sponsorlu reklam Admatic -sponsor

XI.ve XII. 11-12. YÜZYILLARDA TÜRKLERİN TARİHİ SİYASİ VE SOSYAL YAPISI


XI.ve XII. 11-12. YÜZYILLARDA TÜRKLERİN TARİHİ,SİYASİ VE SOSYAL YAPISI, islamiyetin kabulü ile Türk toplumunda görülen kültürel değişimler, 
11.- 12. Yüzyıl Tarihi, Siyasi ve 
Sosyal Yapı: 


Türkler, 8. yy’dan itibaren Müslümanlığın etkisinde kalarak yeni dini kabul etmeye başlamışlardır. Müslümanlığı önce doğudaki Maveraünnehir yöresinde yerleşmiş bulunan Türkler arasında yayılması 10.yüzyılda gerçekleşmiştir.9. yy’ın ortalarında kurulan Samanoğulları Devleti halkının çoğunun Türk olduğunu ancak resmi dil olarak Arapça ve Farsça’yı kullandıklarını biliyoruz. Nitekim, 10. yy.’ın ortalarında kurularak 12. yy.’uın sonlarına kadar egemenliğini sürdürmüş olan Gazneliler de sarayın ve ordunun kullandığı dil Türkçe olmakla birlikte resmi dil gene Arapçadır.

 Daha 8. yy.’ın sonlarında Fergana, Kaşgar, Aksu yörelerinde devlet kuran Karahanlılar 10. yy.’ın ilk yarısında hükümdarları Satuk Buğra Han’ın Müslümanlığı kabul etmesi üzerine Müslüman olarak ilk Müslüman Türk Devletini kurarlar. Böylece 8. yy.’dan itibaren Müslüman olmaya başlayan Türkler’in yaşadığı Maveraünnehr, Horasan, Kaşgar yöresi 4 yüzyıl süren bir dönem içerisinde Müslüman olmuştur. Müslüman olan Türklerin ibadet için Kuran okumaları gerekiyordu. Böylece Türkler, Müslüman diğer milletler gibi Arap yazısını kullanmaya başladılar. Müslüman olan Türklerin yavaş yavaş İslam kültürüne girmesinde Araplardan çok İranlıların etkisi olmuştur. Başka bir değişle İslam kültürü, dünya görüşü ve bunların ürünü olan ortak İslam edebiyatının iç ve dış yapısını oluşturan ögeler İranlıların aracılığıyla Türk edebiyatına girmiştir.

C) islamiyetin kabulü ile Türk toplumunda görülen kültürel değişimler 

İslam dinine girdikten sonra toplumsal ve kültürel yönden bir değişim
yaşayan Türkler, aralarındaki çatışmaları ve ayrımları bir
yana bırakarak "ümmet" çerçevesi içinde bütünleşmeye başladılar.
İslamiyet'i kabul eden Türkler, büyük ölçüde hayvancılıktan
tarıma, göçebelikten yerleşik düzene geçtiler. Toplumsal yaşamı
düzenleyen, yönetimi etkileyen, tarımsal ekonominin hukuk sistemini
oluşturan ana belirleyici İslam dini oldu.
Toplumsal yaşamdaki bu köklü değişme, Türklerin gelenek ve
göreneklerine de yansıdı, Türk-İslam senteziyle oluşmuş bir dünya
görüşü ve zihniyet ortaya çıktı.


