sponsorlu reklam Admatic -sponsor

BİR METİN ÜZERİNDE İSİM TAMLAMALARINI BULMA,GÖSTERME

      BİR METİN ÜZERİNDE İSİM TAMLAMALARINI BULMA, BİR METİN ÜZERİNDE İSİM TAMLAMALARINI GÖSTERME, İSİM TAMLAMALARINI BULMA ÇALIŞMASI,
  

derskonum.com'un değerli akademisyen-öğretmen-öğrenci-edebiyat sever takipçileri.


Derskonum.com olarak her dönem olduğu gibi yeni dönemde de sizler için kitap cevapları, konu anlatımı, pdf ders notları ile her zaman yanınızdayız..



Bu sayfamızda siz değerli takipçilerimiz için BİR METİN ÜZERİNDE İSİM TAMLAMALARINI BULMA,GÖSTERME üzerine bir paylaşım yazacağız. 

Siz de eğer bize ve tüm eğitim camiasına yardımcı olmak adına hazırladığınız yazılıları-notları-soruları-videoları paylaşmak isterseniz mail adresinden bize ulaşabilirsiniz.

İyi çalışmalar..

doğru konum= derskonum
METİN-1
Koca Ali öyle uzun boylu konuşmazdı. Subaşının karşısına çıkartıldığı zaman da, gece geç saatte köprünün üstünde ne aradığını anlatamadı. Bekçilerin bulduğu bütün kanıtlar aleyhine çıkıyordu. Budak Bey’in yeni sattığı beş yüz koyunun parası da mandıradan çalınmıştı. İki güçlü hırsız, bekçi çobanı sımsıkı bağlamışlardı. Sonra canını çıkarıncaya kadar dövmüşler, hatta işkence için bir kolunu da kırmışlardı. Ertesi gün yargıcın önünde bu çoban, hırsızın birini Koca Ali’ye benzettiğini söyledi. Gece geç saate kadar dükkânına gelmemesi, derinin dükkânda, para keselerinden birinin kapısı önünde bulunması, Koca Ali’nin suçlanmasına yetti. Ne kadar inkâr etse hırsızlık suçunu silemiyordu. Üstelik nereden geldiği, nereli olduğu da belli değildi.

  •  Subaşının karşısına: Belirtili İ. T. 
  •  yargıcın önü: Belirtili İ. T. 
  •  köprünün üstü: Belirtili İ. T. 
  •  hırsızın birini: Belirtili İ. T. 
  •  koyunun parası: Belirtili İ. T.
  •  hırsızlık suçunu: Belirtisiz İ.T.
  •  para keselerinden birinin kapısı önü: Zinc. İ. T. 
  •  Koca Ali’nin suçlanması: Belirtili İ. T.

METİN-2
Bir Çin prensi tahta çıkacaktı ama yasalara göre, daha önce evlenmesi gerekiyordu. Uygun bir aday bulmak için bölgedeki genç kızları huzuruna çağırdı. Saraydaki hizmetçilerden birinin kızı prensi çok seviyordu. O da prensin huzuruna çıkmak istedi. Annesinin uyarılarını dinlemedi, çünkü sevdiği adamı bir kere bile görmek onu mutlu edecekti.

Bir Çin prensi : belirtisiz isim tamlaması
uygun bir aday : sıfat tamlaması
bölgedeki genç kızlar : sıfat tamlaması
genç kızlar : sıfat tamlaması
hizmetçilerden birinin kızı : zincirleme isim tamlaması ("den" ekinin tamlayan eki yerine kullanıldığını unutmayalım ...edebiyat fatihi)
prensin huzuru : belirtili isim tamlaması
annesinin uyarıları : belirtili isim tamlaması
bir kere : sıfat tamlaması
  • METİN-3

32 Yorumlar

  1. Koca Ali'nin suçlanması burdaki suçlanması fiil değil mi

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne demek istiyorsun Koca Ali suçlu bir kere

      Sil
  2. Hekimhan
    Köprülü Mehmet Paşa, sefere çıkıp da Hekimhan’a gelince, yemyeşil ormanı, şırıl şırıl akan suları görünce, ordusunu burada dinlendirmeye karar verir. Ağaçların arasına çadır kurup dinlenmeye koyulurlar. Bazı askerler de etrafı görmek için gezintiye çıkarlar. Şimdiki Hasan Ağa Çeşmesi’nin bulunduğu yere geldiklerinde, küçük derenin suyunun içinde kırmızı bir şey aktığını fark ederler.

