sponsorlu reklam Admatic -sponsor

KEREM İLE ASLI HİKAYESİNDEKİ OLAĞANÜSTÜLÜKLER VE EDEBİ MOTİFLER

KEREM İLE ASLI HİKAYESİ
KEREM İLE ASLI HİKAYESİNDEKİ OLAĞANÜSTÜLÜKLER VE EDEBİ MOTİFLER, KEREM İLE ASLI HİKAYESİNDEKİ OLAĞANÜSTÜLÜKLER, KEREM İLE ASLI HİKAYESİ,

1.1. Kerem ile Aslı hikâyesinde bulunun olağanüstülük motifleri 

1.1.1. Elma 
Elma birçok halk hikâyesinde veludiyet unsuru olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu motifi farklı bir biçimde Kitab-ı Mukaddes’te görmek mümkündür. Havva, şeytana uyarak elmayı yer. “Gelibolulu Ahmet Bican’ın “Dürr-i Meknûn” adlı eserinde Kab-ül Ahbar’dan kaydettiği bir rivayette, elma, bir keşfin ve şiirin delili olarak görülür” (Elçin, 2000: 21). Osmanlılarca fethedilecek bir ülke ve ülkü olarak elma tasavvur edilmiştir. Elma bazı inanışlarda gençlik, hayat ve verimlilik sembolü olarak kabul edilmiştir. Tevrat’ta geçen aşk elmaları bu hususta eski bir kaynak olarak görülmektedir. “Alevî-Bektaşî geleneğinde ise Düldül’ün babasız doğduğu, onu doğuran katırın Hz. Fatma’ya cennetten gelen elmanın kabuklarını yiyerek hamile kaldığına inanılır. Elma yiyerek hamile kalma ve çocuk sahibi motifine Tahir ile Zühre, Arzu ile Kamber, Hurşit ile Mahmihri, Şah İsmail, Latif Şah, Kerem ile Aslı Hikâyesinde Olağanüstülük Motifleri 16 Melikşah ile Güllühan, Varaka ile Gülşah gibi halk hikâyelerinde de Kerem ile Aslı’ya benzer şekilde tesadüf edilmektedir” (Duymaz, 2001: 147). Kahramanların doğumundan önce elmayı veren derviş bazı nasihatlerde de bulunmaktadır. Kerem ile Aslı hikâyesinde de bir ihtiyarın verdiği elmalar sonunda Hanım Sultan’ın bir oğlu, Keşiş karısının bir kızı dünyaya gelmektedir. Elma, hikâyede veludiyet unsuru olarak karşımıza çıkmaktadır.

1.1.2. Rüyada âşık olma 

Eski dönemlerden beri insanları ilgilendiren rüyalara, ilk çağlardan itibaren günümüze değin önem verilmiştir. “En basit şekli ile rüya bir kimsenin uyku sırasında zihninden geçen hayal dizisi olarak tarif edilmektedir. Bu en sade tarifte de görüldüğü gibi rüyanın meydana gelmesi için uyku halinde olması gerekmektedir. Bu konuda çalışanlar önce uykuyu incelemişler ve uyku halinin hangi safhasında rüyaların görüldüğünü araştırmışlardır” (Günay, 2005: 119).

