LESKOFÇALI GALİP EDEBİ VE FİKRİ YÖNÜ, LESKOFÇALI GALİP EDEBİ VE FİKRİ YÖNÜ EDEBİ KİŞİLİĞİ ESERLERİ, ŞAİR VE YAZAR, LESKOFÇALI GALİP KİMDİR,
LESKOFÇALI GALİP
19 Yüzyıl Divan Edebiyatı şairlerindendir. Leskofça’da doğdu. Üsküp Valisi ismail Paşanın oğludur. Leskofça’da eğitim gördükten sonra İstanbul’a geldi. Devlet memuru oldu. Mithat Paşanın Tuna valiliği sırasında, idare Meclisi Başkâtipliğinde, Halep mektupçuluğunda bulundu.
Leskofçalı Galip, “Tuna” gazetesine yazdığı yazılarla tanındı. Şiirleri Namık Kemalin ilgisini çekti. Şiirlerinin tamamı, ölümünden sonra “Leskofçalı Galip Divanı” (1917) adıyla yayımlanmıştır.
İlk tahsilini doğduğu yerde yaptı. Özel dersler alarak Arap ça ve Farsçayı Öğrendi. Sadaret Mektûbî Kalemi’nde, Bosna’da, Gümrük Emaneti’nde çalıştı (1849–1861 arası). Tuna gazetesinde başyazarlık yaptı (1864). Halep ve Girit’te memur olarak bulundu, İstanbul’da öldü. 19 yy Divan şiiri taraftarı olan şairlerimizden biri olan Lekofçalı Galip pek çok kaynaklar tarafından divan şairlerinin sonuncusu, "Son Divan Şairi" olarak kabul edilmektedir.
LESKOFÇALI GALİP'İN EDEBİ KİŞİLİĞİ
Leskofçalı Galip, Namık Kemal'in hayranlığını kazanan şiirleriyle tanınmıştır. Şeyh'ül İslam Yahya, ŞeyhGalip gibi şairlerin etkisi altında, tasavvuf kavramlarından güç alan Divan şairlerimizin sonuncularındandır. Gazellerinde filozofça bir tavır görünür. Şiirlerinin tamamı, ölümünden sonra İbnül Emin Mahmut Kemal İnal'ın yazdığı uzun bir önsözle yayımlanmıştır.
Eski şiir taraftarı olan L. Galip devrinde yaşamış olan diğer eski Edebiyat taraftarı olan şairler arasında önemli bir saygınlığı olduğu anlaşılmaktadır. Leskofçalı Galip, Tanzimat I. Kuşak şairlerinin şiir hareketlerine ilham kaynağı olduğu bilenen Encümen-i Şuara topluluğun kurulmasında ve bir yıl süre ile haftalık toplantılar halinde etkinliklerde bulunmasına zemin hazırlayan Encümen-i Şaura topluluğunun kurulmasına ön ayak olan isimlerin başında gelmektedir. Hatta Leskofçalı GalipEncümen-i Şuara topluluğunun yöneticisi konumda olmuştur. Onu Encümen’i Şuarâ ( şâirler topluluğu)’nun kurucusu olarak kabul eden pek çok kaynak vardır.
Leskofçalı Galip ve Encümen-i Şuara üyeleri her salı günü toplanarak XVII’inci yüzyıl şairlerinden Naili, Şeyhülislâm Yahya ve Fehim-i Kadim’İ örnek edinip şiirlerini Tasavvufla yoğurup, şiirde klâsik zevki yaşatmaya çalıştılar. Etraflarında toplanan genç şairlere klâsik şiirimizin zevkini inceliklerini göstermeye gayret ettiler.
Leskofçalı Galip'in şiirlerinde ,NAİLİ, Şeyhülislam Yahya, ve Şeyh Galip'in önemli tesirleri vardır. Bu tesirleri Leskofçalı Galip'in eserlerinden yaptığı alıntılarla ispatlamaya çalışan İbnülemin Mahmut Kemal İnal, hazırlamış olduğu Leskofçalı Galip Bey Divanı'nın yirmi sekizinci sayfasında Hersekli Ârif Hikmet'in bir sözünü aktarır: "Ben iki odalı bir evi kendime geniş buluyorum. Şinasî ile Galip, kâinatı dar görürlerdi; bunlara dünya müteveccih iken dünyaya sığamadılar, kendilerini yediler." ((Akıncı, 1966,12) Bu tesirlerin yanında Leskofçalı Galip'in sanatçı kimliği üzerindeki Nef'i tesirine de dikkat çekmek zorundayız. NEFİ, 'nin bu etkilerini Prof. Dr. İsmail Ünver adı geçen yazısında şu şekilde ifade eder: "Şiirlerindeki mubalağa ve fahriyeleriyle NEFİ'yi hatırlatan Leskofçalı Gâlib, söyleyiş bakımındanNAİLİ Kadim'in izindedir. Kendisini üstat olarak kabul eden gençlere de o yolda ilerlemelerini tavsiye eden Galip’in Divan'ında NAİLİ Kadim 'e ve Fehim-i Kadim'e nazireleri vardır. Şiirlerindeki sağlam ifade, gücünü tasavvuf sözlüğünden seçilmiş kelimelerden alır. Kullandığı kelime kadrosu içinde ışık ve aydınlıkla ilgili kelimeler önemli bir yer tutar. Bu yönüyle de Şeyh Galip’i andırır. Onun kendi şairliği hakkındaki şu kıt'ası, Nef'î'ye olan iligisini de gösterir." Prof. Dr. İsmail Ünver bu etkiyi ortaya koymak maksadıyla Leskofçalı Galip'in şu şiirini de bizlere örnek olarak göstermiştir.