    Askerler suyu takip ederek yukarıya çıkarlar ve yaralı bir adamın kanının akarak suya karıştığını görürler. Bunun üzerine hemen Köprülü’ye haber verirler. Paşa, hekimle birlikte yaralının yanına gelerek adamı muayene ettirir. Hekim: “Paşam bir canı kalmış.” der. Padişah: “Kurtulma Ümidi Yok mu?” diye sorar. O da: “Bir canı kalmış Paşam.” diye cevap verir. Padişah: “Ya bunun canını kurtarırsın ya da senin kanını bunun kanına katarım!” der. Hekim yarayı üç gün içinde iyi eder. Adamın kim olduğunu sorarlar. Adam da hekim olduğunu, ilaç yapmak için buralara geldiğini, eşkıyaların kendisini yaraladığını anlatır. Bundan sonra Köprülü ormanı kestirip yer açtırır. Bir han, bir hamam, bir de cami yaptırır. Etraftan birkaç aileyi de getirip buraya yerleştirir. Bu suretle bugünkü Hekimhan kurulur. İsmi de Hekim’in Hanı’ndan Hekimhan şekline dönüşür.bundaki sıfat tamlamaları ne

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Köprülü Mehmet Paşa- ünvan sıfatı
      yemyeşil ormanı-niteleme .
      şırıl şırıl akan sular- fiilimsi sıfat..
      Bazı askerler-belgisiz s.
      Hasan Ağa-Ünvan sıfat
      bulunduğu yere- fiilimsi sıfat..
      küçük dere-niteleme S.
      kırmızı bir şey-niteleme ve belirtme bir arada

      Sil
    2. Asıl Senin anonin

      Sil

  3. Ben dervişim diyene,
    Bir ün edesim gelir
    Seğirdüben sesine,
    Varıp yetesim gelir

    Sırat kıldan incedir,
    Kılıçtan keskincedir
    Varıp anın üstüne,
    Evler yapasım gelir

    Altında gayya vardır,
    İçi nar ile pürdür
    Varuben ol gölgede,
    Biraz yatasım gelir

    Oda gölgedir deyu,
    Ta'n eylemen hocalar
    Hatırınız hoş olsun,
    Biraz yanasım gelir

    Ben günahımca yanam,
    Rahmet suyunda yunam
    İki kanat takınam,
    Biraz uçasım gelir

    Derviş yunus bu sözü,
    Eğri büğrü söyleme
    Seni sigaya çeken
    Bir molla kasım gelir

    Yücelerden yüce gördüm
    Erbabsın sen koca Tanrı
    Alim okur kelam ile
    Sen okursun hece Tanrı

    Kıldan köprü yaratmışsın
    Gelsin kulum geçsün deyü
    Hele biz şöyle duralım
    Yiğit isen geç a Tanrı

    Garib kulun yaratmışsın
    Derde mihnete katmışsın
    Anı aleme atmışsın
    Sen çıkmışsın uca Tanrı

    Kaygusuz Abdal yaradan
    Gel içegör şu cür'adan
    Kaldır perdeyi aradan
    Gezelim bilece Tanrı
    Tamlamalar ne

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. AKŞAM ÜZERİ ÇÖZÜM YAZACAĞIZ :)

      Sil
    2. sesine--- TAMYALANI DÜŞMÜŞ İSİM TAM.

      anın üstüne, ---- BELİRTİLİ İSİM TAM BELİRTİLİ İSİM TAM

      Altında --- TAMYALANI DÜŞMÜŞ İSİM TAM.

      İçi --- TAMYALANI DÜŞMÜŞ İSİM TAM.

      Hatırınız --- TAMYALANI DÜŞMÜŞ İSİM TAM.

      Rahmet suyunda --- BELİRTİLİ İSİM TAM

      kulum --- TAMYALANI DÜŞMÜŞ İSİM TAM.

      Sil
  4. Hekimhan
    Köprülü Mehmet Paşa, sefere çıkıp da Hekimhan’a gelince, yemyeşil ormanı, şırıl şırıl akan suları görünce, ordusunu burada dinlendirmeye karar verir. Ağaçların arasına çadır kurup dinlenmeye koyulurlar. Bazı askerler de etrafı görmek için gezintiye çıkarlar. Şimdiki Hasan Ağa Çeşmesi’nin bulunduğu yere geldiklerinde, küçük derenin suyunun içinde kırmızı bir şey aktığını fark ederler.