1.1.3. Dağın yol vermesi

 Kerem arkadaşı Sofu ile giderken karşılarına Süphan dağı çıkar. Birden dağın başı dumanla kaplanır. Yolu şaşırırlar. Kerem sazını eline alır, dağa bir türkü söyler. Kerem’in söylediği türküden sonra hikmeti hüda dağın başından duman kalkar, bunlar da yollarına devam ederler. Kerem arkadaşıyla Aslı’yı ararken bu kez Nemrut dağına rast gelir. Dağın başına çıkarlar. Hava bozulur; kar, yağmur başlar. Kerem tekrar sazını alır, türkü söyler. Kerem’in türküsü üzerine hava düzelir ve yola devam edilir. Kerem bu sefer Cincibeli denen yere varır. Tekrar etraf dumanla kaplanır. Kerem buraya da bir türkü söyler. Hakkın hikmetiyle yine duman kalkıp bunlar yol bulup Erzincan’a vasıl olurlar. Hikâyede dağın yol vermesi motifine son olarak Karadağ’da rastlanır. Dağın başını ağır bir duman kaplar. Dağda su ararken Kerem ile Sofu birbirlerini kaybederler. Kerem tek başına kalırken sazını alır eline, başlar türkü söylemeye. Derken hava açılır. Kerem ile Sofu birbirlerini bulur. Bu dağdan aşarak yollarına devam ederler. Kerem bu dağları aşabilmek için pasif bir durum sergiler. Tek silahı, elindeki sazıdır. “Tahir ile Zühre hikâyesinde Tahir’in önüne sarp bir dağ çıkar. Tahir dağa türkü söyleyip yalvarınca dağ ateşler içinde kalır. Tahir de bayılır. Uyandığında dağda bir geçit meydana geldiğini görür. Hikâyemizle benzerlik gösteren bu motif Fikret Türkmen tarafından Hz. Musa’nın Tur dağının parçalanması şeklindeki kıssasına bağlanmaktadır. Köroğlu’nun Özbek rivayetinde de buna benzer bir olay anlatılmaktadır (Duymaz, 2001: 157). Yukarıda görüldüğü gibi bu motif farklı yerlerde ama aynı biçimde görülmektedir. Kahramanın karşısına aşılamayacak derecede dumanlı dağlar çıkmaktadır. Kahramanın sazıyla söylediği türkülerle duman dağılmakta ve yola devam edilmektedir. Kerem ile Aslı Hikâyesinde Olağanüstülük Motifleri 18


1.1.4. Suyun geçit vermesi

 Kerem yolculuğuna devam ederken karşısına Murat suyu çıkar. Kerem tekrar sazına sarılır, türkü söylemeye başlar. Kerem’in türküsü sonunda akmakta olan Murat suyu durur ve yolcular üzerinden geçerler. Kerem yolculuğunun ilerleyen zamanlarında bu kez Kızılırmak’la karşılaşır. Irmak kan gibi köpürmüştür. Üstünden uçan kuşu kapar. Sazına sarılan Kerem Kızılırmak’a da türkü söyler. Söylenen bu türkü sonrasında ırmağın üzerinde hayalet köprü peyda olur ve Kerem yoluna devam eder. “Tahir ile Zühre’de de benzer bir motifle karşılaşmaktayız. Buna göre Tahir, Zühre’ye kavuşmak için kendini denize atar, deniz yarılıp kuru yer olur ve Tahir yoluna devam eder. Bu hikâye hakkında yaptığı incelemesinde Fikret Türkmen, bu motifi Hz. Musa kıssasına bağlamaktadır. Bilindiği gibi Hz. Musa da Kızıldeniz’i asasıyla yararak geçmiştir. Kerem ile Aslı hikâyesinde de benzer biçimde gördüğümüz bu motifi, Hz Musa kıssasından kaynaklanan ve evliya menkıbelerinde de kullanılan bir motif olarak görmek mümkündür (Duymaz, 2001: 158-159).


1.1.5. Köyün yanması

Halk hikâyelerindeki âşıklar kutsal kişiliğe sahip kişilerdir. Hak tarafından onlara bâde sunulmuş, bu bâde onları normal kişiliklerinden koparmıştır. Sıkıntıya düşüldüğünde onlar tarafından edilen dualara olumlu cevap verilir. Bu hikâyemizde de Kerem her sıkıntıya düştüğünde Allah’a dua eder, duası kabul edilir, Kerem bulunduğu zor durumdan kurtulur. Kerem Aslı’yı ararken Uzunahmet’e gelir. Vakit akşam olmuştur fakat onları kimse misafir etmez. Gece soğukta dışarıda kalınca el ve ayakları tutmaz olur. Bunun üzerine Kerem yine sazını eline alır ve köye bedduada bulunur. Kerem’in bedduasından köy yanar. Burada dikkat edilmesi gereken husus âşıkların haksızlıklar karşısındaki tavırlarıdır. Yapılan dua ve beddualarda mazlunlara hakları geri verilir, zalimler cezalandırılır. Dua ve beddualarına olumlu cevap verilmesinin sırrını da hakkın ve adaletin yerine getirilmesinde aramak doğru olacaktır.

