sponsorlu reklam Admatic -sponsor

EN ÇOK SORULAN İNGİLİZCE SORULAR

EN ÇOK SORULAN İNGİLİZCE SORULAR, EN ÇOK SORULAN SORULAR İNGİLİZCE, İNGİLİZCE SORULAN SORULAR, İNGİLİZCE EN ÇOK SORULAN SORULAR, 
İngilizce cümlelerde iki çeşit soru yapma şekli vardır.
► Birincisi yardımcı fiil başa getirilerek yapılır ve yes/no questions olarak adlandırılır. Çünkü bu tür sorular, cevabında evet veya hayır denmesini gerektirir.
- He is a teacher. (O bir öğretmendir.)
- Is he a teacher. (O bir öğretmen midir?)
- She went to school. (O, okula gitti.)
- Did she go to school? (O okula gitti mi?)
► İkinci soru şekli de, soru kelimeleri kullanarak yapılan sorulardır. Bu tür sorulara evet veya hayır şeklinde cevap verilemez. Bu tür soru kelimelerinden hemen sonra, bazı istisnalar dışında hemen yardımcı fiil gelir ve cümlenin dizilişinde başka değişiklik yapılmaz. Belirttiğimiz istisnalar da aşağıdaki açıklamalarda verilmiştir.
- What is your name? (Senin ismin nedir?)
- Where did she go?
 (O nereye gitti?)
Bu konuda asıl olarak soru kelimeleri ve kullanımları anlatılmaktadır. Aşağıda İngilizce dilinde var olan tüm soru kelimeleri ve kullanımları ayrıntılı olarak verilmiştir.

► What: Ne
- What did you do yesterday? (Dün ne yaptın?)

- What do they like doing in their free time? (Onlar boş zamanlarında ne yapmaktan hoşlanırlar?)
- What can I do for you? (Sizin için ne yapabilirim?)
Eğer what soru kelimesinden hemen sonra isim gelirse, what kelimesi "hangi" anlamına gelir.
- What movie did you see last night? (Dün gece hangi filmi izledin?)
- What country can we go to? (Hangi ülkeye gidebiliriz?)
- What time do you leave work? (Ne vakit işten ayrılırsınız?)
- What car did you drive yesterday? (Dün hangi arabayı kullandın?)
- What color is your car? (Araban ne renk?)

► Where: nerede, nereye
- Where does Betty eat breakfast? (Betty kahvaltısını nerede yapar?)
- Where do Al and Jennifer live? (Al and Jennifer nerede yaşarlar?)
- Where do the students buy hats? (Öğrenciler şapkaları nereden satın alırlar?)
- Where does John go after the school? ( John okuldan sonra nereye gider?)

- Where do the students have their exams? (Öğrenciler sınavlarını nerede olurlar?)

► When: ne zaman
- When do you go to the cinema? (Sen sinemaya ne zaman gidersin?)
- When does he leave home? (O evden ne zaman ayrılır?)
- When do the students study? (Öğrenciler ne zaman ders çalışırlar?)
- When does Kennet come to his office? ( Kennet bürosuna ne zaman gelir?)
► What time : ne zaman / saat kaçta
When ile what time soru ifadeleri arasında bir fark vardır. When ile sorulan sorulara genel zaman ifadeleriyle (dün, geçen sene, yarın) cevap verilirken, what time ile sorulan sorulara saat söyleyerek cevap verilir.
- What time did you arrive home yesterday? (Dün eve saat kaçta vardın?)
- What time do you have lunch? (Öğle yemeğini saat kaçta yersin?)
- What time do you have get up tomorrow? (Yarın saat kaçta kalkmak zorundasın?)

► Who: kim
“Who” soru kelimesi tıpkı diğer soru kelimeleri gibi kullanıldığı gibi, ayrıca cümlenin öznesi olarak da kullanılır. Özne olarak kullanıldığında kendisinden sonra yardımcı fiil değil, asıl fiil gelir. Önce normal kullanımını görelim.
- Who do you love? (Sen kimi seviyorsun?)