    Askerler suyu takip ederek yukarıya çıkarlar ve yaralı bir adamın kanının akarak suya karıştığını görürler. Bunun üzerine hemen Köprülü’ye haber verirler. Paşa, hekimle birlikte yaralının yanına gelerek adamı muayene ettirir. Hekim: “Paşam bir canı kalmış.” der. Padişah: “Kurtulma Ümidi Yok mu?” diye sorar. O da: “Bir canı kalmış Paşam.” diye cevap verir. Padişah: “Ya bunun canını kurtarırsın ya da senin kanını bunun kanına katarım!” der. Hekim yarayı üç gün içinde iyi eder. Adamın kim olduğunu sorarlar. Adam da hekim olduğunu, ilaç yapmak için buralara geldiğini, eşkıyaların kendisini yaraladığını anlatır. Bundan sonra Köprülü ormanı kestirip yer açtırır. Bir han, bir hamam, bir de cami yaptırır. Etraftan birkaç aileyi de getirip buraya yerleştirir. Bu suretle bugünkü Hekimhan kurulur. İsmi de Hekim’in Hanı’ndan Hekimhan şekline dönüşür
    Bu metindeki isim Tamlamaları

    YanıtlaSil
  5. Hekimhan
    Köprülü Mehmet Paşa, sefere çıkıp da Hekimhan’a gelince, yemyeşil ormanı, şırıl şırıl akan suları görünce, ordusunu burada dinlendirmeye karar verir. Ağaçların arasına çadır kurup dinlenmeye koyulurlar. Bazı askerler de etrafı görmek için gezintiye çıkarlar. Şimdiki Hasan Ağa Çeşmesi’nin bulunduğu yere geldiklerinde, küçük derenin suyunun içinde kırmızı bir şey aktığını fark ederler.

    Askerler suyu takip ederek yukarıya çıkarlar ve yaralı bir adamın kanının akarak suya karıştığını görürler. Bunun üzerine hemen Köprülü’ye haber verirler. Paşa, hekimle birlikte yaralının yanına gelerek adamı muayene ettirir. Hekim: “Paşam bir canı kalmış.” der. Padişah: “Kurtulma Ümidi Yok mu?” diye sorar. O da: “Bir canı kalmış Paşam.” diye cevap verir. Padişah: “Ya bunun canını kurtarırsın ya da senin kanını bunun kanına katarım!” der. Hekim yarayı üç gün içinde iyi eder. Adamın kim olduğunu sorarlar. Adam da hekim olduğunu, ilaç yapmak için buralara geldiğini, eşkıyaların kendisini yaraladığını anlatır. Bundan sonra Köprülü ormanı kestirip yer açtırır. Bir han, bir hamam, bir de cami yaptırır. Etraftan birkaç aileyi de getirip buraya yerleştirir. Bu suretle bugünkü Hekimhan kurulur. İsmi de Hekim’in Hanı’ndan Hekimhan şekline dönüşür
    Bu metindeki isim Tamlamaları nedir?

    YanıtlaSil
  6. Hekimhan
    Köprülü Mehmet Paşa, sefere çıkıp da Hekimhan’a gelince, yemyeşil ormanı, şırıl şırıl akan suları görünce, ordusunu burada dinlendirmeye karar verir. Ağaçların arasına çadır kurup dinlenmeye koyulurlar. Bazı askerler de etrafı görmek için gezintiye çıkarlar. Şimdiki Hasan Ağa Çeşmesi’nin bulunduğu yere geldiklerinde, küçük derenin suyunun içinde kırmızı bir şey aktığını fark ederler.

    Askerler suyu takip ederek yukarıya çıkarlar ve yaralı bir adamın kanının akarak suya karıştığını görürler. Bunun üzerine hemen Köprülü’ye haber verirler. Paşa, hekimle birlikte yaralının yanına gelerek adamı muayene ettirir. Hekim: “Paşam bir canı kalmış.” der. Padişah: “Kurtulma Ümidi Yok mu?” diye sorar. O da: “Bir canı kalmış Paşam.” diye cevap verir. Padişah: “Ya bunun canını kurtarırsın ya da senin kanını bunun kanına katarım!” der. Hekim yarayı üç gün içinde iyi eder. Adamın kim olduğunu sorarlar. Adam da hekim olduğunu, ilaç yapmak için buralara geldiğini, eşkıyaların kendisini yaraladığını anlatır. Bundan sonra Köprülü ormanı kestirip yer açtırır. Bir han, bir hamam, bir de cami yaptırır. Etraftan birkaç aileyi de getirip buraya yerleştirir. Bu suretle bugünkü Hekimhan kurulur. İsmi de Hekim’in Hanı’ndan Hekimhan şekline dönüşür
    İsim tamlamaları nelerdir acill

