ERTAŞ ŞİİRLERİ


Bir anadan dünyaya gelen yolcu
Görünce dünyayı gönül verdin mi?
Kimi büyük kimi böcek kimi kul
Merak edip hiçbirini sordun mu?

İnsan ölür ama ruhu ölmez
Bunca mahlukat var hiçbiri gülmez
Cehennem azabı zordur çekilmez
Azap çeken hayvanları gördün mü?

İnsandan doğanlar insan olurlar
Hayvandan doğanlar hayvan olurlar
Hepisi de bu dünyaya gelirler
Ana haktır sen bu sırra erdin mi?

Vade tekmil olup ömür dolmadan
Emanetçi emanetin almadan
Ömrünün bağının gülü solmadan
Varıp bir canana ikrar verdin mi?

Garip bülbül gibi feryad ederiz
Cehalet elinde küsm-ü kederiz
Hep yolcuyuz böyle gelir gideriz
Dünya senin vatanın mı yurdun mu?

Neşet Ertaş


ABDURRAHİM KARAKOÇ  ŞİİRLERİ


ŞİİR- 1- MİHRİBAN


Sarı saçlarına deli gönlümü

Bağlamışlar, çözülmüyor Mihriban!
Ayrılıktan zor belleme ölümü
Görmeyince sezilmiyor Mihriban!

Yâr deyince kalem elden düşüyor
Gözlerim görmüyor aklım şaşıyor
Lâmbamda titreyen alev üşüyor
Aşk kağıda yazılmıyor Mihriban!

Önce naz sonra söz ve sonra hile
Sevilen seveni düşürür dile
Seneler asırlar değişse bile
Eski töre bozulmuyor Mihriban!

Tabiplerde ilaç yoktur yarama
Aşk değince ötesini arama
Her nesnenin bir bitimi var ama
Aşka hudut çizilmiyor Mihriban!

Boşa bağlanmamış bülbül gülüne
Kar koysan köz olur aşkın külüne
Şaştım kara bahtın tahammülüne
Taşa çalsam ezilmiyor Mihriban!

Tarife sığmıyor aşkın anlamı
Ancak çeken bilir bu derdi, gamı
Bir kördüğüm baştan sona tamamı
Çözemedim çözülmüyor 
Mihriban!




ŞİİR- 2- UNUTURSUN MİHRİBAN

“Unutmak kolay mı? ” deme
Unutursun Mihriban’ım.
Oğlun, kızın olsun hele
Unutursun Mihriban’ım.

Zaman erir kelep kelep..
Meyve dalında kalmaz hep.
Unutturur birçok sebep
Unutursun Mihriban’ım.

Yıllar sinene yaslanır
Hâtıraların paslanır.
Bu deli gönlün uslanır...
Unutursun Mihriban’ım.

Süt emerdin gündüz-gece
Unuttun ya, büyüyünce...
Ha işte tıpkı öylece
Unutursun Mihriban’ım.

Gün geçer, azalır sevgi
Değişir her şeyin rengi.
Bugün değil, yarın belki
Unutursun Mihriban’ım.

Düzen böyle bu gemide
Eskiler yiter yenide.
Beni değil, sen seni de
Unutursun Mihriban’ım.

(Dosta Doğru)Abdurrahim Karakoç


1 Yorumlar

Daha yeni Daha eski

sponsor reklamı

SPONSOR REKLAMI

derskonumesnk