- Who did you see at the party? (Partide kimi gördün?)
Şimdi de who soru kelimesinin cümlenin öznesi olarak kullanıldığı örnekleri görelim.
Who goes to the office every day? (Büroya her gün kim gider?)

- Who watches TV in the evenings? (Akşamları kim TV seyreder?)

- Who comes early every day? (Her gün kim erken gelir?)
Aşağıdaki iki örneği incelerseniz, who soru kelimesinin farklı kullanışlarını net olarak görebilirsiniz.
- Who dou you love? (Sen kimi seviyorsun?)

- Who loves you? (Seni kim seviyor?)

- Who does Jane call every night? (Jane her gece kimi arar?)

- Who calls Jane every night? (Jane'i her gece kim arar?)
► Whose: kimin
Bu soru kelimesinden sonra da yardımcı fiil değil, asıl fiil gelir. Yani whose cümlenin öznesi konumundadır.
- Whose shirt is this? (Bu kimin tişörtü?)

- Whose car are you driving? 
(Kimin arabasını kullanıyorsun?)

► Which: hangi
Which soru kelimesinden sonra da isim kullanılır. Bazı durumlarda which kelimesinden sonra "one" kullanılırak, hangi biri anlamı elde edilir.
- Which shoes did you like? (Hangi ayakkabıları beğendin?)

- Which country would you like to visit?
 (Hangi ülkeyi ziyaret etmek isterdin?)
- Which one is your coat? (Hangisi senin palton?)

- Which ones did you read? 
(Hangilerini okudun?)
► How: nasıl
- How are you today? (Bugün nasılsın?)
- How did you find my house? (Evimi nasıl buldun?)
- How did you go to school? (Okula nasıl - ne ile- gittin?)
► Why:  niçin / neden
- Why are you crying? (Neden ağlıyorsun?)
- Why did she buy an expensive car? (O niçin pahalı bir araba aldı?)
- Why are you so unhappy? (Neden bu kadar mutsuzsun?) 

► How many: kaç tane, ne kadar, kaç (sayılabilenler için)
“How many” soru ifadesi sayılabilir isimlerle kullanılır.
- How many students are there in the classroom? (Bu sınıfta kaç tane öğrenci var?)

- How many people are coming to the party? (Partiye kaç kişi geliyor?)

- How many books did you read last month? (Geçen ay kaç kitap okudun?) 
► How much: kaç tane, ne kadar, kaç (Sayılamayanlar için)
“How much” soru ifadesi sayılamayan isimlerle kullanılır.
- How much money do you want? (Ne kadar para istiyorsun?)

- How much sugar do we need? (Ne kadar şekere ihtiyacımız var?)

- How much time is there left? (Ne kadar zaman kaldı?) 


► How long: ne kadar
"How long" soru ifadesi bir şeyin zaman olarak ne kadar sürdüğünü sormak için kullanılır.
- How long is it from İstanbul to Ankara? (İstanbul'dan Ankara'ya gitmek ne kadar sürer?)
- How long did you work in that company? (O şirkette ne kadar çalıştın?)
- How long do you sleep a night? (Bir gecede ne kadar uyursun?)

► How far: ne kadar
"How far" soru ifadesi de bir şeyin mesafesini sormak için kullanılır.
- How far is it from İstanbul to Ankara? (İstanbul Ankara arası ne kadar mesafedir?)
- How far did you travel last summer? (Geçen yaz ne kadar uzağa seyahat ettin?)
- How far can you walk in an hour? (Bir saatte ne kadar (uzağa) yürüyebilirsin?)

►How often: ne kadar sıklıkla
How often soru ifadesi, bir şeyin ne sıklıkla yaptığını sormak için kullanılır ve cevabında genellikle, her zaman (always), sık sık (often), bazen / ara sıra (sometimes) ve asla / hiçbir zaman (never) zaman zarfları kullanılır.