    YanıtlaSil
  7. Ne zaman Cevapliyacaksiniz

    YanıtlaSil
  8. Blog yazarı Acil cevaplarmisiniz

    YanıtlaSil
  9. DİKİLİTAŞ EFSANESİ


    Vaktiyle Uşak İlinin Banaz İlçesi yakınındaki Ayrancı Köyünde çocuklu bir kadın yaşarmış. Bu kadının evi köy dışındaki bir tarlanın ortasındaymış,tarlanın civarında tek tek evler varmış. Bir gün bu kadın yufka açıyormuş. Tam o vakit kadının çocuğu ağlamaya başlamış. Bunu gören kadın çocuğuna doğru uzanarak neden ağladığına bakmış ve çocuğunun altına pislediğini görmüş ve yerinden kalkıp bez almayı üşendiği için çocuğunun altını açtığı yufkalardan biriyle temizlemiş. Tam bu sırada annesi de çocukta oracıkta taş oluvermişler. Şimdi bu olayın geçtiği yer Dikili taş mevkii olarak bilinmektedir.isim tamlamaları nelerdir

    YanıtlaSil
  10. Köprülü Mehmet Paşa- ünvan sıfatı
    yemyeşil ormanı-niteleme .
    şırıl şırıl akan sular- fiilimsi sıfat..
    Bazı askerler-belgisiz s.
    Hasan Ağa-Ünvan sıfat
    bulunduğu yere- fiilimsi sıfat..
    küçük dere-niteleme S.
    kırmızı bir şey-niteleme ve belirtme bir arada

    YanıtlaSil
  11. Blog yazarı sıfat tamlamaları ni istemiyorum isim tamlamalari nedir

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Nasıl nedir ya ilk okul türkçen de mi yok

      Sil
  12. ordusunu- tamlayanı düşmüş isim tam.
    Ağaçların arası- belirtili İ.T
    Hasan Ağa Çeşmesi’nin bulunduğu-Zincirleme İ.T
    derenin suyunu--belirtili İ.T
    adamın kanı-belirtili İ.T
    Bunun üzeri -belirtili İ.T
    yaralının yanı -belirtili İ.T
    bunun canı-belirtili İ.T
    senin kanını -belirtili İ.T
    bunun kanı-belirtili İ.T
    eşkıyaların kendisi-belirtili İ.T
    Hekim’in Hanı-belirtili İ.T

    YanıtlaSil

  13. Küçük Şeyler
    Küçük şeylerde biri alphonse Daudet'ten çeviri olmak üzere 7 öykü vardır. Yazar,kitabın başına koyduğu on sözde'Anlatinin, artık şaşırtıcı olayları çocukça bir anlatımda anlatmaktan çıktığını,doğanın gözlerine karşı bilimlerin ve fenerin kazandığı zaferlerle ve insanlığın yüreğiyle ilgili olarak yıllarca süren incelemelerin ortaya koyduğu bilgilere dayanarak yazıldığını'soyler ve 'Buna, edebiyat otopsisi bilimi denir'diye ekler.Bu ön sözdeki anlatı tanımı, gerçekçilik ve dogalcilik akımlarının tanımı olarak görülebilir. Küçük Şeylerdeki öykülerin ortak özelliği,hemen bütün öykülerinin coşuculuktan gerçekçiliğe-doğallığa geçiş dönemi ürünleri olarak canlı, etkileyici öykü kişileri oluşturması ve çıkış noktalarının düş kırıklığı olmasıdır
    Tamlamalari bulur musunuz lütfen çok acil

