SANAT VE EDEBİYATIN TOPLUM ÜZERİNDEKİ ETKİSİ,
SANATIN TOPLUM ÜZERİNDEKİ ETKİSİ, EDEBİYATIN TOPLUM ÜZERİNDEKİ ETKİSİ,
Sanat ve edebiyatın toplum üzerindeki
etkisi
Sanat ve edebiyat yediden yetmişe herkesi etkileyerek bireylerin ve toplumların değişmesinde
büyük rol oynar. Kendi yaşamımdan hareketle konuya girmek istiyorum.
Çocukken, daha okuma yazma bilmeden önce, kitapların resimli sayfalarına bakarken
ömrümde hiç göremeyeceğim yerleri, bana garip gelen insanları görürdüm, güzel duygular
uyanırdı içimde, resimlerin altındaki yazıları okumak isterdim. Okuma merakı o sıralarda
başladı bende. Orta öğretim sıralarında okuduğum yabancı öykü kitapları ve Ömer Seyfettin'in
Kaşağı adlı öyküsü gibi öyküler beni derinden etkiliyordu. Öyle ki iftiraya ve haksızlıklara
uğramış olanların imdadına hemen koşmak istiyordum. " Bu Vatan Kimin" adlı şiir taa o
zamanlardan beri bana yabancı değil, taa o zamanlarda yurt sevgisi bayrak sevgisi kazılırdı
yüreğime. Bu yüzden diyorum ki sanat ve edebiyat ürünleri gerçekten ruhsal durumumuzu
etkiler, duygularımızı kamçılar; ellerimizi, ayaklarımızı ve yüreğimizi harekete geçirir.
Gerek kölelik döneminde gerek feodal döneminde ve sonraki aşamalarda sanat ve edebiyatın
gücüne inandıkları için bunu bağımlı kılmaya, bunu sömürü ve baskı aracı haline getirmeye
kalkışanlar da olmuştur. Ne var ki sanat edebiyat ürünleri her dönemde bağımlılığı reddederek
kendi evrensel alanı içinde adalet ve barış taraftarı olmuş, karanlığı değil aydınlığı seçmiş,
çirkinliği değil güzeli benimsemiş, acıyı değil mutluluğu seçmiştir. İnsanlık adına
gerçekleştirilmiş hareket ve değişimlere baktığımız vakit bunu apaçık görebiliriz. Sözgelişi,
rönesans ve reformun gerçekleşmesinde sanatçıların büyük rol oynadığı yadsınamaz bir
gerçek. Fransız Devrimi, sanatçı ve edebiyatçıların eseridir diyebiliriz. Türkiye'nin Batı
kültürüne, Batı uygarlığına yönelmesinde aydın yazar ve şairlerin katkısı olmuştur. Bu nedenle
sanatın anlam ve önemi hakkında kitaplar yazılmış, vecizeler söylenmiştir. En güzel sözlerden
biri de Atatürk'ündür: " Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir. "
Ne yazık ki sanatın ve edebiyatın görevini, sorumluluğunu kavramamış olanlar olduğu gibi,
sanat ve edebiyatı toplum sorunlarından soyutlamaya çalışanlar da vardır. Örneğin, sanat
dalının bir kolu olan tiyatro için şöyle diyorlar: " Tiyatro halkın eğitildiği yer değildir. Halk
eğlenmek ister. " Bu sözlerle demek istiyorlar ki insan bilincini etkileyen tarihsel ve toplumsal
içerikli sanat ürünleri gereksizdir.
Oysa, tiyatro halkın yaşamından doğmuş, halkın bağrında büyümüş bir sanat dalı olduğu için ,
halkın yaşamına eğilmek zorundadır. Temel görev ve sorumluluğu budur. Gerçekçi tiyatro
ustaları boşu boşuna şu sözleri söylememişlerdir: " Tiyatro güldürürken düşündürür,
düşündürürken eğitir. " Bir arkadaş, " Cimri adlı tiyatro yapıtını okudum; cimriliğin insanı nasıl
gülünç duruma soktuğunu düşünerek cimriliği bıraktım" demişti bana. Ama farkında olmadan
tiyatronun kişi üzerindeki etkiyi de ortaya koymuş oluyordu.