- How often is she early? (O ne zaman erken gelir?)
- She's always early. (O her zaman erken gelir.)
- How often does he go to the library? (O hangi sıklıkla kütüphaneye gider?)
- He goes to the library every Saturday. (O her cumartesi kütüphaneye gider.)
- How often do you eat fruit? (Hangi sıklıkla meyve yersiniz?)
- We eat fruit every day. (Biz her gün meyve yeriz.)
- How often do they eat at home? (Onlar hangi sıklıkla evde yemek yerler?)
- They sometimes eat at home. (Onlar bazen evde yemek yerler.)
Ayrıca how soru ifadesinin yanına çeşitli kelimeler getirilerek farklı sorular oluşturulur.
► How fast (ne kadar hızlı)
- How fast can a cheetah run? (Bir çita ne kadar hızlı koşabilir?)
► How tall (ne kadar uzun)
- How tall are you? (Senin boyun kaç?)
► How heavy (ne kadar ağır)

- How heavy is this luggage? (Bu valizin ağırlığı nedir?)

ingilizce günlük hayat kısa sorular/cevaplar


Günlük hayat kısa sorular/cevaplar (INGILIZCE)


TANIŞMA (introducing)

- What is your name?
adınız ne?

- My name is john
adım john

- What do you do? - what is your job?
ne yaparsın? (işin nedir?)

- I am student at university
üniversite öğrencisiyim

- Where do you live?
nerede yaşıyorsun?

- I live in san fransisco,usa
San fransisco'da oturuyorum

- What do you do in spare times?
boş zamanlarda ne yaparsın?

- I am twentyone years old
yirmi bir yaşındayım

- Where are you from?
neredensin?

- I am from Turkiye
Türkiye'denim 


SELAMLAŞMA (greeting)

- Welcome
hoşgeldiniz

- Hello/hi/hey merhaba

- How are you?
nasılsın?

- Thanks,I am fine,or you
teşekkürler,ben iyiyim,ya siz

- Good morning / good afternoon / good evening
günaydın / iyi günler / iyi akşamlar

- what is your name?
adınız ne?

- Nice to meet you
tanıştığımıza sevindim

- Take care of yourself
kendine iyi bak

- Good bye
güle güle

- Have a nice day
iyi günler

DAVET (invitation)


- Are you ready
hazır mısın?

- Let's go gidelim

- What are you doing tonight?
bu akşam ne yapıyorsun?

- Are you free tomorrow?
yarın boş musun?

- Shall we go to the cinema?
sinemaya gidelim mi?

- Would you like to to come with me?
benimle gelmek ister misin?

- Do you want me to take you?
seni almamı ister misin?

- Would you like to dance with me?
benimle dans etmek ister misin~miydin?

- I would like to come
gelmek isterdim~im

- What about going concert
Konsere gitmeye ne dersin

- Do you love me?
beni seviyor musun?

- I love you much
seni çok seviyorum

- Would you marry me?
benimle evlenir misin?



YER,YOL SORMAK (asking direction)


- I am lost
kayboldum

- Can you help me?
bana yardım edebilir misiniz?

- Where is here?
burası neresi?

- Where is the post office?
postane nerede?

- Is there any restaurant here?
burada hiç restarant var mı?

- Sorry,I don't know
üzgünüm,bilmiyorum

- How can I get to the hospital?
hastaneye nasıl ulaşabilirim

- Can you show me the way to the stadium?
bana stadyum yolunu gösterebilir misiniz?

- Go straight on
dümdüz git

- Turn right-left
sağa-sola dön

- It is the first street on the right
o sağdaki ilk caddede

SAAT SORMA,SÖYLEME (asking,telling time)


- What time is it?
saat kaç?

- What is the time?
zaman ne,saat kaç?

* Bir saatin belli bölümlerini örnek verelim,aslında saat sorup söylemenin çok kolay olduğunu göreceksiniz!