    YanıtlaSil
  14. Bir kişi anlatımıyla yazarın filozof sandığı bir adamın Aslında okuma yazmasını bile olmayışını öğrenmesi Hiçte 3 kişi anlatımıyla kahramanın Her gördüğü yerde gülümsediği için kendisine aşık olduğunu sandığı Bu nedenle de evlenme mutlu olma hayalleri kurduğu genç kızın gülümsemesinin Aslında üst dudağının kısa olmasından ileri geldiğini öğrenmesini düğünde Evdeki bütün hazırlıklarını Bey'in kendisiyle evleneceğine yoran küçük beyin odalarının üzüntüsünden hastalanarak ölmesi konusu olarak alınır bireyin iç dünyasından kaynaklanan Dolayısıyla bireyi gerçekçi anlamda ele alan ilk anlatı ürünleridir ve ortak temalarının hayaller ve düş kırıklığı olduğu söylenebilir 250 kuruşa Bir asır öyküsü yazımızda ki ilk çevreci öykü olarak Dikkat çeker yazarın çocukluğundan beri sevdiği çeşitli hayvanların yaşadığı koruluğu 250 kuruşa bir oduncuya satılarak ağaçların acımasızca kesilişi konu alınır burada Bireysel ama aslında toplumsal anlamlı bir kırıklığı söz konusudur kediler ve pandomima adlı öyküler se gerçek anlamda gerçekçi ve doğalcı özellikler gösterir pandomim konusu yukarıda söz konusu edilen öykülerde olduğu gibi aşk ve düş kırıklığı dır kediler öyküsü ise kendine özgü bir hüzün içermesine karşın düş kırıklığının söz konusu edilmediği ya da dolaylı olarak edildiği bir yapıt olarak Dikkat çeker evdeki kedilerden dolayı yanından Bezen kahramanın kedi düşkünü karısına ya Ben kedileri diğer kararlı biçimde karşı çıkması üzerine karısının kediler diye yanıt vermesi adamın uğradı kırıklığı olarak kabul edilebilir

    YanıtlaSil
  15. Güzel aşık cevrimizi
    Çekemezsin demedim mi?
    Bu bir rıza lokmasıdır
    Yiyemezsin demedim mi?
    Demedim mi? Demedim mi?
    Gönül sana söylemedim mi? Ah
    Demedim mi? Demedim mi?
    Gönül sana söylemedim mi?
    Bu bir rıza lokmasıdır
    Yiyemezsin demedim mi?
    Bu bir rıza lokmasıdır
    Yiyemezsin demedim mi?
    Yemeyenler kalır naçar
    Gözlerinden kanlar saçar
    Bu bir demdir gelir geçer
    Duyamazsın demedim mi?
    Demedim mi? Demedim mi?
    Gönül sana söylemedim mi? Ah
    Demedim mi? Demedim mi?
    Gönül sana söylemedim mi?

    YanıtlaSil
  16. Niye çattın kaşlarını
    Bilmiyom yar suçlarımı
    Ölürsem ben saçlarını
    Yolma gayrı, yolma leyli, leyli
    Yolma leyli, leyli, yolma leyli, leyli
    Yolma leyli, leyli yar
    Ben yandım aşkın narına
    Meyletmem dünya malına
    Ölürsem ben mezarıma
    Gelme gayrı, gelme leyli, leyli
    Gelme leyli, leyli, gelme leyli, leyli
    Gelme leyli, leyli yar
    Bir garibim, düştüm dile
    Gerçeklerde olmaz hile
    Zalımlar elinden bile
    Alma beni, alma leyli, leyli

    YanıtlaSil
  17. Sallan boyuna bakıyım
    Sallan boyuna bakıyım
    Elmas küpeler takıyım
    Elmas küpeler takıyım
    Eğal gerdandan öpüyüm
    Eğal gerdandan öpüyüm
    Bir o yandan beş bu yandan
    Bir de gönül yaylasından
    Haydan olur huydan olur
    Haydan olur huydan olur
    Arab atı taydan olur
    Arab atı taydan olur
    Bu gözellik soydan olur
    Bu gözellik soydan olur
    Öldüm yalvar yalvarı
    Topuktan bağla şalvarı
    Bu gözellik soydan olur
    Bu gözellik soydan olur
    Öldüm yalvar yalvarı
    Topuktan bağla şalvarı

    YanıtlaSil
  18. İsim tamlamasi istiyorum

    YanıtlaSil
  19. Yozgat ellerinde, garip garip gezerken
    Göründün gözüme büktün belimi
    Gariplik elinden candan bezerken
    Nasıl arz ederdim garip halımı
    Yüksek binalarda yeşil perde
    Sen yüksek yerdesin ben ise nerede
    Senin aşkın ile tutuldum derde
    Kırdı felek kanadımı kolumu
    Gel beri gel beri ben adam yemem
    Saklarım sırrımı ellere demem
    Cenneti alaya sensiz giremem
    Ben bilirim cehennemin yolunu