Kalıp Nef'î-i mu'ciz-gûdan evreng-i suhan mahlûl
Hünermendân-ı Rûm olmuşdu her bir asrda tâlib
Hünermendân-ı Rûm olmuşdu her bir asrda tâlib
Edince şimdi da'vâ tab'ım ol câh-ı mu'allâyı
Dedi hukkâm-ı dîvân-ı kaza el-hükmü li'1-Gâlib.
Dedi hukkâm-ı dîvân-ı kaza el-hükmü li'1-Gâlib.
Leskofçalı Galip‘, divan şiiri geleneklerine bağlı bir şairdir. Buna rağmen şiirlerinde eski mazmı-unlardan harketle kişsel mazmunlar dolayısıyla semboller üretmiştir. Onun Mazmun anlayışı modern şiirimizdeki kalıplaşmış sembollerden farklı, şaire göre değişen sembollerdir. Diavn şiirinin kalıplaşmış konulardaki geleneklerinden farklı olarak vatan millet sevgisi gibi konuları da şiirlerinde işlemiş, bu şiirleri Namık Kemal üzerinde etkili olmuş, bu konular üzerinde derinlemesine çalışmalar yapan Namık Kemal'in şiirleri üzerinde bu bakımdan tesirleri görülmüştür. Onun yeniliklere açık Divan şairi kimliğinin Tanzimat I. Kuşak şiiri üzerindeki tesirleri göz ardı edilemez. Pek çok kaynak Ziya Paşa , Namık Kemal, Şinasi gibi Tanzimat I. Dönem Yazarlarının Yanı sıraTanzimat II. Kuşak Yazarlarınden olan Recaizade Mahmut Ekremin de Encümen-i Daniş toplantılarına katılan Leskofçalı Galip ve diğerlerinin etkisinde kaldığını kabul etmektedir.
Metin Kayahan Özgül'ün Leskofçalı Galib ile Şinasi'yi mukayese ettiği "Leskofçalı Galib" isimli kitabında bir başka noktaya daha dikkat çeker : "Galib'in şiirlerindeki muhteva, kabataslak çizgileriyle klasik şiirin devamı gibi görünür hâlbuki gerçek tamamen tersinedir. Şairin asırların şiirdeki birikimi olan tasavvuf, tefekkür, aşk gibi konuların dışına pek nadir çıktığı iddiası doğrudur ama, onda yeni olan, bu eski muhtevayı veriş şeklidir. Eski şairler tebliğ ederken Galib telkin eder. Şinasi ile Galip’in farklı muhtevaları ele almalarına rağmen, birleştikleri ve "ilk"liğini paylaştıkları hususlardan birisi budur. Belki de bu telkin gayretiyle Galib ve Şinasi bir başka hususta daha birleşirler ki, o da telkinin en etkili yolu olan vecize ve atalar sözünü hatırlatacak mısralar söylemeleridir."
Leskofçah Galib Divan Şiirine karşı mutaassıb bir tavır sergilememiş olduğu gözükmektedir. Herne kadar şiirleri şekil, içerik, zevk ve tutum açısından divan şiirine taraftarmış gibi görünse de 19. yy da açık ça ortaya çıkan yenileşme hareketlerine mesafeli duruyor gibi görünmesine rağmen şiirimizdeki yenileşmelere karşı içten içe bir benimseme tavrı ortaya koymaktadır. Şiirlerinde vatan, millet sevgisi gibi konuları işlemeye başlamış olması, eski şiir zevkine dair unsurları yenilikçi bir anlayışla telkin edici bir eda ile sıralayışı, Divan Şiirinde rastlanılmayan farklı muhtevaları işlemeye yatkın bir tutumu bulunmaktadır. Bu yüzden yeniliklere açık bir divan şiiri taraftarı görünümü vardır.
Leskofçalı Galip'in Edebi kişiliğinin şekillenmesinde 19. yy başlarından itibaren Devlet yönetimin de batılılaşma karşında çözülmeye başlayan hatta batılılaşmayı artık bir politika haline getiren yaklaşımları ile başlayan süreç içerisinde değerlendirmek gerekir. Batı kültürünün üstünlüğünün resmen kabul edilmeye başlanması 1839 ile resmen bir politika olarak kabul edilmeye başlanacaktır. Leskofçalı Galipgibi divan şairlerimizin bu ortam içerisinde ateşli bir savunucu olmaları beklenemezdi. 1840 lardan sonra hayatın her alanında olduğu gibi şiirde de çözülmeler başlamış, divan şiiri taraftarlarının da gelenekselliği savunacak güçleri kalmamıştı. Bu atmosferi ve Galip'in şiir zihniyeti Dr. Lokman TURAN'ın şu ifadelerinde güzel bir izahat bulmaktadır. : " Bu yüzyılın başlarından itibaren divan şiirinin katı kurallarını bir kılıç gibi kullanan geleneğin muhafızlarının da ortadan kalkması sebebiyle, şairlerde gelenek dışına taşmalar başlamış, aleladelikler yanında, yenileşmenin tohumları da atılmıştır." ( Dr. Lokman TURAN, 19. YÜZYIL DİVAN ŞİİRİNDE YENİLEŞME TEMAYÜLLERİ, A.Ü. Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi Sayı 12 Erzurum 1999 )
Leskofçalı Galip‘in ki dîvanı vardır. İlkine Rûh-ı Sânî adını vermiştir. İkincisi Dîvan âdını taşır. [Şiirlerini İbnü'l-Emin M.K. İnal toplayıp hayatı ve edebî şahsiyetini de tetkik ederek bir önsöz ilâve si ile, Gâlib Dîvânı adı ile yayımladı (1917).( Ömer Faruk Akün, İbnülemin Mahmud Kemal İnal, TDV İslâm Ansiklopedisi, C.19 )