- 09.00
(it is) nine o'clock

- 09.05
(it is) five past nine

- 09.15
(it is) a quarter past nine

- 09.30
(it is) half past nine

- 09.40
(it is) twenty to ten

- 09.45
(it is) a quarter to ten

- 09.55
(it is)five to ten

* İngilizce'de dakika 30 u geçtikten sonra saatler artık var diye söylenir.
* Parantez içinde verilen (it is) i isterseniz atabilirsiniz.


TELEFONDA KONUŞMA (speaking on the phone)


- Who is that? Kimsiniz,kiminle konuşuyorum?

- That is Linda
ben Linda

- Can I speak to Kaan,please?
Kaanla konuşabilir miyim,lütfen?

- How can I help you?
size nasıl yardımcı olabilirim?

- Could you wait a moment,please?
bir saniye bekleyebilir misiniz,lütfen?

- Kaan is not here now ,he has gone out 
kaan burada değil,şimdi dışarı çıktı


- Could you call again later,please?
lütfen daha sonra tekrar arayabilir misiniz?

- Plesae,wait a moment,I am connecting…
lütfen bekleyin,bağlıyorum…

- Not at all,have a nice day!
Önemli değil,iyi günler!

TEBRİK ETME,KUTLAMA (congratulation)


- I congratulate you on entering the univeristy
üniversiteye girmenden ötürü seni tebrik ederim.

- I heard about your success
başarını duydum

- I would like to congratulate you
seni tebrik etmek isterim

- We believe that you can succeed in this
bunu başarabileceğine inanıyoruz.

- We look forward to good news from you
senden güzel haberler bekliyoruz

- I got pleased to hear your success
başarını duyduğuma çok sevindim.


- Congratulations!
tebrikler!



ÖZÜR DİLEMEK (to apologize)




- I apologize to you for shouting at you

sana bağırdığım için senden özür dilerim 

- Excuse me
beni affet

- I know,I was faulty
biliyorum,ben hataydım.

- I am sorry
üzgünüm

- what can I do for you?
senin için ne yapabilirim?

- Everybody can make a mistake
herkes bir hata yapabilir


- Please,return to me
lütfen,bana geri dön

- What would you do if you were me?
benim yerimde olsan sen ne yapardın?

- Plese,try to understand me
lütfen,beni anlamaya çalış

OLASILIK,İHTİMAL (probability)



- Probably / certainly,absolutely
muhtemelen / kesinlikle

- Maybe 
belki, bir ihtimal, olabilir

- Anyone is coming to here,he might be Erdal 

Buraya birisi geliyor,o Erdal olabilir.


- Linda may come to the party

Linda partiye gelebilir.


Not: olasılık içeren olumlu bir cümlede may kullanabildiğimiz her yerde might ve could da kullanabiliriz.Aralarında çok bir fark yoktur.



- Amanda must be late

amanda geç kaldı (burada ise kesine yakın bir ihtimal var.çünkü cümleyi söyleyen kişi örneğin amandayı trafikte takılı görmüş ve geç kaldığından emin)



- I could have gone out, but I didnt

dışarı çıkabilirdim,fakat yapmadım.



- I cant go to there now

şimdi oraya gidemem (mümkün değil)



- It is possible

bu mümkündür,olabilir



- It is impossible

bu mümkün değil,imkansız



ALIŞVERİŞ (shopping)




- How much is this ? bu ne kadar?

- Can I try it on me ?
onu deneyebilir miyim?

- Have you got smaller one?
daha küçüğü var mı?

- Could you give me anything off?
biraz ikram edebilir misiniz,düşebilir misiniz?

- I would like to buy some milk
biraz süt almak istiyorum

- I would like to buy a bottle of water
bir şişe su alabilir miyim

- I want to look anything else
başka bir şey bakmak istiyorum

- I liked that
bunu beğendim

- Shop is open / closed
mağaza açık / kapalı

RİCA,İSTEK (REQUEST)
-Please
(Lütfen)

-Can you give me a ... please?
(Bana bir ... verebilir misiniz lütfen?)

-I am sorry to trouble you.
(Sizi rahatsız ettiğim için özür dilerim.)