    İsim tamlaması istiyorumm çok acil

    YanıtlaSil
  20. Blog yazarı bakar mısın

    YanıtlaSil

  21. Hikâye fakir bir çiftin yeni doğan kız evlatlarını yaşlı bir cadıya vermek zorunda kalmalarıyla başlar. Yaşlı cadı ile komşu olan çiftin erkeği, parasızlık ve annenin sürekli bu komşunun bahçesindeki marulları aşermesi sebebiyle bir gün cadının bahçesinden marul çalar; ancak ikinci kez çalarken yakalanır. Cadının büyü yapmasından çekinen baba, doğan kızını ona vermeyi kabul eder. Cadı doğumdan sonra kız çocuğunu alarak ona aslında bahçedeki marulların türünün adı olan ‘Rapunzel’ ismini verir.
    Masalın sonraki kısımlarında cadı Rapunzel'i kaçmaması için bir ormanın göbeğindeki yüksek ve merdivensiz bir kuleye kapar. Buraya her ziyaretinde kulenin tepesine çıkabilmek için Rapunzel'in seneler içinde kulenin tepesinden yere dek uzayan örgülü sarı saçlarını tıpkı bir merdiven gibi kullanmaya başlar. Ve masal böyle devam eder.

    YanıtlaSil
  22. Yozgat elleri---Bsiz isim tam

    belimi--tamlayanı düşmüş isim tam

    Gariplik eli----Bsiz isim tam

    halımı--tamlayanı düşmüş isim tam

    Senin aşkın---Belirtili isim tam

    kanadımı kolumu-tamlayanı düşmüş isim tam

    Saklarım sırrımı ---tamlayanı düşmüş isim tam

    cehennemin yolunu---belirtili isim tam.

    YanıtlaSil



  23. mihriban(aşk) şiiri - abdurrahim karakoç
    abdurrahim karakoç
    mihriban(aşk)
    abdurrahim karakoç
    sarı saçlarına deli gönlümü
    bağlamışlar, çözülmüyor mihriban!
    ayrılıktan zor belleme ölümü
    görmeyince sezilmiyor mihriban!yâr deyince kalem elden düşüyor
    gözlerim görmüyor aklım şaşıyor
    lâmbamda titreyen alev üşüyor
    aşk kağıda yazılmıyor mihriban!önce naz sonra söz ve sonra hile
    sevilen seveni düşürür dile
    seneler asırlar değişse bile
    eski töre bozulmuyor mihriban!tabiplerde ilaç yoktur yarama
    aşk değince ötesini arama
    her nesnenin bir bitimi var ama
    aşka hudut çizilmiyor mihriban!boşa bağlanmamış bülbül gülüne
    kar koysan köz olur aşkın külüne
    şaştım kara bahtın tahammülüne
    taşa çalsam ezilmiyor mihriban!tarife sığmıyor aşkın anlamı
    ancak çeken bilir bu derdi, gamı
    bir kördüğüm baştan sona tamamı
    çözemedim çözülmüyor mihriban!.isim tamalma