 1.1.6. Ceylanla konuşma

Âşıklar diğer sıradan insanların dilini anlamadıkları varlıkların dillerinden anlayan kişilerdir. Her sıkıntıya düştüklerinde onlara yardıma gelen bir varlık bulunur. Bu varlık bazen canlı bazen de cansız bir varlıktır. Canlı varlıklardan en fazla hayvanlarla iletişime geçildiği görülür. Destanlarda bulunan kahramanların atlarıyla konuşmalarına benzer şekilde âşıklar da zorluklara düştüklerinde yardımlarına koşan bazı hayvanlarla konuşurlar. Kerem ile Sofu Çobandede köprüsünde bir ceylana rastlarlar. Kerem, Aslı’yı ceylana sorar. Kerem ile ceylanın konuşmasının sonunda, ceylan Aslı’nın gittiği yeri Kerem’e söyler: Kerem ceylandan Aslı’nın gittiği yeri öğrenince Sofu bu işe şaşırır. Hayvanın konuşmasına bir anlam veremez.


 1.1.7. Hızır ( Derviş )

Hikâye kahramanlarının karşılaştıkları tehlikelerde onların en büyük yardımcıları Hızır’dır. Kerem, Erzurum’a ulaşmak için dağları aşmak zorundadır. Üç gün üç gece dağlarda kalan Kerem, sırtını bir kayaya vererek beklemeye başlar. Kerem, Allah’a niyaz için sazını alıp türkü söyler. Aksakallı bir derviş karşısına çıkıp onu gideceği yere götürür. Bu atlı, Hızır’dır. Kerem ile Sofuyu atın arkasına alıp “ Yum gözünü zira atım delidir, korkarsınız” (Öztürk, 2006: 78 ) deyip Erzurum’da konak önüne getirir. Hızır motifi, halk anlatmalarında çok geniş bir yere sahiptir. “Âşık Garip hikâyesinde, Kemah dağlarında fırtınaya tutulan Garip’e yardım eden de Hızır’dır. Asuman ile Zeycan hikâyesinde de Asuman bir dağın başında, kışta kalınca Hızır ona yardın ederek bir anda Mağrip 19 Mehmet Emin BARS şehrine ulaştırır” (Duymaz, 2001: 153). “Şah İsmail, Arap Üzengi ile çarpışır, babası gözlerine mil çektireceği zaman Hızır’a başvurur. Tahir’i, Mardin zindanından alarak siyah atına bindirir. Göl Emiri’nin kıskançlığı yüzünden kaçan Tahir’i siyah atına bindirmek suretiyle ölümden kurtarır. Yeşim dağında Sitemkâra yetişir; Gül’ü, cadının kaptığını söyler. Zindanda Raznihan’ın bentlerini çözer sevgilisini ve kendini Horasan’a götürür. Sevdiğinin ardından Buhara’ya giden Derdiyok, atını kaplan parçalarken dua eder, duası kabul olur. Hızır, karşısına çıkıp ‘onu senden başkası alamaz’ der (Elçin, 2000: 29). Bu motif sadece halk hikâyelerinde değil, pek çok efsane, destan, masalda da yer almıştır. Hızır, Dede Korkut hikâyesinde, babasının oku ile yaralanan Boğaç Hanın yarasını sığayıp ona bu yaradan ölmeyeceğini, anasının sütü ile dağ çiçeğinden yapılacak bir merhemle yarasının iyileşeceğini söyler (Gökyay, 2000: 10-12).