-Can you show me the way,please?
(Lütfen bana yolu gösterir misiniz?)


-Will you shut the door,please?
(Kapıyı kapatır mısınız lütfen?)

-Could you do me a favour?
(Bana bir iyilikte bulunabilir misiniz?)

-Excuse me.
(Müsaade eder misiniz?/Affedersiniz.)

-Could you tell me where ... is?
(... nin nerede olduğunu söyleyebilir misiniz?)

-I don't want anything.
(Hiçbir şey istemiyorum.)

-Could you pass the ... please?
(... yı uzatabilir misinz lütfen?)

-Can I make a telephone call?
(Bir telefon edebilir miyim?)

-Where can I get a phonecard?
(Nereden telefon kartı alabilirim?)

-Where can I find an internet cafe?
(Nerede bir internet cafe bulabilirim?)

-How can I send an e-mail?
(E-mail nereden gönderebilirim?)

-Is there a public telephone?
(Kontörlü telefon var mı?)

-May I use your mobile phone?
(Cep telefonunuzu kullanabilir miyim?)

-Can I ask you a question?
(Size bir soru sorabilir miyim?)

EĞİTİM-ÖĞRETİM BİLGİLERİ

-Are you a student?
(Öğrenci misiniz?)

-Which school did you finish?
(Hangi okuldan mezunsunuz?)

-Which school do you attend?
(Hangi okula gidiyorsunuz?)

-I finished high school.
(Liseyi bitirdim.)

-I am a university graduate.
(Üniversite mezunuyum.)

-I have a postgraduate degree.
(Yükses lisans yaptım.)

-Presently I study at ... University.
(Henüz ... Üniversitesinde okuyorum.)

-What is your department?
(Hangi bölümde okuyorsunuz?)

-I'm in the literature department.
(Edebiyat bölümündeyim.)

-I'm having postgraduate courses.
(Yüksek lisans yapıyorum.)

-I don't study,I work.
(Okumuyorum,çalışıyorum.)

YOLCULUK

-I want to go to the train station.
(Tren istasyonuna gitmek istiyorum.)

-What time is the train to London?
(Londra'ya ne zaman tren var?)

-When is the next train to London?
(Londra'ya bundan sonraki tren ne zaman kalkıyor?)

-What platform does the train to London leave from?
(Londra treni hangi perondan kalkıyor?)

-Is the train from Bristol late?
(Bristol'dan gelecek trenin rötarı var mı?)

-How long will we stop here?
(Burada ne kadar duracağız?)

-When will we leave?
(Ne zaman kalkıyoruz?)

-How much further have we to go?
(Daha ne kadar gideceğiz?)

-How long will it take from here to London?
(Buradan Londra'ya ne kadar zamanda gidilir?)

-A turn ticket to London,please?
(Londra'ya bir gidiş-dönüş bileti, lütfen.)

-How long is the ticket valid?
(Bu bilet ne kadar süre geçerlidir?)

-Does this train go to London?
(Bu tren Londra'ya gidiyor mu?)

-Excuse me,is there a seat for one person?
(Affedersiniz,bir kişilik boş yer var mı?)

-Where is the ticket office?
(Bilet gişesi nerededir?)

-I want to get off at the next stop.
(Bir sonraki durakta inmek istiyorum.)

-Excuse me,is this seat free?
(Affedersiniz,bu koltuk boş mu?)

-There is no free seat left.
(Hiç boş yer yok.)

-Excuse me,this seat is mine.
(Affedersiniz,burası benim yerim.)

-I'll get on the four o'clock bus.
(Saat dörtte kalkacak otobüse bineceğim.)

-Which station is this?
(Burası hangi istasyon?)

-Do we have to change?
(Aktarma yapacak mıyız?)

-Is the mobile phone allowed on the bus?
(Otobüste cep telefonu ile konuşulabilir mi?)

-Can you take my suitcase,please?
(Bavulumu alabilir misiniz lütfen?)