    YanıtlaSil

  24. sırığa tutundu ve kadını kıyıya çekti, merdivenlerin
    üzerine yatırdı. Az sonra kadın kendine geldi, doğrulup oturdu; ellerini anlamsız hareketlerle ıslak entarisine siliyor,
    aksırıp tıksırıyor, ama hiç konuşmuyordu.
    Deminki kadın sesi bu kez Afrosinyuşka’nın yanında
    duyuldu:
    — Devrilene kadar içip sarhoş oldu, anam babam! Demin
    de az kalsın kendini asacaktı, ipten kurtardılar. Bir koşu
    bakkala gidecektim, kızımı da göz kulak olması için
    kendisine bırakmıştım… Şu olanlara bak! Şuradaki satıcı
    kadın anam babam, şu bizim satıcı kadın! Hemen şurada
    otururuz, işte şurada, baştan ikinci ev…
    Kalabalık dağılmaya başladı, polislerse hâlâ kadınla
    uğraşıyorlardı. Kalabalıktan biri karakoldan söz etti.
    Raskolnikov olup bitenleri tuhaf bir kaygısızlıkla,
    aldırmazlıkla izlemişti. Birden içinde bir tiksinti duydu.
    — Su… Hayır, değmez… tiksinç bir şey bu… –diye
    mırıldandı.– Bir şey olacağı yok… Ne diye beklemeli?.. Bu
    ne? Karakol mu?.. Zamyotov niye karakolda değil? Saat
    dokuza geldiği halde, karakol hâlâ açık…
    Sırtını korkuluklara çevirdi, çevresine bakındı. Kesin bir
    tavırla,
    — Evet! Gidelim bakalım! –diye mırıldandı, karakola doğru
    yürümeye başladı.
    Yüreği sağırlaşmış gibiydi. Düşünmek istemiyordu. “Her
    şeye bir son vermek” kararıyla evden çıktığı zamanki
    canlılığından eser kalmamıştı; kaygılı bile değildi, şu anda
    duyduğu tek şey, tam bir uyuşukluktu. Ağır, uyuşuk adımlarla kanal boyunca yürürken,
    “Eh, ne
    yapalım, bu da bir çıkış yoludur!” diye düşündü. “Nasıl olursa
    olsun, buna bir son vereceğim, çünkü böyle istiyorum. Ancak
    bu bir çıkış yolu sayılır mı? Boş ver! Bir arşınlık bir yerin
    olacak! Heh–he! Ancak bu nasıl bir son böyle? Hem son mu
    bu? Söyleyecek miyim, söylemeyecek miyim onlara? Allah
    kahretsin! Yoruldum, hemen bir yer bulup oturmalı ya da
    uzanmalıyım. İşin en utanç verici yanı da son derece aptalca
    olması! Tükürmüşüm aptalcalığına! Ne saçma şeyler geliyor
    insanın aklına!..”
    Karakola gitmesi için dosdoğru yürümesi, ikinci köşeden
    sola sapması gerekiyordu; hemen şuracıktaydı karakol. Ama o
    ilk köşeye varınca durdu, biraz düşündü ve ilk sokağa saptı.
    Böylece iki sokak çevreden dolaşacak biçimde yürüyecekti.
    Bunu belki hiçbir amacı olmaksızın yapmıştı, belki de birkaç
    dakika olsun zamanı uzatmak istemişti. Başı önde yürüyordu.
    Birden sanki kulağına birisi bir şey fısıldadı. Başını kaldırınca
    tam o evin kapısı önünde bulunduğunu gördü. O akşamdan
    beri buraya hiç gelmemiş, dolayından bile geçmemişti.
    Karşı konulmaz, açıklanamaz bir arzuyla tutuştu içi. İçeri
    girdi. Avludan geçti, sağa saptı, bildik merdivenlerden
    dördüncü kata çıkmaya başladı. Merdivenler dar, dik ve çok
    karanlıktı. Her merdiven sahanlığında duruyor ve dikkatle
    çevresine bakınıyordu. Birinci kat sahanlığındaki pencere
    çerçevelenmişti. “O zaman bu yoktu” diye düşündü. İşte,
    ikinci katta Nikolaşka ile Mitka’nın çalıştıkları daire…
    “Kilitli… Kapı da boyanmış, demek ki kiraya veriyorlar.”
    İşte, üçüncü kat… ve işte dördüncü kat… “Burası!”
    Şaşkınlıktan küçük dilini yutacaktı: Kapı ardına kadar açıktı,
    içeride birileri vardı, sesler geliyordu. Bu hiç beklemediği bir şeydi. Bir iki saniye süren bir kararsızlıktan sonra, son
    basamakları da çıkıp, içeri girdi.
    Burası da onarılıyordu, içeride işçiler vardı. Buna çok
    şaşırdı. Nedense her şeyi bıraktığı gibi bulacağını
    düşünmüştü, hatta cesetleri bile, oracıkta… döşemenin
    üzerinde… Şimdiyse duvarlar çırılçıplaktı ve evde hiç eşya
    kalmamıştı; evi bu görünüşüyle tuhaf buldu. Yürüdü, pencere
    kenarına oturdu.
    İçeride topu topu iki işçi vardı, ikisi de gençti, yalnız biri
    ötekinden oldukça küçüktü. O eski, sarı, yırtık duvar kâğıtları

    tamlamaları bulur musunuz ?

    YanıtlaSil
  25. 10.Sınıf Edebiyat kitabı 190-194 arası Mai ve siyah İsim ve Sıfat tamlamalarını bulurmusunuz

    YanıtlaSil
Daha yeni Daha eski

sponsor reklamı

SPONSOR REKLAMI

derskonumesnk