Türk İslam Toplumlarında, kültürel hayat, islam kültür çevresinin etkisi altında gelişti. Türklerin bu çevreye girmeleri onların her alanda ilerlemesine ve yükselmesine sebep oldu. Türk düşüncesi, bir yandan tarihi gelişimini devam ettirirken diğer yandan İslam düşüncesi ve felsefesiyle bütünleşti. Bu toplumların hayat tarzlarında islamın yüce ve ebedi ilkelerine, esaslarına ve kurallarına uyum sağlayacak değişmeler meydana geldi. Hukuk düzenleri "Şerri" esaslara ve "Törelere" göre yeniden kuruldu, düzenlendi. Arap ve Fars dil ve kültürlerinin baskısına rağmen, Türk dili korundu. Karamanoğullarının başlattıkları resmi dilin Türkçe olması hareketi, bazı olumsuz dönemler dışında devam etti. İslamın koruyuculuğunu üstlenen Türkler, Türk tasavvuf düşünce ve eylemleriyle müslümanlığın çağlar boyu gelişmesini ve yönlendiriciliğini sağladılar. Anadolu Türk toplumu oluşturduğu kültür çevresinde, manevi ve maddi kültür hayatını sürekli şekilde güçlendirdi. Kurduğu imparatorluklar o çağların siyasette, sosyal düzen ve sosyal adalette, iktisadi alanda, özellikle bilimde, eğitim ve öğretimde, hukuk hayatında, en medeni ve en ileri devletleri oldular. Osmanlı imparatorluğu kuruluşundan başlayarak, tarihi varlık alanından çekilişine kadar altı yüz yıl boyunca İslam Dünyasının, Türk İslam kültür çevresinin tek temsilcisi oldu. Bir dünya devleti niteliğini koruyarak, kültür hayatını inançlarda, adalette, dilde, musikide, sanat ve estetikte, mimaride, folklorda, eğitim ve öğretimde, sosyal ilişkilerde, diplomasi de özenle güçlendirdi. İnsanlık tarihine sayısız örnekler verdi. Kültür varlığımızın zenginleşmesini sağladı

Ç) islamiyetin kabulü ile dil alanında gerçekleşen yenilikler

III. DİL VE EDEBİYAT
İslamlık etkisindeki Türk edebiyatının ilk dönemleri, Türk yazı dilinin
gelişmesine bağlı olarak değerlendirilebilir. İslamiyet'in kabulünden
sonra 


Türk dili iki lehçeye ayrıldı:

Doğu Lehçesi (Hakaniye):
Aslı Uygurcadır. Karahanlılar
döneminde İslamlığın
benimsenmesinden sonra
Uygurca, edebî dil olarak
Hakaniye Türkçesi adını
almıştır. İslam felsefesi ve
kültürünün etkisini taşıyan
ilk edebiyat ürünleri, Anadolu dışında Karahanlılar döneminde,
Hakaniye Türkçesiyle yazılmıştır. Bu yapıtlar geçiş dönemi ürünleri
olmakla birlikte, gelişmiş bir Türk yazı dilinin varlığını göstermektedir.

Batı Lehçesi (Oğuzca):
Oğuz-Türkmen boylarının
konuştuğu, Göktürkçeye
bağlanan ve
Oğuzca adıyla bilinen
bu lehçe, değişik coğrafi bölgelerde geliştirilmiştir.
Bu lehçeyi konuşan Türk boylarından İran'ın bir bölgesiyle
Azerbaycan'a yerleşenler, Azeri Türkçesini; Anadolu'ya yayılanlarsa
Türkiye Türkçesini (Anadolu Türkçesi) geliştirdiler.
Elimizde bugün Batı lehçesinin 11. ve 12. yüzyıllarını gösteren
yeterli edebi ürün yoktur. Bunun nedenlerinden biri Oğuz-Türkmen
boylarının göçebe bir yaşam sürmeleri, durmaksızın yer
değiştirmeleridir.
Diğer bir neden de bu
dönemde yoğunlaşan
Moğol saldırıları ve yıkımlarının
bu dönemin
edebiyatını karanlıkta
bırakmasıdır.

BILGI:
Doğu Türkçesi: Özbekçe, Uygurca, Kazakça, Kırgızca,
Kumukça, Karakalpakça, Kazan Türkçesi, Başkurtça, Kırım
Tatarcası, Nogayca, Karaçayca, Malkar Türkçesi, Altayca,
Abakanca, Yakutça, Çuvaşça


Batı Türkçesi: Türkiye Türkçesi, Azerice, Gagavuzca, Türkmen
lehçesi.
Batı Türkçesine Oğuz Lehçesi de denmektedir.





İlk Müslüman Türk devleti olan Karahanlılardan itibaren Türkler "Arap" Alfabesini kullanmaya başladılar.1928'e kadar bu durum sürdü.Alfabe değişse de konuşma dili Türkçe olarak kaldı.İslamiyet'in kabulüyle Arapça ve Farsça'dan birçok sözcük ve kavram dilimize girmeye başladı.Özellikle ibadetle ilgili kavramlar Farsça'dan geçmiştir.

Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski

sponsor reklamı

SPONSOR REKLAMI

derskonumesnk