Tiyatroyu sadece eğlence aracı olarak gören zihniyet, şiiri de toplumsal ve tarihsel
sorunlarımızdan soyutlamak istiyorlar. Dedikleri şudur: " Şiire toplumsal görev yüklememeliyiz;
şiir, şiir için olmalı."
Unutmayalım ki hayatı değiştirme, hayatı güzelleştirme amacını taşımayan şair, yazar, ressam
ya da başka daldan bir sanatçı kendini de değiştiremez.. 0ysa insanlar kendilerini değiştirmemiş
olsaydı şimdi Ortaçağ karanlığında olacaktık.
kaynak http://blog.milliyet.com.tr ŞEMSETTİN MURAT

Edebiyat , yaşamın öncüsüdür. Topluma istediği biçimi , istediği anlamı verebilir. Toplumsal gelişmelerin doğuşunu edebiyat hazırlar. Kitlelere bir duyguyu , bir görüşü aşılamanın en etkili yolu edebiyattır.
Edebiyat ; insan yaşayışını , doğayı , toplumu , evreni , varlık ve yokluğu tüm olarak kucaklamak kudretindedir.
Edebiyat , üstün niteliklerini gerek bireye , gerek topluma aşılar , yeni bir yaşantının yepyeni görüşlerle duyuşların müjdecisi olur. Bu günün bilimsel dünyasında toplumları uyandırıp aydınlatmakta , edebiyat denilen yaşam aynasının etkenliği çok büyüktür.
Bir ulusu ulus yapan öğelerin başında sanatla edebiyat gelir. Büyük kitleleri edebiyat yapıtlarının ışığının , dünyayı daha aydınlık , daha yaşanmaya değer bulurlar. Edebiyat çeşitli organları ile , bağlı bulunduğu toplumu aydınlığa çıkartabilir ; uygarlığın temel yapısını kurabilir. Halkı uyandıran tohumlar edebiyat toprağından filizlenip boy atabilir.
Edebiyatı olan ulusları tarih , kolay kolay yapraklarından silemez.
Edebiyatsız uluslar; dünyaya sesini duyuramaz , varlığını anlatamaz , uygarlık yolunda yürüyemez , uygar uluslarla yarışamaz. Uluslar gelişme yolunda edebiyatlarına göre ilerler. Haksızlıklar karşısında şairleri , yazarları her gün biraz daha çöker.,
Edebiyatın toplum üzerindeki etkilerinin daha iyi anlaşılabilmesi ve kavranabilmesi için ; öncelikle edebiyatın kavram ve kapsamını , edebiyatın toplumla ilişkisini anlamak gerekir.
Edebiyat , güzel sanatların bir koludur. Güzel sanatlar , insanın duygu , düşünce ve hayallerini , başkalarında heyecan ve hayranlık uyandıracak şekilde , değişik malzemeyle ifade etme arzusundan doğar. Edebiyatın dışındaki güzel sanatlar ; mimarlık , heykel , resim , güzel yazı (hat) , minyatür (nakış) , çeşitli dekoratif sanatlar ve müziktir. Bu sanatlarda kullanılan malzemeyi , taş , tuğla , ağaç , tunç , boya ve müzikte de ses olarak değerlendiriyoruz. Edebiyatın malzemesi dil ise , sözdür , kelimelerdir. O halde en genel anlamda edebiyat , malzemesi dil olan bir sanattır.
Edebiyat dile dayanan bir sanat olduğuna göre , dille ifade edilebilen her tür duygu , düşünce , hayal vb. edebiyatın konusu olabilir ve edebiyat dil aracılığıyla her türlü konuyu işlemeye müsait olduğundan , şiir , roman , hikaye , tiyatro , deneme , fıkra , nutuk (söylev) gibi türlerdeki edebiyat eserleri , kişilerin ve toplumların düşüncelerini , coşku ve duygularını etkileyen eserlerdir.
Sözlü ve yazılı edebiyat ürün ve eseleri düşünüldüğünde “edebiyat”ın kapsamı genişler. Bu ürün ve eserlerin oluşturduğu dönemler söz konusu olunca da “edebiyat”ın insanla , toplumla , kültür – uygarlık ve tarihle ilişkisi de ortaya çıkar ve biz edebiyat tarihinden milletlerin , çağların , yazarların , ürün ve eserlerin gelişimlerini izleyebiliriz
0 YORUM "SANAT VE EDEBİYATIN TOPLUM ÜZERİNDEKİ ETKİSİ"