sponsorlu reklam Admatic -sponsor

SERVET-İ FÜNUN ŞİİRİ ÖZELLİKLERİ,EDEBİYAT-I CEDİDE/SERVET-İ FÜNUN ŞİİRİNİN GENEL ÖZELLİKLERİ

SERVET-İ FÜNUN ŞİİRİ ÖZELLİKLERİ, EDEBİYAT-I CEDİDE ŞİİRİNİN GENEL ÖZELLİKLERİ, SERVET-İ FÜNUN ŞİİRİNİN GENEL ÖZELLİKLERİ, SERVET-İ FÜNUN EDEBİYATI, Servet-i Fünun Şiirinin Özellikleri
  1. Şiirlerde aruz ölçüsü kullanılmış ve aruz Türkçeye başarıyla uygulanmıştır. (Sadece Tevfik Fikret’in “Şermin” adlı kitabında topladığı çocuk şiirleri hece ölçüsüyle yazılmıştır.)
  2. Şiirde musikiye önem verilmiş, seçilen sözcüklerin ahenk oluşturmasına dikkat edilmiştir.
  3. Kafiyenin kulak için olduğu ilkesi benimsenmiştir.
  4. Kişisel konular işlenmiş, en basit duygular, düşünceler, hayaller bile şiire konu yapılarak şiirin konusu genişletilmiştir.
  5. Devrin şairleri Sembolizm ve Parnasizm’den etkilenmişlerdir.
  6. Anlam beyitle sınırlandırılmayıp şiire yayılmış, parça güzelliğine değil, bütün güzelliğine önem verilmiştir.
  7. Şiir(nazım), nesre yaklaştırılmıştır.
  8. Ağır bir dil kullanılmış, Arapça-Farsça terkiplere çokça yer verilmiştir.
  9. Sanatçılar “Sanat, sanat içindir.” anlayışına bağlı kalmışlardır.
  10. Divan edebiyatı nazım şekilleri terk edilmiş; Batı’dan alınan sone, terza-rima, triyole ve balad nazım şekilleri kullanılmıştır. Ayrıca serbest müstezat da kullanılmıştır.

GENİŞ İÇERİK
Servet-i Fünûn Edebiyat sanatçıları, Abdülhak Hamit'in şekilde yaptığı yeniliği daha da genişletirler Fransız şiirinden "sone" ve "terzarima" gibi nazım türlerini alırlar. Müstezad (serbest nazım)ı, yaygın ölçüde kullanırlar. Kalıplaşmış vezinlerin dışına çıkarlar.
Türk şiiri nazım şekilleri bakımında modernleşir. Türkçeyi aruza uygularlar. Tevfik Fikret oldukça başarı sağlar. Aruzun bütün kalıpları müstezat için denenir, büyük ilgi görür.
Şiirde ahengi yaratmada aruz vezninden yararlanılır. Konunun yapısına uygun, aruzun değişik kalıpları kullanılır. Ahenk endişesiyle aynı şiirde değişik vezinlere yer verirler (Cenap Sahabettin).
Kafiye göz için değil, kulak içindir ilkesi benimsenir; kafiye, ahenk unsuru olarak eli alınır.
Şairler, mısra bağımsızlığı anlayışına ve ifadenin bir beyitte bitmesi geleneğine karşı koyarlar. Bütün güzelliğine önem verirler.
Şiirde anjambmanlar (şiirde cümledeki anlamın bir dizede bitmeyip sonraki dizelere geçmesi, kayması, sarkması) kullanarak, şiiri nesre yaklaştırmaya çalışırlar. Şiirde cümleleri istedikleri kısalık ve uzunlukta kullanırlar. Cümleyi mısra ortalarında tamamlayarak, beş altı mısra kadar uzattıkları olur.
Şiirin konusunu genişletirler. Ferdî duygu ve hayâllerin yanı sıra, aşk, tabiat ve allı hayatı başlıca temalar arasındadır. Hayâl-hakikat çatışması şiirde dikkat çekici boyutlardadır.
Ferdiyetçi sanat anlayışı şiire egemendir. Aşırı duygusallık ve yeni hayâl dünyası kurma eğilimi, onları ferdiyetçi kılmıştır. Bu yüzden aşk ve tabiat konusuna ağırlık verir.
Romantizmden sembolizme kadar açılan şairler, yeni bir duyuş, hayâl kuruş, yeni bil zevk ve estetik getirmişlerdir. Beğendikleri birçok hayâlleri şiire sokarlar.
Parnasizmin ve sembolizmin etkisiyle şiire resim ve mûsikî girer. Ses ve ahenk şiire egemen olur (Tevfik Fikret, Cenap Şahabettin). Şiire özgü bir vokabüler (kelime kadrosu) yaratılır. Şiirde kuvvetli bir mûsikî dili görülür. Şiire dış mûsikî (yani vezin ve şekil kusursuzluğu) ve iç mûsikî (yani doyurucu, anlam yönü kuvvetli şiir) egemendir. Tevfik Fikret dili ve tekniğiyle dış mûsikîyi, Cenap Şahabettin ise ince buluş, parlak hayal ve mecazlarıyla iç mûsikîyi sağlarlar.
Şiir dilinde Arapça, Farsça kelime ve tamlamalar vardır. Sanatkârane bir üslûp peşindedirler.
Batı etkisinde şiire yeni sözler girer: "saat-ı semen fem" (yasemin renkli saat). Fransızca " neige d'or " karşılığı olan "berf-i zerrin" (altın renkli kar) vb...
Servet-i Fünun şiiri, II. Meşrutiyet'in ilanıyla (1908) sosyal meselelere yönelir (Tevfik Fikret, Ali Ekrem, Süleyman Nazif...)
Şiirin yenileşmesinde nazım şekli önemli bir rol oynar; şiir nazım şekli bakımından zenginlik kazanır.

Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski

sponsor reklamı

SPONSOR REKLAMI

derskonumesnk