 1.1.8. Kuru kafa

 Hikâyenin en ilginç motiflerinden biri de kuru kafa motifidir. Bu motif hayatın ve dünya varlığının geçiciliği fikrini sembolize eder. Âşık Kerem, Aslı’yı takibi sırasında yol üzerinde bir kuru kafa görür ve onunla konuşmaya başlar. Kerem ile kuru kafa arasındaki konuşma Alevî-Bektaşî geleneğinde Hz. Ali’ye isnat edilmektedir. Pir Sultan Abdal’ın bu muhavereyi konu alan şiiriyle nazire sınırlarını aşan bir benzerlik göstermektedir. Bu konuşma hikâyeye bu kaynaktan girmiş olmalıdır. Bunun dışında bu motifin “İran edebiyatından” kaynaklandığı ve oradan Türk ve Batı edebiyatlarına geçtiği şeklinde fikirler de vardır (Elçin, 2000: 30). Nitekim bu motif Tanzimat devri şâirimiz Abdulhak Hamid’in Finten adlı eseri ile İngiliz tiyatro yazarı W. Şekspir’in Hamlet adlı eserinde de görülmektedir (Duymaz, 2001: 158). Bu motifin farklı bir şekli de kesikbaş motifidir. “Kesikbaş hikâyesinde, kendisini ve oğlunu dev yemiş Şeyh Abdullah adlı bir kesikbaşı biliyoruz. Bu başı, Hz Ali kaldırmadığı gibi, süratte Düldül bile geçemez. Genç Osman hikâyesinin, Çankırı, Konya ve Karaman rivayetlerinde Genç Osman, kelle koltuğunda üç gün savaşır veya dolaşır. Yine aynı hikâyenin Bağdat rivayetinde Türk komutanlarından biri, kafası kesilmiş olduğu halde, iki kılıçla düşmanları öldürüyor. Erzurum civarında Şivalar dağında yatan İslam kahramanı Abdurrahman Gazi, Erzurum havalisindeki muharebelerden birinde şehit düştüğü halde, şehir alınıncaya kadar kafası koltuğunda cenge devam eder” (Elçin, 2000: 31). Kullanılan bu motif, ölüm ve fani hayat düşüncesini sembolize etmektedir.

1.1.9. Viraneyle konuşma

Yukarıda âşıkların zorluklar karşısında, sıradan insanların dilini anlamadıkları bazı canlı veya cansız varlıklarla iletişime geçtiklerini ifade etmiştik. Hikâyenin bir bölümünde ceylan gibi bir hayvanla, Hızır gibi yaşayıp yaşamadığı rivayetlere dayanan bir veli veya peygamberle, ölmüş bir insanın kurumuş kafasıyla konuşan âşık bu kez cansız bir varlıkla konuşur. Kerem Ayaş’a giderken yolda viran olmuş bir şehre rastlar. Buranın niçin viran olduğunu anlamak için virane ile konuşur. Virane ile konuşmada da kuru kafa motifinde görülen dünyanın geçiciliği düşüncesi sembolize edilmektedir. Virane han, bir zamanlar çok canlı bir hayata mekânlık ettiğini ifade ederken, bu gerçeği dile getirmektedir.

1.1.10. Meşeyle konuşma
 Kerem bu kez bir bitkiyle konuşur. Kerem’in arkadaşı Sofu, Kerem’in olağanüstü birçok haline şahit olduğundan artık böyle durumlara şaşırmamaktadır. Kerem ile Aslı Hikâyesinde Olağanüstülük Motifleri 20 Aslı’nın peşinden giden Kerem, Zile’ye giderken sırtını bir kayaya dayayıp sevdiğini bulamamanın verdiği üzüntüyle meşe ile konuşmaya başlar. Âşıkların canlı cansız tüm varlıklarla konuşmaları dünyada yaratılan bütün varlıklara aynı gözle bakmalarının bir sonucudur. Tüm yaratılanlar değerlidir ve canlı birer ruha sahiptirler. Ama sıradan insanlar bunların farkına varamazlar. Bunların dilinden ancak kutsal insanlar ( örneğin âşıklar ) anlarlar.


 1.1.11. Dişlerin çekilmesi
Hikâyenin en canlı motiflerinden biri de bütün dişlerini çektirme motifidir. Kerem Aslı’nın annesinin diş çekici olduğunu öğrenince Aslı’yı görmek için 32 dişini birden çektirir. Bu motif hikâyenin hemen bütün varyantlarında bulunmaktadır. Kerem dişlerini çektirdikten sonra ağzı kan içinde kalır. Ağzını silmek için çıkardığı çevreden Aslı onu tanır. Kerem dayakla kapı dışarı edilir. Kerem çıkarken Aslı’yı İslam dinine davet eder. Duası kabul edilir ve Aslı da Kerem’i sevmeye başlar. Kerem Aslı ile konuşurken elini yüzüne sürünce 32 dişi birden geri gelir ve çekilmiş dişlerine tekrar kavuşmuş olur. Bu motif hikâyenin en orijinal motiflerinden biridir.