-This isn't my luggage.
(Bunlar benim eşyalarım değil.)

-There is a bag missing.
(Bir bavul eksik.)

-How much do I owe you?
(Borcum ne kadar?)

-How much is a ticket to London?
(Londraya bilet ücreti nedir?)

-I want to make a complaint.
(Şikayette bulunmak istiyorum.)

-Are we going to be on time?
(Zamanında varacak mıyız?)

-Please tell me where to get off.
(Lütfen nerede ineceğimi söyleyin.)

-You get off here.
(Burada inin.)

BARINMA-KONAKLAMA(OTELDE)

-Have you got any vacant rooms?
(Boş odanız var mı?)

-I want a single room.
(Tek yataklı bir oda istiyorum.)

-I want a double room for one night.
(Bir gece için çift kişilik oda istiyorum.)

-Have you got a room with bath?
(Banyolu odanız var mı?)

-We want a double room with shower.
(Banyolu,çift kişilk bir oda istiyoruz.)

-I had reserved a room.
(Bir oda ayırtmıştım.)

-Can I see the room?
(Odayı görebilir miyim?)

-All right,I like the room.
(Tamam,odayı beğendim.)

-No,I don't like this room,it's too dark.
(Hayır,bu odayı beğenmedim,çok karanlık.)

-May I have in extra ... ?
(İlave bir ... alabilir miyim?)

-How much a day is the room?
(Odanın bir günlüğü ne kadar?)

-Is breakfast included?
(kahvaltı dahil mi?)

-Can I pay by credit card?
(Kredi kartıyla ödeme yapabilir miyim?)

-I have stayed in your hotel before.
(Otelinizde daha önce kaldım.)

-My luggage is in the car.
(Eşyalarım arabada.)

-Bring my luggage to my room,please.
(Eşyalarımı odama getirin lütfen.)

-Wake me up at eight o'clock tomorrow,please.
(Beni yarın 8 de uyandırın lütfen.)

-Where can I make a telephone call?
(Nereden telefon edebilirim?)

-I've locked myself out of room.
(Anahtarımı odada unuttum.)

-The key to room number 50,please.
(50 numaralı odanın anahtarı lütfen.)

-I'm leaving tomorrow morning.
(Yarın sabah ayrılıyorum.)

-Is my bill ready?
(Hesabım hazır mı?)

-Have my luggage taken downstairs,please.
(Eşyalarımı aşağıya indiriniz lütfen.)

-Call a taxi,please.
(Taksi çağırın lütfen.)

-Please take my car to the garage.
(Arabamı araja götürün lütfen.)

-I want to have this dress ironed.
(Bu elbiseyi ütületmek istiyorum.)

-What time is breakfast?
(kahvaltı kaçtadır?)

-Can I have breakfast in my room?
(Kahvaltıyı odama alabilir miyim?)

-Did anyone ask for me?
(Beni arayan soran oldu mu?)

-Will you give me number ... ?
(Bana ... numarayı bağlar mısınız?)

-The wall socket is broken.
(Priz bozuk.)

-The heating isn't working.
(Kalorifer çalışmıyor.)

-The tap keeps dripping.
(Musluk devamlı akıtıyor.)

-Please change the bed-sheets.
(Yatak çarşafımı değiştirin lütfen.)

-Could you give me another blanket and pillow?
(Bana bir battaniye ve yastık daha verebilir misiniz?)

-I've left the key in the door.
(Anahtarı kapının üstünde bıraktım.)

-Is there a reduction for children?
(Çocuklar için indirim var mı?)

-Can you turn on the radiator?
(Radyatörü açabilir misiniz?)

-My room doesn't seem to have been cleaned.
(odam temizlenmişe benzemiyor.)

-Please give my washing to the laundry.
(Lütfen çamaşırlarımı çamaşırhaneye verin.)

-What's the rate for half board?
(Yarım pansiyon fiyatı ne kadar?)

Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski

sponsor reklamı

SPONSOR REKLAMI

derskonumesnk