 1.1.12. Ah çekerek ağızdan ateş çıkarma
 Hikâyelerde aşkın kuvvet ve yoğunluğunu anlatmaya yönelik olarak bir işlev gören bu motif, Kerem ile Aslı hikâyesinde trajik bir sonu hazırlamaktadır. Gerdek gecesi Aslı’ya babası tarafından giydirilen sihirli elbisenin düğmelerini açamayan Kerem sabaha doğru içindeki ateşle öyle bir ah çeker ki ağzından çıkan alevle yanmaya başlar. Ayrıca Kerem, Halep Paşası’nın külhanbeyiyle konuşurken, çektiği bir ahla ağzında ateş zahir olur. Bu ateş az daha külhanbeyini yakacaktır. “Ayrıca bu motif, Yaralı Mahmut hikâyesinde, Mahmut’un eve döndüğünde sevgilisinin gittiğini öğrenip bir ah çekmesiyle, ağzından çıkan alev âlemi yakması ve Tahir ile Zühre hikâyesinde Tahir’in Zühre’yi aklına getirip içten bir ah çekmesiyle, haraminin yüzü ve sakalı yanması gibi örneklerde görülür” (Özarslan, 2006: 110).

1.1.13. Sihirli elbise
 “Halk hikâyelerinde sihir ve büyü genellikle bir cadı maharetiyle gerçekleştirilir. Söz konusu büyüler kötülük amacıyla yapılır ve kahramanlara engel teşkil ederler” (Özarslan, 2006: 108). Hikâyemizde de büyü bu amaçla yapılmıştır. Gerdekte Kerem, Aslı'nın isteği üzerine elbisesinin düğmelerini önce sazıyla açmayı dener ama başaramaz. Sonra elleriyle çözmeye çalışır, yine açmayı başaramaz. Düğmeler bir yandan açılırken, diğer yandan tekrar bağlanır. Halk hikâyelerinde çoğunlukla cadılar tarafında kötülük amacıyla yapılan sihir, Kerem ile Aslı hikâyesinde, Aslı’nın babası tarafından Kerem’e kötülük yapmak amacıyla yapılmıştır. Halk hikâyelerinde buna benzer sihirli nesneler farklı şekillerde geçmektedir: “Sihirli tüy, Melikşah ile Güllühan hikâyesinde; sihirli mendil, Arzu ile Kamber hikâyesinde; sihirli yüzük, Köroğlu hikâyelerinde; sihirli saç, Akşehir Telli Nigar Cengi hikâyesinde” (Alptekin, 2005: 298) karşımıza çıkmaktadır.

1.1.14. Kerem ile Aslı’nın yanmas
ı Gerdek gecesinde Aslı’nın elbiselerinin düğmelerini açamayan Kerem, çaresinin olmadığını anlar. Güneş doğunca, Kerem’in yüreğine bir acı düşer: “Velhasıl güneş doğdu, Kerem’in yüreğine bir acı düşüp. ‘Eyvah ben halkın yüzüne nasıl bakayım, Kerem bermurad olmamış’ deyip derunu dilden bir kere daha ah eyledi, hemen o anda ağzından bir ateş zahir olup tepesinden siyah tütün çıkmağa başladı. Aslı Han baktı ki Kerem’i ateş bürümüş” (Öztürk, 2006: 156). 21 Mehmet Emin BARS “Aslı külün başında kırk gün bekledi. Sonra kül etrafa dağılmaya başladı. Aslı saçını süpürge edip toplarken saçından tutuşup o da cayır cayır yanıp Kerem’in külüne karıştı” (Öztürk, 2006: 158). Bu motif, Kerem ile Aslı hikâyesinin orijinalitesini ve hafızalarda kalmasını sağlayan önemli motiflerin başında gelmektedir. Kerem bin bir türlü zorluktan sonra tam da muradına erecekken bu motif kendisini gösterir.

KAYNAK:KEREM İLE ASLI HİKÂYESİNDE OLAĞANÜSTÜLÜK MOTİFLERİ THE MOTIFS OF EXTRAORDINARINESS IN THE STORY OF KEREM AND ASLI
Mehmet Emin BARS Milli Eğitim Bakanlığı

Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski

sponsor reklamı

SPONSOR REKLAMI

derskonumesnk